Paylaş
Fenerbahçe şampiyon oldu. Darüşşafaka takım oldu…
Basketbol severler, basketbola doydu…
Kupa, TRT’nin oldu(!)
***
Son çeyrekte iki takımda potayı göremedi. Çok sert savunmaları ancak keskin nişancılar aştı.
Darüşşafaka'dan Markoishvili, Fenerbahçe’den Bogdanoviç potayı görmeden atıyorlardı. Son atışı yapmak Bogdanoviç’e nasip oldu… Fenerbahçe kupayı kazandı…
Ancak biz göremedik(!)
***
TRT’nin yorumcusu, Darüşşafaka’ya sürekli taktikler verdi…
Bir ara Semih’e; “Sana yapılan faulü göster, kendini yere atman lazım” dedi…
İnanamıyordum ama sonunda emin oldum…
TRT, maç bittiği anda ne yapacağını şaşırdı…
Kupa töreni yerine; “Takvim yaprakları” diye bir belgesele girdi…
O yapraklarda da, sarı ve lacivert vardı.
Çünkü tarihi, onsuz yazmak mümkün olmuyordu…
Ayıp!
Turnuvayı baştan sona kadar her maçını gösterip sonunu göstermemek nasıl açıklanır?
Yayına maçtan yarım saat önce başlanıp, kupa Fenerbahçe’nin olunca, yayın nasıl bitirilir?
***
Ben mi ön yargılıyım?
Bir kez de Fenerbahçeli kızlar şampiyon olduğunda, kupa törenini es geçmişlerdi…
Yazık ve çok ayıp!
Sanırım çok tepki olunca, sonradan döndüler ama bana inandırıcı gelmedi… Çünkü ani bir yayın kesilmesi değildi, spiker bizle vedalaşmıştı…
Bu ayıp hepimize yeter!
***
Fiat Türkiye Kupasına, 8 takım katıldı.
Bunların 6 tanesi Avrupa’nın 1 ve 2’ci kupalarında son 16 ya kalan takımlar…
Takımlar kupayı küçümsememişler, tüm iddiaları ile gelmişlerdi…
Tek maçlık eleme sistemi olduğu için heyecan doruktaydı…
6 tane enfes maç oynandı…
Özellikle;
Karşıyaka- Anadolu Efes, Galatasaray- Banvit- Darüşşafaka maçları ve final maçı nefes kesti…
***
Bursa gibi çok doğru bir şehir seçilmişti…
Tofaş Spor kulübünün 10 milyon dolara yaptığı yeni salonda yapılacaktı. Daha ne olsun?
Çok da güzel de oldu…
Bana yine de bir şeyler eksik gibi geldi…
İşin ilgi boyutu hayalimden azdı…
Hem taraftar, hem medya anlamında söylüyorum…
Böylesi bir turnuvada sadece final maçı değil tüm maçlar dolu tribüne oynanmalıydı…
***
Hayalin ne? Derseniz, söyleyeyim;
Bu güzellikteki bir turnuva, Final Four gibi olmalı. Biletleri, bir yıl önceden satılmaya başlamalı. Taraftar gurupları, Bandırma’dan, İzmir den İstanbul’dan gelmeli…
Caddelerde, kafelerde, renkleri ile Bursa’yı şölen yerine çevirmeli…
Bursa’nın tarihi yerleri gezilmeli, döneri yenmeli…
Gelemeyenler öylesine gıpta etmeli ki;
Bir yıl sonra ailecek tatilini, kupa şölenine ayırmalı…
İnanın abartmıyorum; Şu anda oynan basketbol ve tesislerimiz bu seviyede…
***
Peki, neyimiz eksik?
Soruyu cevaplamama kolaylık sağlayacak, Bursa’da bir gün önce oynanan bir başka “sözde şölene” gidelim;
Pazar günü Fenerbahçe yılda bir kez geldiği Bursa’ya geldi…
Yeni açılan, 56 milyon dolar maliyetli, Timsah Arena’da oynayacaktı(!)
Bursa’da bu hafta sonunda, para ile alınabilecek her şey vardı…
Her şey tamamdı ama bir şeyleri eksikti…
Biraz önce sorduğum soruya cevaplamak için şimdi size sorayım;
O maçta ne yoktu?
-------İzleyici. Yasaktı, izleyemediler…
Ne vardı?
------- Futbol oynatmamak için oynayanlar ve sahayı sulayanlar…
***
Toplum olarak;
“Altıntop” ismini verdikleri çocukları ile oynayarak mutlu olan yoksul aile ile onları kıskanarak taklit etmek için kuyumcuya altıntop yaptıran, ancak mutlu olmayı beceremeyen zengin ailenin hikâyesine dönüştük…
İsterseniz altından statlar yapın. Dünya karmasını oynatın;
İzleyene saygınız olmaz ise izleyeniniz olmaz!
***
Sanırım her şeyi yapıyoruz ama “altıntopu” unuttuk…
Birileri; “Sporun en önemli faktörü, sporculardır” der...
-----Yanlış…
Doğru cevap;
------ İzleyicidir.
İster statta, ister televizyonda izlesin, isterse radyodan dinlesin, gazeteden okusun, en önemli faktör;
İzleyicidir…
Biz galiba onu unuttuk…
Kaloriferi yanmayan salonda oynanan, Ankara TED Kolejliler-Ankara Atatürk Erkek Lisesi maçları daha hoştu.
Sekiz saat önce gittiğim, buz gibi havada, beton üstüne oturduğum, kaşar ekmek yediğim, Ankaragücü- Fenerbahçe maçları daha lezzetliydi…
Ne lezzeti kardeşim ülke yanmışken şölen mi olur? Diyeceksiniz…
-----Sizde haklısınız kardeşim; Ülke, işte bu neden ile yanıyor…
Paylaş