Bana “ters gelenler'

Maçlar azalınca birlikte fikir jimnastiği yapalım dedim…

Haberin Devamı

Bana “ters gelen” spor kurallarını paylaşacağım sizlerle…
Sonra da soracağım;
---- Bana mı öyle geliyor?
Öncelikle adı konmamış “en ters gelen kural” sahanın dışından…

Gerçeği halktan gizlemek:
Veya gerçeği aramamak…
301 işçimizi kaybettiğimiz felaketin nedenini hala bulamadık(!)
Bulmayı bir yana bırakın gerçekçi bir şekilde aramadık(!)
Kaygımız; Ucu kime dokunacak?
Kaygı bu olunca çözüm de gelmiyor…

Uludere’de 35 vatandaşımızı kaybettiğimiz olayı çözebildik mi?
---Hayır…
Sorumluları cezalandırdık mı?
---Hayır…
Sanmayın ki bugünkü iktidarı suçluyorum…
Böyle geldik böyle gidiyoruz…
Hala; Çorum’un, Maraş’ın sorumlularını da bulamadık…
Gerçeklerden korkuyor, halkımızdan gizliyoruz…
Böyle olunca da;
Bir sonra ki felaketi nasıl önleriz?
Sorusuna yanıt bulamıyoruz… Çözüm aramıyoruz...
Eveleme, geveleme olayı zamana yayıp unutturmaca...

Haberin Devamı

Bu konuda benim çözüm önerim yok!
Feribot kazası yaşayan Güney Kore’ye bakmak yetecek sanırım…

***
Biz sahanın içinde “ters gelen kurallara” dönelim.

Taç atışını neden “hazır ol” duruşunda atarız?
Bir türlü anlamam.
Topu dışarıya çıkartan adamı mı; Yoksa taç atışını yapanı mı cezalandırıyoruz?
Top oyunda olmalı...
Dışarı atan zor duruma düşmeli…
Seyirci futbol izlemek için maça geliyor...
Adam ister tek eliyle, ister ayağı ile atsın…
Yeter ki topun çıktığı yerden ve çabuk atsın...
Oyunu kesmek amaçlı fauller:
Bu özellikle basketbolda geçerli…
Faul artık taktik oldu. Her hızlı hücum faul ile kesiliyor.
Adına da, “Yugoslav faulü” demişiz.
Bence basketbolun tüm güzelliği bu hızlı hücumlarda.
Bu faulün adını; “Basketin katili” koymalı…
Bence, hakem avantaja bırakmalı...
Sonra dönüp bir de adama faulü yazmalı…
Avantaja bırakılmayacak şekle dönüştüyse adam, o zaman da teknik faul çalmalı…
Aynı şey bizim futbol ligimizde görüyorum.
Defans hücumun burnunun dibinde oynuyor.
Hocasından aldığı talimat ise;
-----Adamı döndürmeyeceksin! Dönerse indir!”
Sporun katili bu fauller…
Bizim ülkede bu iş daha yaygın.
Hakemin de işine geliyor.
Tempo düşüyor.
Oyun durunca hata yapma riski azalıyor.
Ülkemizde topun oyunda kaldığı süre; ortalama 45 dakika…
Şampiyonlar liginde ise 60 dakika…
Bizim 15 dakikamızı çalıyorlar...
Haberiniz olsun…

Haberin Devamı

Oyuncu eksilten sarılar :
Oyuncu eksilmesini içime sindiremiyorum.
Eksik oynamak sporun ruhuna ters geliyor…
Kırmızı kart; son derece sınırlı ve direk çıktığı zaman adam eksilmeli…
Çift sarı gören oyuncu çıkmalı…
Ancak takım üçüncü oyuncu değiştirme hakkını kullanmadıysa yerine bir başka oyuncu girebilmeli…
Takım eksilmemeli…

Bu sayede sarı kart da daha kolay çıkabilmeli…
Hakemler 10 tane sarı gösteriyor.
Aynı oyuncuya ikinci sarıyı gösteremiyor…
Bilinçaltında adam eksiltmemek var… Haklı…
Çözmek lazım…

Bir suça çifte ceza:
Ceza alanında gole giden oyuncu düşürüldüğünde;
Kırmızı kart ve de bir penaltı…
Bana göre çok ağır.
Bir suça iki büyük ceza…
Takım, bir daha iflah olmaz hale geliyor…
Maç bitiyor…
Hafiflemeli.

Haberin Devamı

İkisine de sarı:
İki oyuncunun olaya karıştığı bir sahne varsa işimiz kolay demektir.
İkisine de sarı kartı çıkardık mı;
Hoop adaleti sağladık.
Olay çok kolay ama adaletsiz…
Biri tahrik ediyor itiyor kakıyor.
Diğeri; “Yeter” dese aynı muamele…
İkisine de “sarı kart”
Olmaz.
Hakem ayırt edebilmeli…
Adalet; Yaramazlık eden iki çocuğa da tokat atmak ile olmaz…
Kimin hatalı olduğunu süzüp değerlendirmeyi ona göre yapmak lazım…

****

Yeterince saçmaladım...
Sıra sizde…
Benim baktığım tek bir açı var;
Sporun seyir zevkini arttırmak…
90 dakika için ödediğimiz para karşılığında 45 dakika satın almamak…
Önerileri bekliyorum…
Sonuca gider miyiz?
Hiç sanmam…
En azından dertleşiriz…

Yazarın Tüm Yazıları