Al al al!

Başkanım; At, at, at!

Hooop!

Batırdın be başkan; İstifa!

Durumumuz budur…

***

Radyoya bağlanan taraftar:

----Abi bizim transferden bir haber var mı?

----Bizim takıma, bir stoper, bir sağ kanat, bir de santrafor lazım!

Televizyonlarda “transfer haberleri” programları…

Gazetelerde, “Transfer de son durum” sayfaları…

***

Maalesef ki ligler bittiği andan itibaren “Spordan” anladığımız budur!

Beklenti budur…

Mutlu haberi vermeyen gazete satmaz, muhabir beğenilmez, televizyon izlenmez…

İki ay, 24 saat “mutlu ve doğru haber” vermek de, mümkün olmaz!

Masum yalanlar lazımdır… Yapılır…

Bizim ülkede atletizm, tenis, yelken gibi yaz sporları izlenmez…

İzleyeni olsa bile yazanı bulunmaz…

Çare, olmayan transferi yazmak, ya da dedikodu yapmaktır, yapılır…

***

Kulüp başkanlığı ise daha zordur…

Taraftar; Kulübünün UEFA kriterlerini yerine getiremediğini, batmakta olduğunu bilir…

Ama ister…

----“Al, al, al” der…

Beğenmediklerini de;

“At, at, at” der… “Sat” bile demez…

Talep ne ise arz da odur…

Kulüplerin hali de budur(!)

***

Şimdi bonservis bedeli vererek oyuncu almak imkânsız hale geldi… UEFA izin vermiyor…

Biz de, “menajer parası”, “imza parası” gibi kendimizi kandıran yöntemleri bulduk…

Eskiden 1 lira eden topçuyu 2 liraya getirebiliyorduk…

Şimdi 4 liraya alır olduk…

Nereden bakarsanız karanlık bir manzara…

***

Bir tek umut ışığı var, o da Cengiz Ünder transferi:

Altınordu gibi bir doğru model, Cengiz’i yetiştiriyor…

Oynayabileceği ve kendini gösterebileceği Başakşehir takımına, 4,7 milyon Euro’ya satıyor…

Sözleşmeye de yapılacak satıştan, yüzde 30 pay alacağını yazıyor…

Cengiz bir yıl içinde gelişiyor… 20 yaşında Roma’ya, 13,5 milyon Euro’ya satılıyor…

Başakşehir kazançlı…

Üreten Altınordu kazançlı…

Belki Roma bile kazanacak…

Türk sporu kazançlı…

Kap kara bir tablo da, işte size bir küçük umut ışığı…

İster örnek alın!

İster söndürüp, bildiğiniz işe bakın(!)