Paylaş
Bütün hafta boyunca Talisca ve Pepe’nin eksikliği konuşuldu. Bayern Münih maçının yorgunluğu ve moral bozukluğu konuşuldu… Fenerbahçe’nin tam bir sistem takımı olduğu konuşuldu… Bana da sorsanız aynı şeyleri söylerdim… Ancak beklenen olmadı ve Beşiktaş hem maçı, hem de oyunu kazandı… Fenerbahçe’yi çaresiz bıraktı… İki top yaptırmadı… Fenerbahçe’yi kendi silahı ile vurdu… Nasıl oldu? Ben gördüğümü anlatayım…
Fenerbahçe attığı golden sonra skoru koruma psikolojisine girdi… Bu daha önce de yazdığım, uzun yıllardan beri süren bir hastalık… Skoru bulduktan sonra oynamak için değil oynamamak için paslaşıyorlar… Amaç rakip kaleye gitmek değil topu tutmak oluyor. Elbette bu amaç, rakip tarafından kısa sürede anlaşılıyor… Pres yapmak özünde bir riski barındırır. Senin topu rakip kaleye götürmek ve gol atmak gibi bir amacın olmadığın anlaşıldığında, baskının kralını yersin, iki top dahi yapamasın…
Bu akşam yine bu oldu…
Aslında bu yıl Fenerbahçe’nin hücum sistemi iki ana temele dayanıyor… Birincisi:
Önde basarak top kazanmak… Rakibe oynayacak alan bırakmamak… Yani aslında hücumu yaptığı savunmadan kaynaklanıyor… Golden sonra ilk topa basmamak şeklinde oyun sistemi dışına çıktılar. İsmail Köybaşı’nın çıkması, Hasan Ali’nin olmaması büyük bir dezavantaj getirdi… İki kanat beki de sarı kartlı oldukları için geri geri kaçarak oynadılar ve Beşiktaş oyunu istediği gibi şekillendirdi…
İkincisi:
Rakibinin baskısına karşı topu Fernadao’ya kaldırmak ve indirdiği alanda topu alacak Fenerbahçeli oyuncuları yerleştirmek… Oyunun başında tuttu. Ancak skoru koruma kaygısı zaman içinde bunu da yapmalarını engelledi ve Fernandao indirdiği top ile baş başa kaldı…
Isırmazsanız, ısırılırsınız!
Beşiktaş ise topu kanatlara aktardığında yetenekleri ortaya çıkan bir takım… Bunu için önce baskıyı yenmeleri gerekiyordu… Bunu bence Adriano ve Tolgay ile aştılar…
İlk 20 dakikalık baskı kendiliğinden bitince, daha da rahatladılar…
Top kanatlara indiği anda Quaresma ve Babel, Şener ve Isla’ya büyük üstünlük sağladı… Sarı kartlı olmaları da, ilk toplara müdahale etmelerini engelledi… Ürkeklikleri giderek büyüdü ve hücuma hiç çıkmadılar. Oysaki Beşiktaş’ın zaafı da oradaydı… Babel ve Quaresma onları takip etmek zorunda kalsaydılar hem yorulacaklar, hem de problem yaşayacaklardı. Ancak fizikler değil güvensizlikler onları çıkarmadı...
Bayern Münih bu iki oyuncuyu savunma yapmaya zorlamıştı… Fenerbahçe ise hücum yaptırdı…
***
Özetle bu akşam Şenol Güneş’in istedikleri oldu.
Düşündükleri oldu…
Baştan sona Aykut Kocaman ve takımına üstünlük sağladı…
Tebriği hak etti…
Kocaman ise kaybetti…
“Maçı” değil “kazanabilme umudunu” kaybettiği için maç, Fenerbahçeliler için üzücüydü…
Oyunu kaybetti…
Kazandığı tek şey bence, kaybettiği maçtan sonra cesaret ve açık yüreklilikle gerçekleri konuşmasıydı… Rakibin ve oyunun hakkını vermesiydi… Oyun dışı etmenlerden hiç söz etmemesiydi… Özetle topu taca atmayıp, çuvaldızı batırmasıydı…
Gerçeklerle yüzleşenler, çözümü mutlak bulurlar!
***
Bu akşam Beşiktaş’ın ve Şenol Güneş’in akşamıydı…
Büyük takımlar büyük sarsıntılardan kısa sürede ve hiç beklenmedik anda çıkabilen takım ve camialardır…
Beşiktaş müthiş bir geri dönüşe imza attı… Tebrikler!
Paylaş