Yayın bilmecesi

2002 Dünya Kupası yayın haklarını Alman Kirsch medya grubunun aldığını ve dünyanın dört bir yanında yayıncı kuruluÅŸlarla pazarlığa baÅŸladığını daha önce yazmıştım.Ä°ngiltere'de BBC ve ITV'den sonra ÅŸimdi de Ä°talya'da RAI, Kirsch Sport'un 100 milyon sterlinlik astronomik teklifi karşısında ÅŸaÅŸkına döndü. RAI bu parayı ödemeyeceÄŸini, özel kanallar da öğle saatlerindeki maçlar için böylesine bir yatırımın imkansız olduÄŸunu açıklarken akla ‘‘Türkiye ne olacak?’’ sorusu geliyor. Dua edelim de Türkiye play-off'u geçip 2002 biletini alsın. Yoksa, bugüne kadar EBU ratalığını yaÅŸayan TRT'nin de, ekonomik kriz yaÅŸayan özel kanalların da, Türkiye'nin olmadığı bir dünya kupası için milyonlarca dolar ödeyeceÄŸini sanmıyorum.CANAL+ hissesini sattıUEFA, sahipleri aynı kiÅŸi, kurum ya da kuruluÅŸlar olan takımların bir turnuvada birlikte oynamalarına izin vermiyor. Çok nadir baÅŸvurulan bu kural neredeyse bu sene çiÄŸneniyordu. PSG, Intertoto'da Brescia'yı eleyip UEFA Kupasına katılmaya hak kazanmıştı. Ancak Ä°sviçre'nin Servette takımı da aynı kupadaydı ve Canal+ iki kulübün de sahibi konumundaydı. UEFA'nın uyarısı üzerine harekete geçen Canal+ yönetimi Servette Kulübü'ndeki %30 hissesini Michel Coencas'a satarak sorunu çözdü.Almanya: 1 - Liverpool: 5Ä°NGÄ°LTERE'nin baÅŸarısında en büyük pay Gerard Houllier'in. Eriksson da alkışı hakediyor ama Owen, Haskey ve Gerrard'ın müthiÅŸ bir özgüvenle ve dünyanın en iyileri gibi oynamaları Fransız hocanın zaferi. Emin olun ki, bir Ä°ngiliz teknik direktörün elindeki futbolcular ne UEFA Kupasını alabilirdi ne de Almanya'yı 5-1 yenebilirdi. Ä°ÅŸte bir örnek. Owen 98 Dünya Kupası'ndan sonra sık sık sakatlanıyor, bir türlü istenen performansa ulaÅŸamıyordu. Houllier, sakatken oynamak isteyen Owen'ı birçok maçta yedek bıraktı. Basının yoÄŸun eleÅŸtirilerine karşılık, ‘‘tamamen iyileÅŸene ve benim istediÄŸim kafa yapısına sahip olana kadar oynatmam’’ dedi... Aynı günleri Gerrard ile Murphy yaÅŸadı, ÅŸimdi de Fowler ve Redknapp yaşıyor. Göz, göre göre!...Yaklaşık bir haftadır basketbolla yatıp basketbolla kalkarken futbol yazmak kolay olmuyor. MuhteÅŸem Hırvatistan maçı sonrası hakem skandalına deÄŸinmeden geçmek istemiyorum. Yıllardır izlediÄŸim Eurolig veya uluslararası ÅŸampiyonalarda hakemlerin her düdüğü formaya bakarak çaldığına inandım. ÖrneÄŸin Atina'daki Litvanya-Yugoslavya finalini kim unutabilir?Pascal Dorizon'u beni haklı çıkardığı için kutluyorum. Dorizon, biraz da Jungebrand, ‘‘göz göre göre’’ deyimine yeni bir boyut getirdiler ama maç Ä°stanbul'da olduÄŸu için yüzde 15 ya da 20'lik ‘‘takdir’’ sınırını aÅŸamadılar. Düzeni bozduk, Hırvat galibiyetinin cezası bize bir yerde kesilecektir ama bu mutluluÄŸu yaÅŸadık ya, ÅŸimdilik hiç önemi yok. 12 Dev Adam ve Türkiye bench'i ile o akÅŸam orada olan herkese verdikleri destek ve gösterdikleri sabır için teÅŸekkürler...Â