Güzel Takım gelmemiş...

Güzel Takım gelmemiş...

Evinden hava alanına gitmek iki saat sürer. İki saat de erken gitmek gerek, etti dört saat...

İstanbul’dan ister Barcelona’ya uç, istersen Madrit’e...

Kaptan gaza bassa bile dört saatte gidersin.

Madrit’ten Bilbao veya San Sebastian, en az dört saatlik bir araba yolculuğu...

Mayıs ayının ortasında buz gibi bir hava.

Hiç durmayan bir yağmur.

İliklerine kadar işleyen bir soğuk rüzgar...

Final Four’un düzenlendiği Victoria’da da kalamazsın, sadece oynayan takımların kalabileceği kadar otel var... Kaldığın yerden salona gidebilmek için de iki saatlik bir karayolu yolculuğu gerek...

Aslında buraya Final Four organizasyonunu veren Euro Ligi de tebrik etmek gerek(!)

***

Bir de üstüne üstlük ülkemizde durum vahim...

1 tane Euro harcayabilmek için, 7 adet Türk Lirası kazanmak gerek.

1 tane pinçoz yemek için 1 saat çalışmak gerek.

Pinçoz denilen şey de, yarım dilim ekmek üstü iki zeytin.

Anadolu’nun her bir köşesinden gelmişler...

7 adet türk lirasını verip 1 adet Euo almışlar...

Gelebilmek için 12 saat yolculuk yapmışlar.

Kıyafetlerini de uyduramamışler, soğuktan ve yağmurdan “tir tir titremişler”...

***

Avrupa’nın en ucunda,

Bizim ülkeye olabilecek en uzak noktada,

10.000 kişilik salona girdiğinde, 4.000 adet ‘sarı’ formalı insan olur mu?

Olur!

Salonun civarındaki bütün kafeler, sarı lacivert ile donanır mı?

İspanya’nın kuzeyi, “Sevdik seni, diye haykırır mı?

-----Haykırır elbet...

Deli gibi tutkunsa renklerine , haykırır elbet!

Bütün bir yıl parasını biriktirir, sevdası ile buluşmaya gelir elbet!

***

O gelir de; bugün Güzel Takım gelmemiş...

Aslında gelmeyeceği iki aydır belli olmuş...

Yakından tanıyor gibi gözüksem de benim de anlamadığım, gizemli bir şeyler olmuş takıma...

Geriye doğru bir gidiş olmuş...

Fiziksel bir çöküş olmuş.

İyileşemeyen sakatlıklar olmuş...

İdman yapmadan maça çıkan oyuncular olmuş.

Maç oynanmadan yenilgiye razı olanlar olmuş.

Sezonunu en önemli maçını antreman gibi oynayanlar olmuş.

-----Özetle; olmamış...

Ne olmuş tam anlayamadım ama güzel bir şeyler olmamış bizim güzel takıma...

***

Atamadığında, attırmazdı.

Terinin son damlasını akıtmadan, o sahadan çıkmazdı.

Yenilirdi ama pes etmezdi...

Dün akşam bizim o güzel takım, o salona gelmemişti...

Kütahya’dan restoran sahibi, Bursa’daki tekstilci, dükkanın kapatmış gelmişti...

Avrupa’da çalışan çubulu sevdalları gelmişti...

Yıllık izni toplam üç gün olan oğlum gelmişti...

Ancak, Güzel Takım dün akşam maça gelmemişti...

***

Çok ama çok kötüydüler”, demeye de dilim var mıyor...

5 yıldır bize yaşamın güzelliklerini yaşatıyorlar...

Bir sezonu en önde lider götürdüler...

Sakatları oldu hiç hissettirmediler...

Bir yıl boyunca yüzümüzü güldürdüler.

En önemli maçta onlara dil uzatmaya vicdanım da el vermiyor.

“Gelmemişler”, diyeceğim...

Yenilgilerini çok gördüm, yenilgiyi kabullenişlerini hiç görmemiştim...

-------Görmek varmış...

Canları sağ olsun!

Bir günde “Dünya’nın En Güzel Takımı” olmadılar!

Bir günde, “çirkin” olamazlar!