Cumhuriyet ve ilk Türkiye Şampiyonu!

Ben tarihçi değilim.

Haberin Devamı

“Şampiyonluk sayıları” konusunda tartışmaları okudukça, merak saldım. Bu konuda yapılan eski araştırmalara baktım. Ağırlıklı olarak da eski tarihli gazete arşivlerini inceledim. Harf devrimi öncesi gazeteler Osmanlıca olduğu için bilen arkadaşlardan yardım aldım.

İnanın çok derin bir çalışma da yapmadım…

Ancak şunu yazmak zorundayım:
Türkiye de, “ben yaptım oldu” türünde, hiçbir mantığı olmayan, birçok kural gördüm…

Ancak birkaç yıldız ve üç beş kuruş para uğruna, kendi tarihini hiçe sayan bir kararın, yıllarca tartışılmadan kabul gördüğüne hiç rastlamadım!

***

Gördüğümü anlatayım:

Mustafa Kemal Atatürk, iddia edilenin aksine futbol meraklısı bir insan değil. Bütün problemi, kurduğu Cumhuriyeti sağlam temeller üzerine oturtmak. Türk gencine batıda olduğu gibi spor ve sanat yaptırmak… İyi bir eğitim vermek…

Haberin Devamı

Ancak ilginçtir, daha Cumhuriyeti ilan etmeden aylar önce Türkiye Futbol Teşkilatının kurulmasını istiyor…

Ve bugünkü ismi ile Türkiye Futbol Federasyonu, 1923 yılı Nisan ayında kuruluyor…

Hiç vakit geçirmeden FİFA’ya başvuruluyor. Ve Türkiye FİFA’nın 26. Üyesi oluyor. Dikkat 26.

Yani ilk üyelerinden biri…

***

Neden?

Bu başvurunun milletler arası arenada kabul edilip edilmediğini sınayarak, birkaç ay sonra ilan edilecek Cumhuriyet Devleti’nin de Dünya ulusları tarafından kabul görüp görmeyeceğinin yoklanmasını yapıyor…

Aslında Federasyonumuzun resmi sitesi zaten bu konuyu açıkça anlatıyor.

Özetle:

“İlk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında, Yusuf Ziya Öniş başkanlığında,  Şehzadebaşı'ndaki Letafet Apartmanı salonunda yapılan toplantıda 'Futbol Hey'et-i Müttehidesi' adıyla kurulmuştur. Ardından FIFA'ya başvurulmuş ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA'nın 26. üyesi olmuştur.”

Yusuf Ziya Öniş ismini unutmayın!

Yazının son bölümlerinde yine adı geçecek…

***

Türkiye Futbol Federasyonu ilk iş olarak bir Türkiye Şampiyonası düzenlenmesi gerektiğini düşünüyor ve karar altına alıyor…

Aslında bu kararın arkasında da, Türkiye Cumhuriyetini kuranların etkisi var.

Çünkü o güne kadar mahalli ve iller bazında şampiyonalar düzenleniyor. Ancak Cumhuriyet sonrası Türkiye;

Haberin Devamı

Sınırları belli, bölünmez bir bütün ve üniter bir devlet…

Bunun kanıtlanabilmesi ve Dünya’ya gösterilmesi için Türkiye’nin bir tane şampiyonu olmalı!

Savaştan yeni çıkılmış…

Ülke borç içinde… Bütçenin büyük bölümü ülke korunması için askeri harcamalara gidiyor. Ülkenin yeniden yapılanması için paraya ihtiyaç var…

Ancak ülkeyi kuranlar bakın ne karar veriyorlar:

“Önce Türkiye’de futbol oynanan her bölgede, bölgesel şampiyonalar yapalım. Bölgelerinde şampiyon olan takımları, ülkenin başkenti Ankara’da toplayalım… Bir turnuva düzenleyip, Türkiye Şampiyonu’nu belirleyelim”.

Adını da, “Türkiye Futbol Birinciliği” koyuyorlar…

Kulüplerin maddi durumları, seyahat masraflarını karşılamaya yetmez. Seyahat, konaklama gibi tüm giderleri devlet tarafından karşılansın, kararı alıyorlar…

***

Haberin Devamı

Ve şehirlerde şampiyonalar düzenleniyor.

Şampiyonlar, 4-12 Eylül tarihinde Ankara’da yapılacak şampiyonaya davet ediliyor…

O dönemde seyahatlerin nasıl yapıldığını ve kaç gün sürdüğünü hayal edin…

Harcanan paraya ve verilen emeğe bakın!

Maçlar Ankara İstiklal sahasında oynanacak. İstiklal sahası, Ankara Bahçelievler’de, Muhafız gücünün kullandığı bir çayırlık…

Turnuva için elden geçiriliyor.

Sanırım ismi Kurtuluş savaşından sonra veriliyor…

İsmi bile şampiyonanın neden orada olduğunu bize anlatıyor…

İllerinde şampiyon olmuş takımlar, Ankara’ya geliyor…

Bakın kimler katılıyor?

Geçmiş federasyonların “yok” saydığı şampiyonlukların ilkine iyi bakın!

İyi bakın ve yöreselmiş? Mahalli miymiş?

Siz karar verin!

