"Yaşadıklarım için Allah'ıma şükrediyorum"

Güncelleme Tarihi:

Yaşadıklarım için Allahıma şükrediyorum
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2013 12:14

Bursaspor Teknik Direktörü Christoph Daum, şükretmesini bilen bir insan olduğunu belirterek, "Bugüne kadar yaşadıklarım için Allah'ıma her zaman şükrediyorum " dedi.

Haberin Devamı

Bursaspor Teknik Direktörü Christoph Daum, 2000 yılında, Alman Milli Takımını çalıştırması gündemdeyken hakkında çıkan iddialar sonucu bunun gerçekleşmemesine ilişkin, "2000 yılında Alman Milli Takımını çalıştırsaydım zannedersem şu an başka bir milli takımın veya dünya kulübünün başında olurdum" dedi. Daum, yaptığı açıklamada, 1981 yılında başladığı teknik direktörlük kariyerinde kazandığı şampiyonluklar ve kupaların fazla olmadığını belirterek, bugüne kadar elde ettiği başarıları, iyi futbolcular ve yöneticilerden oluşan ekiplerle gerçekleştirdiğini söyledi.

Bursaspor'un başına geçmeden önce adının çok sayıda Almanya'nın Bundesliga takımıyla anıldığını ancak bu kulüplerden gelecek teklifleri beklemek istemediğini dile getiren Daum, "Bekleme durumunda değildim ve o yüzden Bursaspor ile görüştüm. Bundesliga için görüştüğümüz arkadaşlar sürekli 'Çok büyük başarılarınız var' diyordu ama direkt bir teklif gelmedi. Bunlar konuşuldu. Almanya dışından her zaman teklifler oluyordu. Bu nedenle Almanya dışından Bursaspor'un teklifini kabul ettim" ifadesini kullandı. Türkiye'deki kariyerinin, 1993-1994 sezonunda Beşiktaş'ın başına geçmesiyle başladığını hatırlatan Daum, o günden bu yana ülkede futbolun yanı sıra genel anlamda büyük değişimler yaşandığını anlattı. Bu süreçte profesyonel anlayışın daha fazla benimsendiğine dikkati çeken Daum, şöyle devam etti:

"Spor Toto Süper Lig'deki tüm takımların tesislerine, stadyumlarına, altyapılarına bakıldığı zaman ne kadar büyük bir gelişme gösterildiği görülüyor. Çok büyük bir profesyonelleşme oldu. Aslında isteğim, altyapıya büyük, daha büyük yatırımlar yapılmasıydı. Hocalarımızın da altyapıyla belli bir seviyeye gelmesi gerekiyor. Bunları yaptığınız zaman belli bir başarı sağlayabilirsiniz. Türkiye'de daha fazla bunları arzuluyorum ama zannediyorum ki Rüştü Reçber o konuda yardımcı olacak. Artık Türkiye Futbol Federasyonunda (TFF) çalıştığı için bu konuya biraz daha fazla eğilecekler diye düşünüyorum. Brezilya, Türkiye gibi ülkeler gerçekten çok yetenekli futbolcuların olduğu ülkelerdir. Bunların olduğu yerlerde daha büyük yatırımlar yapılması lazım. Örnek olarak Almanya'yı vereceğim. Oraya 1999-2000 yıllarında büyük bir yatırım yapıldı, 7-8 yıl sonra bunların semerelerini aldılar. Altyapıya yetenekli futbolcular daha fazla monte edildiğinde zannederim daha ön plana çıkma şansımız olabilir."

Fatih Terim'li Türk Milli Takımı

Daum, Türk Milli Takımının her zaman dünya ve Avrupa şampiyonaları gibi büyük organizasyonlara katılma potansiyeli bulunduğunu bildirdi. Milli Takımın, 2002'deki Dünya Kupası'nda 3'üncü olduğunu, 2008'de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası'nda da çok güçlü bir takım izlenimi verdiğini dile getiren Daum, "Bence Fatih Terim bu yolda kesinlikle katkı sağlayacaktır. Milli Takım için bence en doğru seçim Fatih Terim'dir. Önemli olan buradaki mevcut olan futbolcular ve Avrupa'da yaşayan Türk futbolcuları entegre ederek onlardan bir takım yapmak. Ondan sonra başarılı olmamanın mümkünü yok" değerlendirmesinde bulundu.

Alman çalıştırıcı, büyük bir ülke olmamasına rağmen Belçika ile İsviçre'de altyapıya önem verilerek önemli mesafeler kat edildiğini belirtti. Türkiye'de de altyapıya yönelinmesi gerektiğine değinen Daum, Milli Takımın her zaman büyük organizasyonlarda bulunması gerektiğini ifade etti. Daum, Türk Milli Takımı Teknik Direktörlüğü için şimdiye kadar kendisine hiç teklif gelmediğini aktardı.

