Paylaş
Maçlar önce beyinde kazanılır. Daha iyi olduğunu hissedersin, hissettirirsin…
Rakibinden korkarsan, yersin yumruğu.
Sakın yanlış anlamayın, bilinçsiz saldırıdan bahsetmiyorum…
Tedbir almak, savunma organizasyonu yapmak başka şeydir;
“Tırsık” oynamak başka bir şey…
Fenerbahçe, “tırsık”
Kim tırsık?
Önce seyirci…
Saha yine boş…
Sonra futbolcular:
Oyunun başı, rakip sert onuyor, hakem çalmıyor. Fenerbahçeli futbolcular isyankâr değil. Razı… Elini bile kaldırmıyor…
Oyun 3-1: Kendi sahasına çekiliyor… Kontra buluyor, 5’e 3 gidiyor.
4’e 2 gidiyor…
Pardon gidemiyor…
Gitmiyor…
“Şu topu şu üç direğin arasına sokayım” demiyor…
Sallanıyor… Kafasında skoru değiştirmek yok. Ya da gidecek becerisi(!)
Skora razı…
Rakip skora razı değil ise yersin golü…
Korkutmaz isen, ailecek çıkarlar ileri…
Ve Aykut Kocaman;
Rakip hoca sürekli çizginin üstünde, elleri kolları sürekli havada, devamlı hakem ile konuşuyor, sürekli saatini gösteriyor…
Oyuncularına mesaj veriyor, güven veriyor, “saldırın” diyor…
Hem de Kadıköy’de…
Kocaman ise kulübede…
Olmaz!
Valbuena yoruldu. Ancak oyun lideri… Daha öncede çıkardın, ben “doğru” diye düşünmüştüm, olmamıştı… Bugün de olmadı.
Janssen de yoruldu diye çıkarmıştın, ben yine “doğru” demiştim. Olmamıştı… Bugün çıkarmadın. Doğru yaptın, takımı ileriye taşıyan tek adamdı…
Önce Mehmet Topal’ı, sonra Alper’i, en sonunda da oyuna İsmail’i aldın… Hepsini de son 15 dakikada yaptın(!)
Kayseri’yi, Manchester United yaptın…
-------Olmadı…
Sadece sen yapmadın,
Stada gelmeyen taraftar yaptı. “Aman hata yapmayayım” diye geriye oynayan futbolcuların yaptı. Maçın başında faulleri sürekli pas geçen hakem yaptı…
Ve hakkını yemeyelim maçı hiç bırakmayan, son derece diri gözüken, ikili mücadeleleri kazanan Kayseri yaptı.
Paylaş