Şunu da unutmayın;

Haberin Devamı

İtalya dört takımın katıldığı ve bir gün süren 1898 yılında yaptığı şampiyonayı bile sayıyor. “İlk şampiyonumuz Genoa takımıdır”, diyor. Bütün batılı ülkeler de olduğu gibi…

Kimse yıldız hesabındaki üç kuruş için tarihini inkâr etmiyor…

Kaldı ki bizim 1924 yılında yaptığımız şampiyona, onlara da benzemiyor!

***

Tekrar edelim, bakın kimler katılmış?

1.Beşiktaş (İstanbul şampiyonu)

2.Konya Gençlerbirliği(Konya bölgesi şampiyonu)

3.Trabzon İdman Ocağı (Trabzon bölgesi şampiyonu)

4.Eskişehir İdman Yurdu (Eskişehir şampiyonu)

5.Bahriye (Deniz kuvvetleri)

6.Karesi(Balıkesir bölgesi şampiyonu)

7.Anadolu Turan Sanat’karangücü (Ankara şampiyonu Ankaragücü)

8.Bursa Sanat’karan (Bursa şampiyonu)

Haberin Devamı

9.Adapazarı İdman Yurdu (Adapazarı şampiyonu)

10.Antalya (Antalya şampiyonu)

11.Canik (Samsun bölgesi şampiyonu)

12.Edirne (Edirne bölgesi şampiyonu)

13.Harbiye (Kara kuvvetleri)

14.Adana Türk Ocağı (Adana şampiyonu)

15.Altay (İzmir Şampiyonu)

***

Tam 15 takım

Her biri kendi bölgelerinde defalarca maç yaparak buraya gelmeyi hak kazanmış…

Henüz aydınlatma olmadığı için maçlar gündüz oynanıyor… İlk maç Sabah 9.30 da başlıyor…

Günde dört maç yapılabiliyor. Son maçın son bölümü karanlığa kaldığı için, ertesi gün kaldığı yerden devam ediyor.

Fenerbahçe ve Galatasaray’ı geride bırakarak İstanbul şampiyonu olan Beşiktaş, Harbiye takımına çeyrek finalde yeniliyor ve eleniyor…

9 gün süren 15 maçın sonunda, Bahriye’yi 3-0 yenen Harbiye şampiyon oluyor… Çünkü o dönemde gençlerin çoğu asker.

Altay’ı 1-0 yenen Anadolu Turan Sanat’karangücü, bugünkü adı ile Ankaragücü üçüncü oluyor.

Şampiyona sonrası verilen ödül törenine, Müdafaa-i Milliye (Milli Savunma), Maarif (Eğitim), Adliye (Adalet), Ziraat Bakanları ve büyük bir halk kalabalığı katılıyor…

***

Türkiye Futbol Birinciliği, değersizmiş? Diyorlar…

Gördünüz mü, Değersiz miymiş?

Düzenleme kararını, gündemlerinde büyük problemler olan Cumhuriyeti kuranlar vermiş…

Ödül töreninde, devleti yöneten bakanlar varmış…

Nüfusa orantılarsak halk, bugünden daha fazla statları doldururmuş…

Bu anlattığım, 1924…

Birinci Türkiye Şampiyonası…

Gördünüz mü, verilen değeri?

***

Şampiyona yerelmiş? Diyorlar…

Gördünüz mü, yerel miymiş?

13 ayrı ilden takımlar yarışarak, kazanarak gelmiş…

***

Final maçının hakemi kim?

Dönemin federasyon başkanı, Yusuf Ziya Öniş…

“Yok” saydığımız şampiyonaya, verilen değere bakar mısınız?

***

Federasyonun resmi sitesinde:

“İlk federasyon başkanımız, Yusuf Ziya Öniş’tir”, diye yazıyor…

Ancak adamın yönettiği ilk şampiyonluk maçını saymıyoruz!

Olmaz!

***

Federasyonun resmi sitesinde;

“500. Milli maçımızı oynadık.

İlk Milli maçımız, Cumhuriyet’in kurulmasında önce 1923 yılında oynanan Romanya maçıdır”, diye yazıyor,

Milli olma sayıları, 1923 yılından başlayarak sayılıyor…

Bugün bile federasyonun logosunda gururla, “1923”, yazıyor…

Ancak şampiyonluk sayılarını sayarken 1959 yılından başlıyor(!)

Olmaz!

***

O dönemin çok zor koşullarında 15 takımı Ankara’ya toplayıp, 10 gün misafir eden, ulaşım masraflarını karşılayan devletimiz Türkiye Futbol Birinciliğini;

Tek ve bütün bir devlet olduğumuzu, Dünya’ya göstermek için yapıyor…

Biz bugün, “sayılmaz”, diyoruz…

Olmaz!

Kendimizi inkâr ederiz!

***

Bırakın yıldızı sayarak, para dağıtmayı!

Sadece tarihimizi doğru yazın!

Baba Hakkı’yı, Şükrü Gülesin’i, siyah beyazlı renklere kendi imkânları ile Şeref stadını kazandıran Şeref beyi,

Atatürk’ün yaveri, Kılıç Ali’nin oğlu Baba Gündüz’ü, sarı kırmızı renklere “Aslan” lakabını veren Aslan Nihat’ı,

Adını Fenerbahçe marşına vermiş, Cihatları, Lefterleri, Canları ve Fikretler’i,

Yok saymayın!

Yazarın Tüm Yazıları