"Yarı Türk'üm, Türkiye'nin bir elçisiyim"

Kendisini her zaman yarı Türk ve Türkiye'nin bir elçisi olarak gördüğünü her fırsatta söylediğini aktaran Daum, Türkiye'ye ve Türk insanına olan ilgisinin, 20 yıl önce Solingen'de 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan kundaklama olayının ardından başladığını anlattı. Daum, bu olay sonrası, "Bu biz değiliz. Biz Almanların bunu kabul etmemesi gerekiyor. Çünkü biz Türklerle kardeşiz, biz bir aileyiz" düşüncesinde olduğu bilgisini verdi. Söz konusu olayın ardından Türkiye'ye tatile geldiğini ve burada çalışmak istediğini anımsatan Daum, "Teknik direktör olarak buraya geldim ama bir dost olarak kaldım. Herkese yeniden teşekkür etmek istiyorum. Beni burada çok iyi karşıladılar. Ne olursa olsun her zaman Türklerin yanında olmak istiyorum" görüşlerini iletti.

"Aşkı hiçbir zaman belli bir yere süremezsiniz"

Oğlu Marcel'in bir gün Türk kızıyla hayatını birleştirmek isteyeceğini hiç düşünmediğini ifade eden Daum, kaderin her zaman kendilerini Türkiye ile birleştirdiğine değindi. Christoph Daum, Marcel'in de kendileriyle Türkiye'de yaşadığı için Türklerle dostluğu bulunduğuna işaret ederek, "Böyle bir şey olacağını önceden bilemezdim. Oğlumuzun bir Türk kızıyla evlenmek istemesi çok normal geldi. Zaten onun arkadaşları vardı burada. O yüzden gayet normaldi ama aşkı hiçbir zaman belli bir yere süremezsiniz, o kendiliğinden oluşur. Kader de birleştiriyor. Her şey zamanla kendiliğinden oluşuyor" diye konuştu.

Hakkındaki iddialar

Deneyimli teknik adam, 2000 yılında adı Alman Milli Takımı Teknik Direktörlüğü için geçerken hakkında çıkan kokain kullandığı iddialarının ardından bunun gerçekleşmemesiyle ilgili olarak şunları kaydetti:

"Her zaman Alman futbolunun uluslararası belli bir seviyede olmasını istiyordum. Onlara da yardımcı olmak istiyordum. Nasıl yardımcı olabilirsiniz? Teknik direktör olarak en iyi yardımı verebilirsiniz. Bunları zamanında başkanımızla görüştüm. Altyapıyla ilgili bir gelişim içinde olan konseptimi onunla konuştum. Şunu da söyleyebilirim; Klinsmann da devrim yapacak şekilde Alman Milli Takımına yardımcı oldu. Gerçekten Alman Milli Takımı seçmelerine aday 35 yetenekli futbolcu vardı. Şimdi baktığınız zaman bunun 3 katı var. O zaman bir değişim içinde bulunmamız gerektiğini düşünüyordum. O yönde de çalışmalarımız olacaktı. O zaman Milli Takımın hocası Sayın Wöller'di. Onun, futbolcularla ilgili imkanları belirliydi. Bugün Löw'ün elindeki kadroyu ya da yetenekli oyuncuları kıyasladığınızda arada çok büyük fark var. 2000 yılında Alman Milli Takımını çalıştırsaydım zannedersem şu an başka bir milli takımın veya dünya kulübünün başında olurdum. O zaman da bugün Bursaspor'da olamazdım. O yüzden hiç konuşmamıza gerek yok. Daha iyisi böyle. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın, benim için Bursaspor çok önemli ve burada çalışmaktan da çok mutluyum."

Daum, yaptığı açıklamada, teknik direktörlük kariyeri boyunca çalıştırdığı takımlarda 3 kez şampiyonluğu son haftada kaybettiğini ve bundan büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Mücadele içinde bulundukça ve zirveyi kovaladıkça kaybedilecek şampiyonlukların daha fazla olacağına dikkati çeken Daum, "Bunu Alex Ferguson da söylüyor ben de söylüyorum. Böyle olaylardan sonra kendime de söylüyorum ve kendim de yapıyorum; 'Ayağa kalkmak, devam etmek, iyi çalışmak zorundasın.' Çok çok, daha iyi çalışmak gerektiğini düşünüyorum. Bazı takımlarda bunları yakaladık, bazı takımlarda yakalayamadık" diye konuştu. Alman teknik adam, kariyeri boyunca her zaman ilk 3'ü zorlayan takımlarda çalıştığını ve her zaman sıralamada ilk 3 içinde bulunmanın da kolay olmadığını anlattı.

"Söylenen ile düşünülen arasında çok büyük fark var"

Teknik direktörlük kariyerini ne zaman sonlandıracağı ve geleceği konusunda çok fazla düşünmediğini dile getiren Daum, şöyle devam etti:

"Böyle bir kariyer yaşadığım için çok mutluyum. Bursaspor'a gelip de belirli hedef koyduğunuz ve gerçekleştirme adına uğraştığınız zaman bunlar zaten büyük efor ister. Şu an bunları düşünüyorum. Yarın döner miyim, ne yaparım? Onları şu an düşünmüyorum. Belki sıra dışı bir şey benim için olabilir, bir milli takımın başına geçip, belirli bir organizasyonda bulunmak isterdim. Bunun Alman Milli Takımında olamayacağını siz de bilirsiniz. Kesinlikle bunun olmayacağını biliyorum. Bana karşı söylemiyorlar. 'Çok tecrübelisin', 'Çok kalitelisin', 'Birikiminiz çok fazla', 'Bu, yüksek seviyedeki bir antrenör' diyorlar ama söylenen ile düşünülen arasında çok büyük fark var."

