Paylaş
Çıplak gözle izledim; Valbuena, oyun disiplinine, pozisyon sadakatine kesinlikle uymuyor…
Takım savunmadayken rakip sağbeki kesinlikle takip etmiyor. Hatta biraz daha öne çıkıyor ki; “Birileri gelsin benim işimi yapsın”, arzusunu arkadaşlarına gösteriyor…
Garibim Hasan Ali, şaşkına döndü…
Kimi zaman takımın en uç oyucusu Fernandao, bazen Souza, bazen Topal ve inanmayacaksınız, karşı kanattan Aatif bile gelip Valbuena’nın yapması gereken işi yaptı…
Fenerbahçe oyun kurarken de top Hasan’a Ali’ye geldiğinde, çizgiye inip oyunu açması ve pas opsiyonu sağlaması gerekirken içeriye Fernandao’nun hizasına girip Hasan’ın pas opsiyonlarını kısıtlıyor…
Top ile buluşabilmek için karşı kanada gittiği bile oluyor… Deliler gibi topu istiyor…
Ben ilk yarı 45 dakika gözümü Valbuena’dan ayıramadım… Çok kızdım…
Yolun sonu gözüktü bence;
Valbuena, ya Aykut hocanın yapmasını istediklerini yapmaya çalışacak! Ya da hiçbir zorluk derecesi yüksek maçta, ilk 11 başlamayacak!
Aykut hoca bence sabırlı davrandı… Şansı da yardım etti… Faturanın tamamı Valbuena’nın değil ama ilk yarı maç bir anda, üç olabilirdi…
Bu kez belki de ‘ilk kez’ tersi oldu… Fenerbahçe attığı iki şutta, iki gol buldu… Maç kolay bir şekle dönüştü…
***
“3-0 kazanmışız adamın yazdığına bak!”, Diyorsunuz biliyorum…
Hatta size bir de itirafta bulunayım, daha rahat sallayın!
Kadıköy’e yola çıkmadan önce Sivasspor- Osmanlıspor maçının başını izledim…
“Hemen Robinho’yu oyundan alırdım”, dedim…
“Bu fizik ile ancak son 15 dakika oynayabilir”, diye düşündüm…
Eve geldim, adam iki gol bir asist ile maçın yıldızı olmuş(!)
Yazıyorum bunları, beni tanıyın yazdıklarımı da ona göre değerlendirin diye…
***
Valbuena’yı bir kenara bırakırsak ve özellikle ikinci yarıya bakarsak; Fenerbahçe bir sistem takımı olmuş… Ben keyifle izliyorum…
Hem de bunu kimlerle yapmış?
Biraz hafızamızı tazelememiz lazım!
Büyük bir mutabakat ile “Bir arada mümkün değil oynamaz”, denilen Mehmet Topal ve Josef de Souza ile yapmış…
20 kilo fazlası ile tanka dönen Fernandao’dan, her kafa topunu alan, ikili mücadele kaybetmeyen, savunmasına yardım eden, gol atan bir canavar yaratmış…
Satılması düşünen Aatif, takımı ileri çıkaran savunmada boşluk vermeyen takımın as oyuncusu olmuş…
Herkesin dilinde olan Hasan Ali sarı kart cezalısı olunca, camia “karalar bağlar” olmuş…
Bu gruba Giuliano’yu koymuyorum… O çok kaliteli bir kumaş… Aynı zaman da, benim ve Aykut hocanın tam istediği cinsten koşan bir kaliteli kumaş…
Özetle Fenerbahçe “takım” olma yolunda…
Hem de çelik gibi bir takım olma yolunda…
Yolu uzun…
Taraftar, yolculuğa ve kaptan şoförüne inanmaya başladı…
Çok ciddi rakipleri var…
Şampiyon olur veya olamaz ama sonuna kadar yarışın içinde olur…
Aslında Aykut hoca uzun yolu biraz daha uzattı… Hedefi daha uzak bir yere koydu…
“Bu takım, bu doğru oyun, bir iki küçük dokunuşla Avrupa şampiyonu olur”, dedi…
İyi yolculuklar hocam…
Yolculuğunda yalnız değilsin!
Paylaş