Paylaş
Defalarca yendiğimiz takıma karşı maçın hiçbir bölümünde çekişemedik…
Hırvatlar intikam maçına çıkmış gibiydiler…
Biz ise Hırvatları, maç öncesi yenmiş, yarın oynanacak Amerika finalini bekler gibiydik…
Dersimizi aldık…
Bu yaşta çok normal bu düşünce…
Koskoca Ateş Bakan; Size, madalya hayalini kurarken, Amerika ile final oynamayı anlatmamışıydı(!)
Bu çocuklar daha 19 yaşında...
Sopa yiyerek öğrenecekler hayatı…
***
Hırvatlar; 5 kişi ile oynadılar ama bütün maç nefes aldırmadılar…
Önce pota altında bizi dövdüler…
Zubac ve Arapocic müthiş oynadı… “Geleceğin yıldızı bizleriz” dediler.
Egemen ve Ayberk’in dört kolunun eni, adamların bir kolu gibi…
Bu yaş guruplarında fiziksel gelişim önemlidir…
Bizim çocukların gelişimini tamamlamasına daha zaman var…
Zaman kimin daha önemli oyuncu olacağını gösterecek bize…
***
Yalnız;
Bizim sanki bir hatamız var gibi geldi bana…
“Oyun disiplini” ve “Aman havaya girmesin” gibi kavramları abarttık sanırım…
Yıldız olacak oyuncumuzun burnunu fazla sürtüyoruz gibi geldi bana…
Furkan Korkmaz, bu turnuvada yok gibiydi sahada…
Koçu az süre verdi…
Kendine güveni azaldı…
Kayboldu…
Hata bence hepimizin…
Hangi spor olursa olsun bu iş biraz da yıldızları parlatabilmek işi…
Biz yapamadık…
***
Aslında bugün yazılması gereken maç;
Yunanistan- Amerika maçı…
Erken final de denebilir…
Seyrettiğim en keyifli maçlardan biri oldu…
Salon bizim maçın sonlarına doğru bir anda doldu…
5.000 kişide de müthiş bir basketbol bilgisi… Takımı adeta uçuruyorlar… Hakemler biraz toy olsa, onları da uçuracaklar…
****
Nasıl olmasın?
Dün akşam bizim maçımızın sonunda, Girit merkezinde dolaştım…
O sırada, Yunanistan-İspanya maçı oynanıyordu…
Abartmıyorum, tüm kafelerde maç yayınlanıyordu…
Bir tek istisna görmedim...
Düşünün yayınlanan, eninde sonunda bir genç takım maçı ve Basketbol…
İlgiye hayran kalmamak elde değil…
İşte O, 5.000 kişi ve sahadaki gençler; Amerikan’ın havalarda uçan takımını şöyle bir yere indirdiler…
Oyunu istedikleri biçime soktular… Bir tane hızlı hücum sayısı yemediler…
K. Mitoglou ve Papagiannis, dev gibi Amerikalılara pota altını kapattılar… T. Dorsey ise, “ben geliyorum” dedi…
Charalampopoulos, 3 tane üçlüğü üst üste soktu…
Maçı, sonuna kadar getirdiler…
***
Ancak bir adam vardı izin vermedi…
Attı ve attırdı…
Oyun her sıkıştığında problemi çözdü…
Al, koy, Fenerbahçe’nin başına…
Şimdiden benim, “En Değerli Oyuncum” belli oldu…
Amerika’nın oyun kurucusu; Jalen Brunson…
Yazın bir köşeye diyeceğim;
Bütün bu işin takipçileri haklı olarak gülecek bana…
“Abi sen yeni mi gördün bu adamı? Nasıl alacaksın?” Diyecekler…
Desinler…
Benim işim de, görmeyen varsa onlara anlatmak…
Yazın ve izleyin bu oyun kurucuyu…
5.000 kişiyi yendi bu adam…
***
Şimdi yarına bakıyoruz…
Bronz madalya için ev sahibi Yunanistan ile oynayacağız…
Salon yine 5.000 kişi olacak…
Dünya kupasında kazanışmış bir madalya yok…
Yarın önemli bir gün…
Büyük takımlar, çabuk ayağa kalkanlardır…
Dünden ders alabildik mi?
Hep birlikte göreceğiz…
Paylaş