Biz nerede yanlış yaptık?

Bu sevinçler, teselli ikramiyesi gibidir…

Rakiplerinin mutsuzlukları ile mutlu olanlar kendilerini kandıranlardır…

Aslında gerçeklerle yüzleşmelerinin zamanıdır!

Sonuç olarak bu iki takımda, iki yıl önce Türkiye Liginin tartışmasız en büyük iki kulübü iken şubat ayında lige havlu attılar…

Nedenlerini soruşturup kalıcı çözümler üretmelerinin zamanıdır…

***

“Tebrikler Beşiktaş’ın futbol aklına” başlıklı yazımda detaylarını anlatmıştım…

Son beş yılda alınan oyuncular ile satılan oyuncular arasında oluşan farka göre kısa bir özet verecek olursak;

Beşiktaş, 13 milyon Euro açık verirken,

Fenerbahçe, 69 milyon Euro,

Galatasaray, 78 milyon Euro bütçe açığı vermiş…

Sonucunda oluşan kadroların ligi açık ara önde götürmeleri beklenirken, tam tersi olmuş(!)

Beşiktaş geçen yıl şampiyon olmuş, bu yıl da Başakşehir ile birlikte şampiyonluğun en önemli adayı…

Bizim iki dev kulübümüz, sistemlerini kökten değiştirmez iseler bu yıllarca böyle sürecek!

***

Neden?

İki temel nedeni var…

Yabancı sınırlaması kalktı, ezberler bozuldu…

Her iki takımda teknolojinin gerisinde kaldılar… Eskiden Türkiye Ligini izleyerek en iyi oyuncuları seçmek, onlara çuvalla para vererek transfer etmek, Türkiye ligi için iyi bir kadro oluşturmak mümkündü. Şimdi Dünya’yı izlemek gerekiyor… 11 tane maliyeti düşük ama kaliteli yabancı oyuncu ile şampiyonluğa oynayabiliyorsunuz…

Bakınız, Beşiktaş’ın son oynayan kadrosunda Türkiye’de yetişmiş tek bir oyuncu var, Gökhan Gönül…

Kayserispor, devre arsında 8 tane yabancı oyucu alıp, ligin altını üstüne getirebiliyor… Hem de bonservis bedeli ödemeden… Kasımpaşa, Antalyaspor, Trabzonspor, aldıkları oyuncular ile renk katıyorlar… Başakşehir ise bu işin incelenmesi gereken en güzel örneği…

Sonuç olarak artık, Dünya’yı izleyen, gözleriniz olmalı ve teknolojiyi kullanmalısınız…

Sakın, “biz bu işi beceremedik eski sisteme dönelim yabancı sayısını sınırlayalım” demeyin… Ülke futbolunu bir 20 sene daha geriye götürürsünüz…

Sizler şaşalı bir “Futbol Zirvesi” yapar;

“Futbolumuzun Avrupa’da geldiği noktayı” anlatırken, aynı zirvede sunum yapan UEFA yetkilisi; “En fazla zarar eden ve alt yapıya en az harcama yapan kulüplerinin Türkiye’de olduğunu” söyleyiverir(!)

Belki duymuyormuş gibi yapabilirsiniz, ama susturamazsınız adamı…

***

İkinci olarak UEFA para harcamaya, “dur” dedi.

Eskiden hataları, ‘para’ örterdi…

Yanlış alınan oyuncuyu atar yerine yenisini alır, olmadı bir daha alabilirdiniz… Kulübü soktuğunuz borç, kimsenin umurunda olmazdı…

Şimdi hataları para harcayarak örtemiyorlar…

UEFA, “dur” dedi…

Özet ile artık ilmi, teknolojiyi ve aklı iyi kullanan takımlar, ipi göğüsleyecek…

İki büyük kulübümüzün yarışa devam edebilmeleri için çağa ayak uydurmaları gerekiyor!

***

Bu yazdıklarıma birçok taraftar; “Ama hakem hataları, federasyonun etkisi” diyecektir…

----- Haklılar.

Gerçekten bu yıl hem Galatasaray hem de Fenerbahçe aleyhine bir hatalar zinciri olmuştur… Ancak kendimizi kandırmayalım… Bu hatalar sizi şubat ayında yarıştan koparmaya yetmez!

***

Bir örnek vererek anlatayım…

2011-2012 sezonunu hatırlayın…

Fenerbahçe’ye bir yıl önce kumpas kurulmuş; başkanı ve yöneticileri içeri atılmış, hisse senetleri tepe taklak düşmüş, bankalar kredi vermez olmuş, yıldız oyuncuları satılmış durumdaydı…

O dönem kumpası kuranlar halen iktidarda idiler…

Güçlerinden hiçbir şey yitirmemişlerdi…

Görevlerinin başındaydılar…

En büyük korkulan neydi? Bilir misiniz?

------- “Şike” ile şampiyon oldu dedikleri Fenerbahçe’nin gücünü yitirmişken, ertesi yıl tekrar şampiyon olması…

Bütün teorileri sahada iflas edecekti…

Ve hepsi görevinin başındaydı…

Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’sini zirveden uzaklaştırmak için ellerinden geleni yaptılar…

Ancak Fenerbahçe sonuna kadar direndi… O yıl yarışı, son maçta yarım puan ile kaybetti…

İşte size örnek…

Hakem hataları, sizi yarıştan şubat ayında kopartamaz!

Hatayı önce kendinde aramayanlar, geleceğe umut ile bakamaz!