Paylaş
Obradovic yoktu, ancak takımı sahadaydı…
İlk yarıda sadece 21 sayı yediler…
Frene basmadan hücum ettiler…
Elleri titremeden şut attılar…
“Obradovic’in takımı”;
O kenarda olmadan daha mı rahat oynadı?
Sorusu uyandı bende…
Bu yıl çok az görmüştüm beyinlerin titremediğini…
İster istemez;“Acaba?” Dedim…
***
Takımlar, iki günde nasıl bu kadar değişir?
• Şiir gibi akan Galatasaray durur…
• Ikına sıkına oynayan Fenerbahçe, ışığı ile gözleri kör eder…
Seyirci faktörü bu kadar mı etkili olur?
İşte bu da basketbol.
Bu işin keyfi de bu arada…
Ellerin yüreklerin titrememesi gerekiyor...
Kazanma arzusu, bir numaralı etken oluyor.
Öncelikle savunma getirdi maçı…
İkinci yarı 4,5 dakika bir sayı attılar ama fark azalmadı…
Bugün savunma yapmaya karar vermişler…
***
Ender’in yokluğu Galatasaray’ı çok etkilemiş…
Olsaydı farklı bir senaryo izleyebilirdik…
Bu arada seri boyunca mükemmel bir delikanlı var sahada…
Gerek oyunu ile gerekse karakteri ile
Sinan Güler…
Helal olsun Necati; Pırlanta gibi bir çocuk yetiştirmişin…
Bir hüzünlü alkış da Oğuz Savaş’a…
Başın sağ olsun dev yürekli adam…
**
Kim tahrik etti?
Kim küfür etti?
Bunlar beni ilgilendirmez diyebilir miyim?
----Hayır…
Sahanın dışında olanları da unutmamak lazım…
Bir köşeye not etmek lazım…
Ancak;
Bizden önce kural koyan ve bunları uygulayanların bakması lazım…
Bizimki sadece dedikodu, şikâyet ve tahrik oluyor...
Sahaya bakmak lazım…
Sahada kalmak lazım…
Gördük işte;
Küfür etmeden de derdimizi anlatabiliyormuşuz…
Ergin Atman’a “mola aldırabiliyor muşunuz…”
***
Şimdi Abdi İpekçi’ye gidiyoruz…
Burada seyrettiklerinizi unutun…
Bambaşka bir senaryo bizi bekliyor…
Bu serinin sonunda bir Şampiyon çıkacak…
Neyi nereye bağlarsanız bağlayın…
Mazeret aramayın…
Haklı da olsanız kendinizi kandırırsınız…
7 maçlık bir seride, iyiysen kazanırsın…
Daha iyi olan kazanacak
İki tarafı da uyarıyorum;
Bahane aramayın hatalarınıza bakın!
İkiniz de Euro ligde yoktunuz!
Paylaş