Paylaş
Kendi kendimize bir yıldız savaşı yarattık…
Güya heyecanı diri tutuyoruz…
Başarıyorlar da…
Hep birlikte inandık, dördüncü yıldızı takmanın önemli bir şey olduğuna…
Yerel olmak işte böyle bir şey…
Oysaki yalandan yaratılan heyecanlar, yanlış rekabeti de beraberinde körüklüyor…
“Yıldızı önce ben takacağım” derken çocuklar birbirini yiyor…
Hedef koymak güzel şeydir…
Ancak önderlerin işi doğru hedefler koyabilmektir…
Gençlerimizi, doğru yöne kanalize edebilmektir…
***
Kafalarına göre saydıkları yıldızlar, beni hiç ilgilendirmiyor…
Benim için şampiyonluk tek bir önemi var;
Şampiyonlar ligine direk gidebilmek ve 15-20 milyon Euro gelir elde etmek…
Gerisi hikâye…
***
Yıldız işi baştan sona palavradır!
Körüktür, dolduruştur!
Neden olduğunu anlatayım;
Adamın biri çıkmış;
1959 yılından öncesi Türkiye’de futbol oynanmamış saymış(!)
Önce, şampiyonluk sayılarını çıkarmış(!)
Sonra bunları beşe bölüp, yıldızlar yapmış(!)
Oysa aynı adamın, yani Türkiye Futbol Federasyonu’nun;
---- Logosunun altında “1923” yazıyor…
---- Milli takımımızın oynadığı maçları sayarken 1923’den başlıyor…
---- Milli olma sayılarını belirlerken 1923’ü başlangıç sayıyor…
Eeee;
Her söylemine;1923 ile başla;
Şampiyonluk sayılarını sayarken; 1959 yılından başla…
---Olmaz!
***
Adama sorarlar;
1923 ile 1959 yılları arasında sen ne yaptın?
“Misket mi oynattın?” diye...
Bence olmaz!
Benim futbol tarihim, 1923 ile başlar…
İllaki; “Şampiyonluk sayılarını sayarım, onları beşe böler ona göre yıldız takarım” diyorsan;
Onu da1923 den başlatman lazım…
Ben buna inanıyorum…
***Siz, “1959 uygundur, yıldızımı takarım gerisine tanımam! ” diyorsanız;
İşte sizin tarihiniz:
Anlatacaklarım acıdır!
Tercih sizin ancak ikisi bir arada olmaz!
Detaylı olarak; “Ben, ‘28.’ diyorum” başlıklı yazımda yazmıştım.
Meraklı olanlar okusun.
Daha az meraklılar için bir özet;
1959’u milat gören Beşiktaşlılar;
• Süleyman Seba'yı ağzınıza bile almayın. Beşiktaş’ta hiç oynamamıştır(!)
• 20 yıl Beşiktaş forması giyen, “Şeref stadını” kendi imkânları ile Beşiktaş’a alan, “Feda” sözcüğünün isim babası Şeref Bey (Şeref Görkey) yoktur(!)
• Siyah beyaz formayı 439 kez giyen, 382 gol atan, “Baba Hakkı” (Hakkı Yeten) yaşamamıştır(!)
• “Şeref’inle oyna, Hakkı’nla kazan!” sözcüğü de, sadece 1923’e inananların ağzına alabileceği bir slogandır!
1959’u milat gören Galatasaraylılar;
• Ali Sami Yen yoktur(!)
• 20 yıl Galatasaray forması giyen Aslan Nihat (Nihat Berk)hiç yaşamamıştır(!)
Kulübün “Aslan” lakabı;
Okulu asan Mekteb-i Sultani ’den birkaç öğrencinin, hayvanat bahçesinde gördükleri aslana olan beğenilerinden kaynaklanır(!)
• Atatürk’ün yaveri Kılıç Ali’nin oğlu, “Baba Gündüz” (Gündüz Kılıç) yaşamamıştır(!)
1959’u milat gören Fenerbahçeliler:
• Fenerbahçe’de 352 maçta 470 gol atan, “Sporel” soyadı, bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen, Zeki Rıza Sporel yoktur(!)
• Sarı-Lacivertli forma altında kurtarışlarıyla, “Uçan Kaleci” unvanını alan, giydiği sarı forma sebebiyle Fenerbahçe'nin “Kanarya” sembolünü almasını sağlayan, Cihat Arman yaşamamıştır(!)
• “Kanarya” lakabı, Kadıköylü Kanaya Sevenler derneğinin koyduğu bir unvandır(!)
• “Ver Lefter’e yaz deftere” sloganı da; Yunan AEK takımının sloganıdır(!)
***
Özetle olmaz arkadaş!
Tarihini anlatırken, 1923 den başla;
Yıldızları sayarken, 1959’dan…
Olmaz!
***
Hoş, şampiyonlukları ve yıldızları saymaya “doğru yerden” başlasalar da;
Benim için 4. Yıldızın pek bir anlamı yoktur…
Bu yıl biri dördüncü yıldızı takar, bir diğeri birkaç yıl sonra…
Benim için gerçekten önemi yoktur.
İlgiyi arttırmak için yapılan operasyonlara karnım toktur!
Ancak; Şampiyonluk önemlidir.
Şampiyonlar ligine direk gitme hakkı verir.
Bu yıl biraz daha önemlidir!
Çünkü uzun süreden sonra;
ikinci olan değil birinci olan Şampiyonlar Ligine gidecektir(!)
Önemlidir!
***
Bu yazı; ilk olarak; Kendi tarihimizi inkar etmememiz için yazılmıştır…
Bu yazı ikinci olarak; Taraftarın dolduruşa gelmemesi için yazılmıştır…
“Yıldız savaşları”, taraftarın ilgisini çeker ancak savaş, tehlikelidir…
Savaşan herkes kaybeder(!)
Ayrıca gerçek hedef, gözden kaçılmamalıdır…
Yıldız takacağım diye Avrupa pas geçilmemelidir!
Örneğin benim gözümde Bursaspor şimdiden kaybetmiştir…
Beşiktaş, Karabük ve Trabzonspor, kazanma yolundadır…
Özetle;
Türk takımlarının tek bir hedefi vardır:
O da Avrupa’da başarılı olmaktır!
Gerisi, kendi kendini ve bizi kandırmaktır!
Paylaş