“1 Milyon üye”; Devrimdir…

Yabancı sayısı falan değil “1 Milyon üye”; Devrimdir…

Haberin Devamı

Sene 1995…
Ben, Ankara’da okumuş, İstanbul’a çalışamaya gelmiş bir Fenerbahçeliyim;
Özellikle naklen yayınların olmadığı dönemdeki Ankaralı Fenerbahçelileri, bilemezsiniz…
Hasret ile yanarlar…
Senede bir veya iki kez sevdaları ile buluşurlar…
İstanbul’da yaşayanları Fenerbahçe’nin içinde yaşıyor sanırlar…
Her gün Fenerbahçeli futbolcularla yolda karşılaşıyor gibi hissederler…
Hele var ya kulüp üyesiysen; Her gün görüşünün alındığını sanırlar…
Ben de okulu bitirip bu heyecanla İstanbul’a göçtüm…

***
Evimi, Fenerbahçe’me yakın bir yerde tuttum…
İlk kombinemi en ucuzundan aldım…
En azından kokuyu hisseder oldum…
Ancak arzu ettiğim kadar değil…
Göbeğinde olmak istiyordum aşkımın…
Fenerbahçe’ye üye olmalıydım…
Paramı biriktirmeye başladım ama tüzük, yeni üye almaya el vermiyordu…
Fenerbahçe’de o yıllarda hep baş aşağı gidiyordu…

Haberin Devamı

***
Çaresiz kaldım;
Elime kâğıdı kalemi alıp, okur köşesine ilkyazımı yazdım…
O dönemde saygı duyduğum Yeni Yüzyıl diye bir gazete vardı…
13.Kasım 1995 günü yayınladılar…
Hatta Fenerbahçe kulübünün “küçük olsun benim olsuncu” tayfası cevaben;
“Olmaz böyle saçma sapan iş!” yazısı yazdılar…
O dönemi kavramınız için o yazıyı okumanızı istiyorum…
Unutuyoruz geçmişi, ben bile tekrar okuyunca hatırladım o günleri;
İşte özeti:

***

“DEĞİŞTİRELİM ARTIK ŞU TÜZÜĞÜ!

Fenerbahçe, Türkiye’nin en fazla taraftarına sahip spor kulübüdür.
Fenerbahçe haberi, gazete sattırmakta, televizyonda reyting arttırmaktadır.
Peki, Fenerbahçe bu potansiyelin yaratacağı çapta yönetilmekte midir?
• Yöneticilerine borçlanmış bir kulüp,
• Tesis yapımında rakiplerinin gerisinden kalmışlık,
• Dört büyük kulüp arasında milli takıma en az oyuncu veren kulüp,
• Genç takımdan oyuncu yetiştiremeyen kulüp,
• Büyük transferlerle aldığı oyuncuların, şuanda nerede oynadığı bu işe en meraklı olanlar tarafından bile bilinmeyen kulüp,
• Fenerbahçe formasını sırtından çıkarttıktan sonra kendisine birinci ligde yer bulamayan oyunculara yıllarca Fenerbahçe forması giydirebilen bir kulüp,
• Avrupa’da ikinci tura çıkamayan ve hiç tanınmayan bir kulüp.

Haberin Devamı

***
Bence sorumlu;
• Var olan 4.500 üye,
• Onların son 10 yılda üretebildikleri başkan ve yönetim kurulları,
• Yeni üye alımına el vermeyen tüzük ve tüzüğü değiştiremeye yanaşmayan 4.500 üyedir.
Ali Şen ve arkadaşları Fenerbahçe’nin şansıdır.
Ancak Fenerbahçe işini şansa bırakmayarak, onlarca Ali Şen, yüzlerce Vefa Küçük, Şadan Kalkavan’ı bünyesine almalı, yetiştirmeli ve denetlemelidir.
Bugün başarılı binlerce insan, Fenerbahçe’ye emek ve para vermeye hazır üye olmayı beklemektedir.
Değerlendirelim artık bu potansiyeli, değiştirelim artık şu tüzüğü!”

