Hatalar Bireysel Olmaktan Çıktı

Fenerbahçe sezon başından beri bireysel hatalar üzerinden puan kaybediyor. Daha doğrusu kaybedilen puanlar genel olarak bu durum üzerinden açıklanıyor. Aykut Kocaman da açıklamalarında buna bir anlam veremediğini söylüyor ancak ligde artık 18. Hafta oynanırken bireysel hatalar devam ediyorsa kusura bakma hocam ama hata sadece oyuncularda olmayabilir. Özellikle bugün Göztepe mücadelesinde İsmail ve Skrtel’in ortaklaşa yaptığı hata net olarak sahada oynanan oyunun durgunluğundan kaynaklandı. Fenerbahçe ilk 20 dakika sonrasında devre arası kampında yapılan ağır yüklemelerin etkisini hissetti ve topu rakip takıma bıraktı. Bu durum bir yere kadar anlaşılabilir fakat ikinci yarı başladığında maç başındaki coşkuyu sahada gösteremiyorsanız orada bir sorun vardır. İkinci yarının ilk 15 dakikasında Fenerbahçe o kadar rölanti oynadı ki sarı lacivertli futolcular bile oyundan soğudu. Konsantrasyonun ne kadar yerlerde olduğu yenilen golle açıkça ortaya çıktı.

Fenerbahçe’nin bu sezon, bu kadro yapısıyla belli bir seviyenin üzerine çıkması imkansız. Şampiyonluk hayali ancak ekstra bir motivasyon ve taraftarın desteğiyle gerçek olabilir fakat şu şartlarda taraftarın da sahada sadece mücadele eden ama bire birde adam eksiltmekten yoksun, baskı yediğinde ne yapacağından bihaber futbolcuları izlemeye sabrı kalmadı. Dirar’a yapılan ıslıklı protestonun da sebebi sadece Dirar değil aslında. Fenerbahçe taraftarı “Böyle oynayın yenilin” diyebileceği bir takım istiyor sahada. Buna karşılık sahada son derece düz, ekstra hiçbir özelliği olmayan ve asla tribündeki kimseyi heyecanlandırmayan oyuncuları izlemek mecburiyetinde kalıyor.

Taraftar Takımı Değil, Takım Taraftarı Coşturmalı
Futbolcuları ıslıklamanın ne denli yanlış ve sahadaki oyuncuların performansını aşağı çeken bir protesto şekli olduğunu çoğumuz biliyoruz. Aykut Kocaman ve futbolcular sürekli taraftarın destek vermesi gerektiğinden bahsediyor. Fenerbahçe taraftarı tepkisini her zaman doğru ortaya koyamayabilir ancak tribündeki bu uğultunun sebebini artık oyuncular ve teknik ekip biraz da kendinde aramaya başlasa iyi olur. Taraftar 12 numara simgesiyle tribündeki yerini almış olsa da onların görevi sahadaki oyunculara atacağı bir pasta veya şutta yardımcı olmak değildir. Taraftarın en büyük görevi tezahüratlarla rakibi baskı altına alarak sahadaki oyuncuların coşkusunu arttırmaktır ancak siz sahada sürekli pas hatası yapıp, ortaladığınız hiçbir topta isabet yakalayamıyorsanız buna çözüm bulması gereken grup taraftar değildir.

Aykut Kocaman’ın Söyledikleri İle Sahadaki Oyun Uyuşmuyor
Aykut Kocaman 3. Bölge takımı yaratmayı hedeflediğini iddia ediyor ancak sahada rakibi 1. Bölgede karşılayan, 2. Bölgede yaratıcılıktan uzak olduğu için 3. Bölgeye ara sıra uğrayan bir takım var. Takımı 3. Bölgeye çekmezsen o bölgenin takımını nasıl yaratacaksın hocam? Takımın başına daha yeni geldin, uygulamak istediğin sistem de kısa zamanda kolay uygulanabilir bir sistem değil. Hele ki bu kadroyla. Fakat 3. Bölge takımı olma yolunda ilerleyen bir takımın, 3. Bölgede oynamak için daha fazla çabalaması gerekmez mi? Mesela top rakipteyken kendi yarı alanında karşılamak yerine en önde adam adama baskı yaparak rakibin pas kanallarını kitlemesi gerekmez mi? Topu sürekli orta sahanın çevresinde dolaştıran ve geri dörtlüsündeki 2 oyuncusu aralarında pas yaparken gol yiyen bir takım nasıl 3. Bölge takımı olacak? Fenerbahçe taraftarının derdi kazanmak yada kaybetmek değil. Taraftar artık kandırılmaktan sıkıldı. “Önde oynayacağız, kaybettiğimiz topu hızlıca kazanacağız” diye anlatmak güzel, umut verici ancak sahada bu dediklerini deneyen kimse yok hocam, haberin olsun!