Paylaş
Daha önce defalarca yazmıştım, ancak bugün şampiyon olduğumuzda yazayım ki, önyargısız okunsun ve anlaşılsın:
Şampiyonluk çok değerlidir!
Ancak her yıl Final Four’da olmak daha değerlidir!
Bu şampiyonluk, “daha iyisi olamayacağı için” elbette yıllarca unutulmayacak ve kutlanacaktır.
Ancak mesele, “Birinci şampiyonluğumuz” diye kutlayabilmektir!
Sürekli olarak buralarda olabilmektir…
Taraftarın söylediği gibi;
Bu yoldan geri dönüşün olmamasıdır!
***
2013-14 sezonu öncesinde bir haber aldık;
------“Fenerbahçe, Zeljko Obradovic ile anlaştı” diyordu…
O gün Aziz Yıldırım’ın gözleri yaşlıydı…
Bugün de gözyaşlarını tutamadı…
Gözünün önünden; salonun yapılışından bugüne kadar çektiği çileler geçti…
Tek başına kaldığı günlerde bile basketbolda bir adım bile geri atmamıştı…
Çok eleştirilmişti(!)
-----“Değermiş” diye düşündü!
Bir yandan da içinden “bir gün anlayacaklar” dedi...
***
O gün hayatının en büyük ideallerinden birini gerçekleştiriyordu…
Kimseler pek bilmez ama Yıldırım, Obradovic’i almak için uzun yıllar çalışmış ancak ikna edememişti…
Reis, Fenerbahçe’nin bu işte kalıcı olduğunu anlayınca, imzayı attı…
İmza gününde gazeteciler;
----- Size Basketbolun Mourinho’su diyorlar ne düşünüyorsunuz? Diye
Sordular…
"Benim adım Zeljko Obradovic, adımdan çok mutluyum…” dedi…
Bizde ondan çok mutlu olduk…
Çok sevdik O’nu
Bizim hayallerimizi gerçekleştirdi…
Bende bir tekne yaptım Obra Reis’e;
Dalgalı denizlerde bizi şampiyonluğa götürsün diye…
Götürdü bizi…
Avrupa Şampiyonu yaptı…
İzinden gittik ve güvendik…
Çok sevdik…
Madrid’de;
----------“Var bir hayalim, herkes dinlesin, şampiyon olalım Madrid inlesin!”
Diye bağırıyorduk…
İlk maçı kaybettik ama umudumuzu kaybetmedik!
Ertesi yıl Berlin meydanlarında:
---------“Sevdik seni her şeyden çok, Fenerbahçe bize bu yolda geri dönüş yok!” diyorduk…
O gün son topta kaybettik ama yolumuzdan hiç dönmedik…
Bu yıl İstanbul’da;
İzmir Marşı eşliğinde;
Önce Real Madrid’i açık ara yendik… Pes ettirdik!
Sonra, Olympiakos’u boğazın sularına döktük!
Çok rastlanır bir Final Four değildi…
Fark atarak, ezerek kazandık…
Kimselerin hakemlerden, şansızlıktan söz edemeyeceği bir şekilde yendik!
***
17 Mayıs 2016:
Gördüğüm en şamata, en coşkulu, yolcu gurubunu taşıyan uçakla Berlin’e gittim…
Aynı ekiple dönüş yolculuğumuz, altı saat sürdü…
Tek bir fısıltı duymadım…
Konuşmadan bakışarak vedalaştık…
Aslında 2006 yılında Denizli’den beri süren bir yolculuktu bu…
Çubuklu sevdalıların umut ile gittiği, hüzün ile biten yolculuğuydu bu…
***
Boğazına bir yumruk girer, yutkunamazsın…
Gözlerin dolar ağlayamazsın…
İsyan etmek istersin haykıramazsın…
Okulunda veya işinde bakarsın ama göremezsin…
İşitirsin ama anlayamazsın…
“Bir yazı yazmam lazım dersin” kalemi eline alamazsın…
Gökyüzüne bakarsın, maçtan bir kare görürsün…
Benim gözümde bir yıl boyunca;
“83-81 öndeyken, son topta, De Colo’nun, ‘topu alıp evine götürmesine’, çalınmayan düdük” ve potamıza giren o top kalmıştı…”
***
Bir yıl sonra bugün artık farklı bir rüya ile uyanacağım…
Datome’nin, Bogdanovic’in, Dixon’ın, Andic’in, üçlüklerini…
Udoh ve Vesely’nin bloklarını…
Kalinic’in takıma hayat veren başlangıcını,
Kostas’ın direksiyonu ele alınışını,
Ahmet’in oyuna son dakikada girip, “bu potaya kolay top atılamaz” deyişini,
Obra Reis’in bitmiş maçta, kızaran yüzünü ve ciddiyetini hatırlayacağım…
Melih Mahmutoğlu’nun kupayı kaldırışını göreceğim!
Totemleri ve sarı kuşanmış formaları ile sizleri göreceğim!
Aklımdan hiç çıkmayacak…
Huzur ile uyanacağım, hep birlikte uyanacağız!
Denizli’de kaybedilen şampiyonluktan sonra makûs talihin döndüğü gündür bugün…
Sadece Fenerbahçe’nin değil ülkenin spor tarihinin değiştiği gündür bugün…
Avrupa’nın en büyük kupasını, ilk kez bir Türk takımının kazandığı gündür bugün…
Fenerbahçe’nin Avrupa’nın en büyüğü olduğu gündür bugün!
****
Ülkemizde bu hafta sonu basketbol birinci spor oldu…
60 ilde 300 den fazla belediye, “Dev Ekranlar” kurdu...
Yanlış görmediysem ilk maçımız, TRT de yüzde 62,5 reyting aldı…
Survivor, 8,75 de kaldı(!)
Futbol yazarları, basketbol konuşmak zorunda kaldı(!)
Televizyonlar, basketbol konuştu(!)
Gençler turnuvası bile naklen yayınlandı…
Ben hayaline kavuşmuş biri olarak çok mutlu oldum…
Yanlış anlatmayayım;
Hayalim, basketbolun futbolu geçmesi değildir!
Doğru ve bilimsel işler yapanların, hak edenlerin, ödüllerini almasıdır!
Model olmaları, örnek olmaları ve yol göstermeleridir…
Bu şampiyonluk ülkeye kutlu olsun!
Teşekkürler, Obra Reis!
Teşekkürler, Güzel Takım!
Teşekkürler, Ozan Balaban!
Teşekkürler, Maurizio Gherardini!
Teşekkürler, Ülker Grubu!
Ve Teşekkürler bu işin sesiz kahramanı Aziz Başkan!
Ve Teşekkürler Sarı renkleri ile 12'nci adam!
Paylaş