Diye yazmışım…

***
Yazım çok etkili olmuştu(!)
Ali Şen, değiştirdi tüzüğü…
Yeni insanlara üye olma şansı tanıdı…
Yeterli olmamakla birlikte “Devrim” gibi bir şeydi bu…
Biz, “Evrim” diyelim buna…
Farkına varmadık ama Devrim dün oldu da…
Fenerbahçe;
Yarısından fazlasının da kukla olduğunu varsayarsak iki bin üyenin hegemonyasından çıkıyor…
Geniş kitlelere açılıyordu…

Haberin Devamı

***
Tüzüğün değiştiği gün;
Eşime bile haber vermeden, ailemizin hemen hemen tüm birikimi ile gittim üye oldum…
Bilginiz olsun;
Yaşamımda ayakkabımı bile eşime haber vermeden almayan bir adamımdır(!)
Sanıyordum ki; transfer yaparken bile bana soracaklar(!)
Ne arayan oldu ne soran(!)

***
Bir gün sarı lacivert bir zarf geldi büroya…
Hem de adıma yazılmış…
Heyecan ile açtım…
Birleşik Fenerbahçeliler gurubundanmış…
----Olsun…
Davet etmişler.
Koşarak gittim…
Yeni üyeleri komitelere alacaklarmış(!)
----Hangi komiteye girmek istesin? dediler…
Alt yapı komitesine girdim.
Tamamdı bu iş…
Fenerbahçe için bir şeyler yapabilme şansı nihayet oraya çıkmıştı…
Aradan yine aylar geçti…
Ne arayan var ne soran, ne de bizim komite…

Haberin Devamı

***
Aylar sonra bir telefon daha çaldı…
Derneğe çağırıyorlar beni…
Koşarak ama bu kez fazla umutlu olmadan gittim…
Derneğin içinde yüzlerce kişi…
Meşhur kongre dönemi;
Aziz Yıldırım’ın Vefa Küçüğ’ü bir oy ile geçerek başkan olduğu dönem…
Elime, üyelerin telefonlarını olduğu bir kalın bir kitap verdiler…
Bir de telefon…
“Tanıdıklarını ara Vefa Küçüğe oy vermeleri için ikna et!” dediler…
----Ben Vefa Küçüğü tanımıyorum ki oy vereyim, programı var mı?
Diye sormuşum…
O dönem daha bir idealistim…
Derneğin başkanı Aziz Yılmaz, düzeni bozacağımı anladı.
“Sen hele gel içeri ben sana anlatırım!” gibilerinden sert bir ifade ile beni yan odaya aldı…
Hakkını yemeyeyim, bir şeyler de anlattı…
Bana yetmediği için oradan yavaşça kaçtım…
Tepki olarak, yine programından bilgimin olmadığı, Aziz Yıldırım’a attım oyumu…
Yani herkesin iddia ettiği gibi Yıldırım’ı, ben Başkan yaptım(!)

Haberin Devamı

***
İşte o günlerden geldik buraya…
Neden, “1 Milyon üye” bir devrimdir, burada saklı…
Açıkçası, geldiğimiz yerde de hala bir şey yok ortada…
Ancak olabilmemim umudu var…
Hayali var…
O da bizim elimizde…
O nedenle 1 milyon üye Türk spor tarihinde devrimdir.
Devrimin öncüsü yine Fenerbahçe’dir…
Gerçekleştirecek olanlarda bizleriz…
Devrim başarılı olursa;
Bütün kulüplere örnek olacaktır…
Kulüplerimiz, demokrasinin ve sevenlerinin katkıları ile yaşayacaktır…
Onlar tarafından yönetileceklerdir!

***
Açıkçası;
1 Milyon üye hayal gibi zor bir iştir!
Ancak hayal edemeyenler kahraman olamazlar!
Bu hayali gerçekleştirmenin tek bir yolu vardır;
• Ya Kurtuluş savaşındaki gibi Fener,
• Ya da 3 Temmuzdaki gibi dimdik bir Fener…
Bunun yolu da tüm Fener sevdalılarının bu işe sahip çıkmasından geçer!
• Muhalefet ediyorsan da arkadaş, kulübe sahip çıkmanın yolu üye olmaktan geçer…
• “Sevdamı, ben yöneteyim” diyorsan da arkadaş,
• Kimseye bağımlı olmayalım, “Ali Koç’a, Aziz Yıldırıma bile olmayalım” diyorsan arkadaş, o da üye olmaktan geçer…
Haydi, sıra bizde…
Doğru sonuçlanırsa bu iş;
Kartal da Cimbom’da bu yoldan geçecek!
Kulüpler artık borcu takıp, reklamını yapıp kaçanların at oynattığı bir yer olmayacak!
Yabancı sayısını 3 yapmak ile 5 yapmak ile olmaz bu iş…
Kulüpleri, “adam” gibi yönetmek ile olur...
Haydi, bakalım sıra bizde!

Yazarın Tüm Yazıları