Paylaş
Düdük sesi maç bitiyor...
Hakemler videoya bakacak ama ben gördüm süre bitmemişti…
Kaybettik Maccabi maçını…
Sadece maçı değil sanırım ev sahibi avantajımızı da kaybettik…
***
Sabah kalkıyorum, maç gitmiyor gözümün önünden…
Elime bilgisayarı alıp, 50 yaşından sonra öğrenmeye çalıştığım, Excel denen sihirbaz ile hesaplar yapıyorum…
Sanırım bu maç ile kaybettik dördüncü sıramızı… Beraberinde ev sahibi olma avantajını da…
Önümüzde, evimizde Barcelona, deplasmanda Efes ve Real Madrid olmak üzere üç maçımız daha var… Yerimizi korumak için üçünü de kazanmak gerekiyor gibi geliyor…
Buda oldukça zor…
Baskonia ile gireceğimiz ikili ve üçlü averaj hesaplarında hep kaybediyoruz…
Olympiakos ve Panatinaikos ve Fenerbahçe üçlü averaja girer ise dördüncü bitirme şansı var…
İşte bu nedenle iki maçı kazansak yetmiyor gibi…
Baskonia’nın da kaybetmesi gerekiyor…
Onlarda doludizgin gidiyor…
Evlerinde Panatinaikos ve Kaunas ile ve deplasmanda Galatasaray ile oynayacaklar… Kaybetmeleri zor gözüküyor…
***
İşte bu nedenlerle kızıyorum…
Takım, “sanki bu maçın önemini kavramamış gibiydi” ona kızıyorum…
Taraftar maça gelmişti ancak “sonunda nasıl olsa alırız” gibiydi…
Ona kızıyorum…
Berk Uğurlu, en çok da sana kızıyorum…
***
“Abi ben hiç süre almadım ki” deme sakın!
Ben de tam ona kızıyorum…
Takımın iki tane oyun kurucusu Bogdanovic ve Sloukas sakatlanmış, oynayamıyor…
Nunnally’ye oyunu kurdurmaya çalışıyoruz
Sen bu durumda bile süre alamıyorsun, ona kızıyorum…
***
“Dixon” demeyin; O Obradovic’in oyununun kurucu değil…
O başka bir silah…
Bazen Bamberg’de olduğu gibi rakibe, bazen de Maccabi maçında olduğu gibi elimize patlar… Oyunu kurmaz. En azından Obradovic’in istediği gibi oynatamaz…
Bu nedenle Nunnally ile oyun kurulmaya çalışılıyor, sen yoksun…
Oysa bu adam sana en kritik maçlarda, en kritik anlarda, 17 yaşında süre verdi…
O zaman sana kızarım ben arkadaş…
Her şeyin var… Çabuksun, oynadığın pozisyona göre güçlüsün, ilk adımın çok hızlı, iyi de bitiyorsun, görüyorum şutun da gelişti…
Süre hala sana gelmiyorsa yine de bir eksik var demektir…
***
Sonuç olarak gitmiyor gözümün önünden dünkü maç…
Hesabı kitabı, sadece Fenerbahçe için de yapmıyorum…
Daçka’yı play off’a sokmaya çalışıyorum, çok zorlanıyorum…
Efes’i, Real ve CSKA eşleşmesinden kaçırmaya çalışıyorum, olmuyor…
Neyse, burası Euroleagu, hiç belli olmaz…
Hesaba gelmez, çözdükçe dolaşan bir lig burası…
Müthiş bir heyecan burası…
Benim derdimde heyecanımız bitmesin…
“İstanbul’da 21 Mayıs tarihinde oynanacak final maçının son topuna kadar bu maceranın peşinden gidelim” istiyorum…
***
Ben, hazırlıklarımı(!) yapıyorum…
Ev sahibi avantajını yitirebiliriz, muhtemel rakibimize göre ucuz uçak bileti bakıyorum…
Kendi sahamızda kaybettiğimiz dört maçın analizini(!) yapıyorum…
Maçlara hangi kadro, hangi kıyafet ile gitmiş, nasıl oturmuş? Maç öncesi hangi mekânda yemek yenmiş?
Bunları tekrar etmemek için çalışıyorum(!)
Bir de totem yapan arkadaşları ciddiyete davet ediyorum(!)
Son top düşmeden umut bitmez arkadaşlar…
Sonuna kadar devam…
Paylaş