Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2005 01:43
"Yaşlanan İnsan ve Toplum" başlığı altında düzenlenen uluslararası gerontoloji sempozyumu 10-12 Mayıs 2005 tarihleri arasında Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda yapılacak.
Demografik gelişmelerin yarattığı yeni koşullara uygun cevaplar verebildiği ölçüde Türkiye’nin başarı şansı artacak ve AB ülkeleri arasında avantaj elde edecektir. Tarihinde ilk kez çocuk ve yaşlı sayısının eşitleneceği bir toplumu bu yüzyılda görecek olan Türkiye’de düzenlenen ilk uluslararası gerontoloji sempozyumunun amacı, demografik gelişmelerin birey, toplum ve devlet açısından yaratacağı sonuçları dile getirmek ve toplumsal yaşlanma olgusunun yaratacağı problemlere dikkat çekmektir.
80 yaşın üzerindekiler çoğalıyor
Türkiye’de 1960-2000 döneminde 60 yaş üzerindeki nüfus %57, 80 yaş üzerindeki nüfus %266 arttı. Bir asır öncesine kadar 100 kişiden sadece 6’sı 80 yaşına ulaşabiliyordu. Bugün kadınların %60’ı, erkeklerin %38’i bu yaşa erişebiliyor.
Ortalama yaşam süresinde meydana gelen uzama toplum açısından birçok yönden bir tehdit haline de gelmiştir. Bu yüzden toplumsal yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan sorunlara, kısa ve uzun vadeli cevaplar vermek gerekmektedir. Ancak bu şekilde yaşlılığın, toplumun katlanmak zorunda kalacağı bir yük haline gelmesi önlenebilecektir.
100 milyonluk nüfus, 25 milyon yaşlı
Bilim adamları 2025 yılında dünyada 1,2 milyar yaşlı insanın yaşayacağını hesapladı. Şu anda Türkiye nüfusunun %5,5’ni yaşlılar, %60’nı gençler meydana getirmektedir. Ancak bu tablo kısa bir süre içinde değişecektir. 2023’de 15 yaşındakilerle yaşlıların sayısı eşitlenmiş olacaktır.
Demografik yaşlanma çalışma ve sosyal politikalar kapsamında yaşlılık sorunlarının ve yaşlıların beklentilerinin önem kazanacağını göstermekle kalmayıp, aynı zamanda yaşlılığın görüntülerinin değişmekte olduğunu ortaya koymaktadır. Günümüzün yaşlısı eskisine göre daha sağlıklı, aktif ve girişimci bir ruha sahiptir. Diğer taraftan yaşlı sayısındaki yükselme sosyal, ekonomik, siyasi birçok yeni soruna acil çözümler üretilmesini zorunlu kılmaktadır.
Sosyal, ekonomik ve siyasi problemler
Yaşlılar çoğalırken, nüfusu da artan Türkiye yakında 100 milyon kişinin yaşadığı bir ülke olacaktır. Diğer Avrupa ülkelerinden kendisini ayıran bu özelliği ayrı bir konuma sahip olduğuna da işaret ediyor. Çünkü nüfusu artarken yaşlanan, buna rağmen büyük bir genç nüfusa sahip tek ülke Türkiye’dir.
Demografik yaşlanma olgusu sosyolojik, siyasi, ekonomik ve psikolojik boyutlarıyla Türkiye’de henüz tartışılan konulardan biri değildir. Oysa uzun süreden bu yana bir dünya sorunu haline gelmiştir. Ayrıca genç nüfusa sahip olan ülkelerin, gelişmiş ülkelerden daha hızlı gelişen bir demografik yaşlanma sürecine girdikleri gerontoloji alanındaki teorik ve pratik birçok çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Sosyal güvenlik, bakıma muhtaçlık veya kuşaklar arası çatışma gibi Türkiye’de de ortaya çıkması mümkün birçok çalışma ve araştırma alanı bunlar arasında yer almaktadır.
Gerontoloji
Sempozyumun topluma, siyasete ve bilime olmak üzere amaçları üç noktada toparlanabilir. Toplumsal yaşlanmanın baskısını endüstri ülkeleri kadar hissetmemenin verdiği rahatlığın yanıltıcı etkilerinden sıyrılarak sosyal güvenliği sarsan etkilerinin su yüzüne çıkmasını beklemek yerine, Türk toplumunun hızla yaşlandığı bilincini oluşturmak için atılan ilk adımlardan biridir.
Disiplinlerarası çalışma gerektiren gerontoloji II. Dünya Savaşı sonrası hızla yayıloı. Bugün üniversitelerde okutulan ana bilim dalı haline geldi. ABD’de 48 gerontoloji fakültesi ve 118 ana bilim dalı var. Almanya’da 4, İsveç’te 8, İsviçre’de 6, İtalya’da 10, İspanya’da 11, Portekiz’de 6 ve Rusya’da 32 üniversitede gerontoloji öğrenimi görmek mümkün.
İlk gerontoloji enstitüsü 1952’de Sovyetler Birliği’nde kuruldu. Uluslararası nitelik kazanması ABD’nin bu alana el atmasıyla oldu.
Grafikler Üzerine Kısa Yorumlar
Nüfusu en hızlı çoğalan ve yaşlanan ülke olmasına rağmen, ortalama yaşam süresi en kısa olan ülke de Türkiye’dir. Bunun sebebi çocuk ölümlerindeki yükseklikten ileri geliyor. Şu anda nüfus bakımından AB ülkeleri arasında ikinci durumdadır, ama doktor başına hasta sayısı en fazla olan ülke yine Türkiye’dir. Önümüzdeki 15 yıl içinde nüfusu 100 milyona yaklaştığında yaşlıların sayısı 25 milyona ulaşacaktır. Bununla birlikte hasta, bakıma muhtaç ve engelli yaşlı insan sayısı da artacaktır. Bununla birlikte bir doktora düşecek hasta sayısı da artacaktır. Bu gelişmelere sadece doktorların sayısını çoğaltmakla karşılık vermek, yeterli bir önlem olamayacağına göre gerontolojinin çözüm konseptlerinden yararlanılması daha mantıklıdır. Bu sempozyum, Türkiye’nin geleceğine damgasını vuracak olan yaşlanma olgusu hakkında bilgi verirken, aynı zamanda toplumumuzun hareket edebileceği bir yöne de işaret etmeye çalışacaktır.