Paylaş
Kabul edelim açık sözü adam…
Başkanlığı kaybettikten sonra konuşuyor;
Futbolumuzun acıklı hali bir bir ortaya çıkıyor…
Kulüplerin, siyasi iradenin güdümünde olduğunu, gücün, federasyonu ve hakemleri etkilediğini, maddi desteğin ancak siyasetin desteği ile sağlandığını, anlatıyor.
İhanete uğramış bir adamın öfkesi ve üzüntüsü ile anlatıyor…
Açık sözlülükle, doğalmış gibi anlatıyor…
Yorumsuz ama dikkatli okuyalım!
***
Genel kurulda veda konuşmasından;
• “Benim için Trabzonspor'u siyasete alet etti” dediler, hiç bir zaman alet etmedim. Bu kongrede yaşadık. Aday olduğumda siyasi engeller karşıma çıktı. Hz. Ali'nin çok güzel bir sözü var; vefasızlık görsem de, vefakâr olmaya devam edeceğim".
Trabzon’da, trabzonhaber.com.tr isimli internet sitesine yaptığı açıklamalardan;
• Aslında ben seçimlerden üç gün öncesine kadar, aday olup olmamak arasında çok gelip gittim. Çünkü seçilmem halinde ne yapacağımı düşünüyordum. Hükümet çevreleri, bu dönem bana sıcak görünmedi. Açıkça destek göremedim.
• Seçime üç gün kala Ali abiyi aradım. (Ağaoğlu). Aday olmayacağımı, çekileceğimi söyledim. O da bana ‘Bu saatte çekilmek bize yakışmaz. Sen aday olarak seçimlere gir. Ben, kazanman halinde pazartesi günü sana 50 milyon lira çıkarırım. Sorunları beraber aşarız’ dedi. Ben de bu sözler üzerine adaylıktan çekilme fikrimden vazgeçtim.
• Sorun bakalım, Ankara’da benim için ‘Bırakın şu manyağı’ diyen büyüklerimiz kimdi? Devletin valisi, devletin belediye başkanı, bir önceki dönem Trabzonspor için 15 binin üzerinde kombine bilet satarken, bizim dönemde aynı insanlar, 2 bin kadar bile bilet satış katkısı yapmadı. Neden? Vali ya da belediye başkanı için tek olumsuz kelime konuşmuş muydum? Ben hangi kulübün başkanıydım?
Demek ki onlara da ‘Sakın destek olmayın’ diyen birileri vardı.
***
Ben değil başkan söylüyor bunları;
İtiraf gibi…
Türk futbolunun rezaletini anlatıyor eski başkan…
Bende, konuş Hacıosmanoğlu; “Kafamızda soru işareti kalmasın” diyorum.
Belki de fazla konuştuğu için oyuncu değişikliğine gidilmiş, kaybetmiş bir başkan anlatıyor…
Benimde kafamdaki soru işaretleri birer birer kalkıyor…
“Bunları bilmiyor muydun?” dediğinizi duyar gibiyim.
Hissetmek başka şeydir, emin olmak başka şey.
***
Trabzonspor, ligin beşinci haftasına lider ile aynı puanda girdi.
Beşinci haftadan itibaren hakem hatalarına yenik düşmeye başladı.
Galatasaray, Konyaspor, Mersin ve Gaziantep maçlarında Trabzon aleyhine bariz hakem hataları yaşandı…
Üst üste olunca;
Ben, “ne oluyor?” dedim.
Hacıosmanoğlu’ da;
“Trabzon’da oynadığımız maçlarda provokasyona varan kasıtlı yanlış kararların verilmesi Trabzonspor’un ötesinde Trabzon şehri üzerinde bir oyun oynandığı intibaı vermektedir” dedi.
***
Trabzonspor için alışık değildim bu durumlara…
Konu takımım olduğunda, gördüğümü sandığım bir manzaraydı…
Takımını gönülden tutan hepimiz için bilindik bir manzaradır bu… Üzerimizde forma olduğu için gözümüz kimi zaman iyi göremeyebilir…
O nedenle emin olmam gerekiyordu…
Trabzon’a olunca, çözemedim…
Meğer iktidar, oyuncu değişikliğine gidiyormuş…
“Gidişi kolay olsun” diye yapılırmış…
Hatırladığım; Bir başkanın aday olarak girdiği seçimlerde, şimdiye kadar ki alınan, en az oyu alarak gitti.
Bende, hislerimde emin olmuş oldum…
***
Volkan Şen, rakip taraftardan gelen her türlü küfüre alışıktı…
Trabzon forması ile kendi taraftarının ettiği küfürlere dayanamadı…
İhanete uğradığını hissetti…
Formasını ıslattığı takımın taraftarlarının protestosu ağır geldi…
Gözyaşları ile sahayı terk etti…
Sahalarımızda ilk defa görülen bir olaydı…
Doğru değerlendirilse, küfrü edenler rezil edilse, güzel bir başlangıç olacaktı…
Mahvettik…
Başkanı Hacıosmanoğlu;
“Mahallede misket oynamıyoruz. Ben Volkan ile aynı yolda yürümem” dedi
Delikanlı başkan; küfür edenlerle aynı yolda yürümeyi tercih etmişti…
***
Kongre salonunda bu kez, Hacıosmanoğlu gözyaşlarını tutamadı…
Sanırım, harcadığı bunca emeğe karşı, siyasetin ve Trabzon kongresinin kendisini arkadan vurduğunu hissediyordu…
Emeğine haksızlık edildiğini düşünüyordu…
Gözyaşlarını tutamadı…
Sanırım o an, anlamıştır Volkan’ı…
Yaşam dersler ile dolu…
***
Kongrede; “Vefasızlık görsem de, vefakâr olmaya devam edeceğim" diyordu…
Bana göre mesaj, Trabzon’a değil Ankara’ya gidiyordu…
Ülkemizin çarpık, acı ama gerçek fotoğrafıydı bu…
Gerçekleri, canımızı acıtsa da görmemizi gerekiyor.
Çözebilmek için önce görebilmeliyiz.
İşte bu nedenle ben de;
“Konuş Hacıosmanoğlu” diyorum!
Emin olamadığımız ama hissettiğimiz daha çok anlatacak şeyleri olduğunu sanıyorum...
Paylaş