Kartal’ın Feneri…

Fenerbahçe’nin ikinci golü ile maçı anlatmaya başlayalım;

Dakika 58;
Fenerbahçe’nin sol beki Caner;
O ana kadar dokunduğu tüm topları rakibe vermiş Emenike’ye;
40 metrelik bir pas atıyor…
Emenike, sadece Allah’ın kendine verdiği dev omuzunu rakip ile arasına koyuyor;
Topu yön vermek için okşamıyor bile direk vuruyor.
Hatta kötü vuruyor ve gol…
Emenike’yi alkışlayan alkışlasın…
Benim alkışım Caner’e…

***
Bu arada Caner’e o pası attıran Volkan’ı es geçmeyelim…
1-0 öndeyken o kurtarışı Rüştü Reçber yapsaydı;
Defansa fırça atarmış gibi yapar, vakitten çalardı(!)
Volkan topu hemen oyuna soktu ve asistin asistini yaptı…
Bir alkış da Volkana…
Ancak burada duralım…
Volkan, Rüştü’nün çırağı…
Böylesi durumlarda topu oyuna hızlı sokmasına pek alışkın değiliz(?)
Belli ki; birileri üflemiş kulağına…
“Emenike varsa takımında, galipsen bile, böyle oynamalısın!” demiş…
Nitekim benzer örnekleri birkaç kez daha gördük…
Demek ki tesadüf değil…
O zaman esas tebriki, İsmail hocaya gönderelim…

***

İsmail hoca takım savunmasını oturtmuş…
Volkan çok formda…
Maça zor ısınırdı Volkan…
Elleri aşağıda sıfır konsantre ile başlardı…
Ben, ilk kurtarışı yapana kadar korkardım…
Şimdi acayip ülkemin, tuhaf insanları;
Maç öncesi istemeden ısıtıyorlar (!) sanırım Volkanı…
Volkan’da süper oynuyor…

Alves ve Egemen için;
Nazar değecek diye yazamıyorum…
Yanlarında Gökhan ve Caner…
Önlerinde Mehmet Topal…
Senaryoda; İsmail Kartal…
Alkışşş!

***
Alkışı kesmeyin yedekten gelen as solist çıkıyor sahneye;
Selçuk Şahin…
Benim her zaman ki kahramanım…
Her takıma lazım bir asker…
Asker dediğime bakmayın piyade tüfeği ile hedef tahtasını 12 den vurduğu da olur…
Tabelayı da değiştirir…

***
Defans oturmuş durumda…
Orta sahanın temel oyuncuları sakat…
Olsun…
Kenardan gelenler;
Daha az yetenekle ama daha çok gayret ile oynuyorlar sistemi…
Problem yok…

***
Ancak ileriye bakınca problem çok…
Emenike ve Sow kendine oynuyor…
Üstelik ikisi de son adam oynamak istiyor…
Aldıkları para çok;
Ancak, sırtı dönük topu tutup arkadaşına verecek becerileri de yok…
Bencillikleri ise pek çok…

***
Buraya Alper’i yazmak istemiyorum…
Ancak Alper bazen, “beni de yaz ağabey” diyor…
Alper’in Eskişehir’de, kesici özelliğini sevmiştim…
“Futbolun, iki yününü de oynayan bir orta saha geliyor” demiştim...
Terk etmemeli bu özelliğini!
Sadece slalom yaparak oynanmaz bu top…
Bazen hücum yapasın bazen defans…
“Defansı sevmiyorum” demek olmaz!
Oyunun içinde olmak lazım her an…
Emenike’ye, Sow’a değil Kuyt’a bakarsan; büyük olursun!

***

Gözden kaçmıştır; Lütfen dikkat!
Sow, Afrika kupasından geldi, koşarak maça 72. Dakikada girdi…
Yorgundur, saygı duyarım. Ancak bir yere kadar…
Uzatmalarla birlikte 22 dakika oynadı…
Toplam 836 metre yol kat etmiş(?)
22 dakika yürüsen 1466 metre yol gidersin(!)
Olmaz Sow abi!
Ayıp oluyor!
Belli oluyor!
Sen yürürsen;
---- Girdikten hemen sonra gol olur! (Oyuna girişi; dakika 72, golün yenişi dakika 75)
---- Arkanda oynayan Mehmet Topuz, günah keçisi olur...
Hele bir de;
---- 20 derecelik açıdan ve 20 metreden, pas vermez kaleye şut atarsan gerçekten ayıp olur!
Burası Kadıköy;
Burada baş tacı olmak da var; Taca yuvarlamak da...
İkisi de senin elinde…

***
Fenerbahçe, her geçen gün biraz daha İsmail Kartal’ın takımı oluyor…
Duruşundan konuşmasına kadar dizginleri eline alıyor…
İsmail hocanın zaman ile daha iyi tanıyacağımız yönleri var…
Rakibe değer veriyor ve analiz ediyor…
O kadar iyi analiz ediyor ki;
Bireysel hata haricinde hiç pozisyon vermiyor…
En kötü zamanında bile bunu yapıyor…
Takım savunmasını ligde en iyi yapan takım oldu…
Sıra geldi hücuma;
Burada işi çok zor…
Acayip bencillikte, yüksek ücrette olmasına karşın sınırlı yetenekte oyuncuları var…
Bakalım ne yapacak?