Çember tutulması

Ülkemizde bir ay boyunca “Çember Tutulması” yaşanacak…

Haberin Devamı

İlk iki günü geride bıraktık…

Fener kazandı, Efes ve DAÇKA kaybetti…

Ancak tek bir maç bu…

3 yapan kazanacak… Rövanş maçları ülkemizde oynanacak…

Çemberin heyecanı, giderek genişleyecek ve hepimizi saracak…

 

***

Basketbol, gazetelerde yerini almaya başladı… Muhabir arkadaşlarımız seyahatlere gidiyorlar… Televizyonlar, çekingen de olsa konuşmaya başladı…

Güneş, balçık ile sıvanmaz!

Biz saklasak da, görmemeye, göstermemeye çalışsak da; Türk basketbolu Avrupa’nın zirvesindeki yerini aldı…

Türk takımlarına Avrupa basını, bizim medyamızda daha fazla yer vermeye başladı… Türkiye Basketbol Ligi, Avrupa’nın en üst seviyedeki iki liginden biri oldu…

Bizim futbolsever halkımız da, basketbol maçlarını gözünü kırpmadan izlemeye başladı…

Artık bunu saklayamayız!

Haberin Devamı

Basketbol maçlarında, karaborsa bilet arayışları başladı!

Çaresi yok;

Ya çağa ayak uyduracağız, ya da uyduranlara uyacağız…

Bir ay boyunca bu heyecanı takip edeceğiz…

 

***

Efes yine çok zor bir salonda, Pire’de sahaya çıktı…

Aslında Efes’in genlerinde, bu salonda kazanmak var…

Ülkede basketbol bilinmezken, bize bu salonda büyük zaferler kazandırdı… Beyaz Gölge gibi bize basketbolu sevdirdi…

Üstelik Anadolu Efes,  Euro ligin en atlet takımı…

Ancak maça öylesine başladılar ki; İlk 7 dakika tüm hücumları, iki pas yapmadan attık…

Ne acelemiz vardı?  Anlayamadım(!)

Doğuş’un girişi ile işin şekli biraz değişmeye başladı…

Bir de Spanoulis’e steps çalabilseler(!)

Sanki O’na, “bir adım fazla atma şansı” vermişler gibi…

Bu arada Yunan takımında, Dominic Waters oyuna girdi ve Heurtel’i maden gibi işledi… Üç tane benzer hücum ile basket bularak farkı 10 sayıya kadar çıkardılar…

“Tempoyu yükseltelim” adı altında “acele hücumlarımız” ilk yarı boyunca sürdü. Tüm kötü hücumlar, potamıza kolay sayı olarak döndü ve devreyi 42-31 geride kapattık…

 

***

İkinci yarıda da değişen bir şey olmadı…

Heurtel ile Granger bir birine küs gibiler… Top hangisinin elinde ise öbür tarafa geçmiyor… Bir birine pas vermemeye yeminli gibiler… Güya iki oyun kurucu ile oynadık. Tam tersine hücum ettiğimiz sahayı ikiye bölerek dar alana sıkıştık…

Haberin Devamı

Takımın büyük bölümü, “pası verirsem, bir daha bana gelmeyecek” diye düşünüyor…

Haksız da sayımazlar(!)

Bu maçın, bu anlayış ile olmayacağı belli oldu…

En güzeli Madrid’deki DAÇKA maçına dönmek…

 

***

DAÇKA, ligin en formda ekibi ile oynuyor…

Oooo burada 21-16 öndeyiz…

Teke tek de, hep yeniyoruz…

Ligin en skorer takımını ilk yarıda 36 sayıda tuttuk ve devreyi bir sayı ile önde kapadık…

Ancak ikinci yarı tecrübe öne çıktı…

Ayon ve  Llull’ un ikili oyunlarına çare ararken fark 6 sayı oldu…

Onlar da, Clyburn’un hızına ve içeri girişlerine çare bulamadılar…

Wanameker’da, oyun sonunda ustalığını gösterdi ama yetmedi…

Hakem Lamonica’nın bir üç atışlık faul ikramı, Real’in oyun sonu tecrübesi, bizim tecrübesizliğimiz sonunda, kaybettik…

Haberin Devamı

DAÇKA, kaybetti ama topu paylaşması, bireysel yetenekleri ile Real Madrid’e, “bu turu kolay geçemezsin” mesajını verdi…

Yolumuz uzun…

Avrupa’nın son yıllarda yetiştirdiği en büyük yetenek Doncic, maalesef “Real geleneği” ile yetişmiş…

Ağabeyleri ona, “sahte yere atışları”, “hakeme sürekli itirazları” öğretmişler...

 

***

Fenerbahçe dün Avrupa’nın en zor salonunda, Atina’da kazandı…

Maçın ilk yarısı,16 sayı fark ile geride bitince, “kanal değiştirenler” ile “dönüşe inananlar” olarak bizler, ikiye ayrıldık…

Bugün artık hemfikiriz; maç bitmeden bu takım bitmiyor, bizlerde inancımızı bitirmeyelim

Tüm takımlarımız için aynı şey geçerli…

Yol çok uzun…

***

Fenerbahçe, sadece bir maç kazandı…

Haberin Devamı

Efes ve DAÇKA, sadece bir maç kaybetti…

3 yapan kazanacak…

Yolun sonunda İstanbul’da Final Four var…

Bir daha bu şansı yakalayamayabiliriz;

Hep birlikte heyecana ortak olup, işin keyfini çıkarmak zamanıdır!

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları