Güncelleme Tarihi:
Gülşah Erkaya yazıyor |
Beşiktaş-Fener maçını izleyeceğiz. Maça kadar olan yayına pek dokunmayalım. Maç kısmı yeterde artar bile çünkü. Takımlar sahada… İstiklal Marşı okunacak. Beşiktaş taraftarı bir bayrak ve bir pankart açtı ki tüylerimiz diken diken oldu. Ekrandaki manzarayı hatırlayın.
Maratonun tamamını kaplayan rekor büyüklükte bir bayrak… Yanında şehitlerimize sahip çıkan bir slogan… Tribünün üstünde boydan boya bir dev pankartta da “Üzerimden Eksilmesin Bayrağımın Gölgesi” yazıyor.
Bu manzaraya karşı maçı izlediğimiz yerdeki herkes ayağa kalkmak ihtiyacı hissediyor. O kadar etkileyici yani. Peki bizim yüzde onu yayıncı olan kuruluşumuzun yönetmeni ne yapıyor? Bu manzaranın üstüne getirip klasik, illüstrasyon Türk Bayrağı’nı koyup, tam anlamıyla tüy dikiyor.
Yahu yönetmen kardeşim, diyelim ki birileri sana talimat verdi, İstiklal Marşı okunurken o illüstrasyon bayrak konulacak diye. Ama hiç mi inisiyatifin yok senin canım kardeşim. Hadi gözün görmüyor, burnun koku almıyor diyelim. Stattaki ve maçı ekranlardan izleyen seyircilerdeki duygusallığı da mı hissetmiyorsun? Yani bunun Boğaza 140 katlı gökdelen dikmekten ne farkı var? Bunu daha önce de yazmıştım. Bir kez daha yazayım. İnönü’deki maçlarda bayrağı maratonun üstündeki “Üzerimden Eksilmesin Bayrağımın Gölgesi” pankartının altına koyun lütfen. (Tabi taraftarın bayrak açmadığı maçlarda) Bakın ne güzel bir görüntü olacak.
Derken maç başladı. Aman Allah’ım. Bir çekim ki evlere şenlik. Sanki helikopterden çekmişler. Oyuncuları tepeden izliyoruz. Yeni bir açı deniyorlardır birazdan normale döner diyoruz ama yok… Normali bu. Sanki langırt maçı izliyoruz. Gördüğümüz sadece oyuncuların kelleri. Bir süre sonra kuruluş normale dönmediği için biz görüntüye alışıp, kuşbakışı maç izlemeye devam ediyoruz.
Genel görüntülerin dışında oyun durduğunda ise gördüklerimiz yalnızca bilmem kaç numaralı kameranın zoomladığı bir futbolcunun vesikalık profili. Helikopterden çekim yapan ana kamera dışında kaç kamera varsa hepsi bir futbolcuyu zoomlamış. Hatta zoomzoomlamış, tek tek onları izliyoruz.
Yani koca İnönü’de kuruluşun kamera ve yönetmenin oyunun durduğu anlarda bize göstermeye değer bulduğu tek şey, futbolcuların sivilceleri. Kuruluş sayesinde hangi oyuncuların cilt problemi olduğunu öğrendik. Bu da bir şeydir...
Aslında daha çok detay var ama. En dikkat çekenler bunlardı. Hem, kuruluşun en önemli yorumcusu ile komşu sayılırız. Aynı sitede yazıyoruz. Komşuluk hatırına rica edeyim. Erman hocam zamanın olursa şu maçın bandını naklen izliyormuş gibi bir izle lütfen. Sana çok malzeme çıkar valla.
Eğer benim alternatifim olsa maç izlemek için tercihim üzülerek söylüyorum ki bu kuruluş olmazdı...