Daum, kendisini her zaman engelli vatandaşlara bir şey yapma zorunluluğunda hissettiğini ve bundan dolayı çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde yer aldığını bildirdi. Marmara'da 1999 yılında yaşanan depremin ardından kendisinin sponsoru olan bir firmanın, Karamürsel'de yetim çocuklar için bir bina yaptırdığını ve buna çok sevindiğini anlatan Daum, bunun dışında lösemili çocuklar için severek bazı organizasyonlar gerçekleştirdiğini, Mehmetçik Vakfına da bağışta bulunduğunu dile getirdi.

Yeni stadyuma "görme engelliler için özel bölüm" talebi

Bursa Büyükşehir Belediyesince inşa ettirilen yeni stadyuma, Almanya'da olduğu gibi görme engelliler için özel bir bölüm yapılmasını istediğini ifade eden Daum, Bursaspor Kulübü Başkanı Erkan Körüstan'a bu talebini ilettiğini anlattı. Türkiye'de yeni stadyumlar yapıldığını ve bunlarda tüm engellilerin düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Daum, yetkililerden, bu çağrısına kulak verilmesini istedi.

Christoph Daum, 4 sağlıklı çocukla mutlu bir hayatı olduğunu ifade ederek, "Mutlu, başarılı olduğunuz, güneşli tarafta olduğunuz zaman kesinlikle kendinizi diğer tarafta hissetmek zorundasınız. Kendimi zorunlu olarak hissediyorum ve sosyal projelere yardımcı olmak istiyorum. Bunları yaşamak istiyorum. Çünkü hayatımda şanslıydım. Birbirimizi severek birbirimizle yardımlaşma; bu zaten Kur'an-ı Kerim'de de mevcut. İncil'de olsun Kur'an-ı Kerim'de olsun aynı şeyler yazıyor. İnsanlarla ilgili bunları da yaptığınız zaman insanları birleştirebiliyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.

Türkçe öğrenememekten şikayetçi

Uzun yıllar Türkiye'de bulunmasına rağmen Türkçe öğrenememenin üzüntüsünü yaşadığını bildiren Daum, şunları kaydetti:

"Gerçekten Türkçeyi çok daha iyi konuşmak isterdim. Bu konuda kendime çok kızıyorum. Öğrenmeye başladım, derslere devam edemedim. Devamlı birtakım işler araya girdi. Futbolla ilgili çok işiniz oluyor. Başlıyorum, sonra arada bırakıyorum. O yüzden toparlayamadım ama kendime çok kızıyorum. Burada geldiğimde ya yönetimden Almanca bilenler vardı veya İngilizce konuşuyorlardı. Yani hiç Türkçe konuşmak zorunda değildim. Bu konuda o da beni tabii engelledi diyebilirim. Gerçekten bunu istiyorum ve Bursa'da buna yeniden başlayacağım."

Her zaman meraklı bir yapıya sahip olduğunu, yeni olan her şeyin ilgisini çektiğini ifade eden Daum, son dönemlerde özellikle maçlarda yedek kulübesinde soğukkanlı görünmesini de edindiği tecrübeye bağladı. Çok teşekkür eden ve şükretmesini bilen bir insan olduğunu da ifade eden Daum, şöyle konuştu:

"Bugüne kadar ki yaşadıklarım için Allah'ıma her zaman şükrediyorum. Böyle soğukkanlı duruşumun ise son dönemlerde, son senelerde olduğunu söyleyebilirim. Tecrübemle ilgili. Daha önce sahada çok fazla gidip geliyordum fakat bir tecrübe edindim. Belirli yerlerde çok soğukkanlı olunması gerektiğini düşünüyorum; hamleleri de iyi yapmak açısından. Bunu da mesela Bursa'da son yaptığımız Kayserispor maçının sonlarına doğru oyuncu değişikliğiyle ilgili yaşadık. Hedefe gitmeniz açısından soğukkanlı davranmak durumundasınız. Bunlar tabii tecrübe ile geliyor. Önceki dönemimde ben de dışarıda çok fazla takıma müdahale etme durumundaydım fakat soğukkanlı olduğunuz zaman daha farklı hedefe gidebiliyorsunuz. Heyecanlı görünmek sizi sempatik yapabilir, tribünlere karşı sempatik olabilirsiniz fakat zamanla ve tecrübeyle artık soğukkanlı görünüyorum."

Christoph Daum, Bursaspor taraftarlarından destek isteyerek, "Ne olursa olsun üstüne koyarak gitmek istiyoruz. Önümüzdeki yıl Avrupa kupalarına gitmek istiyoruz" ifadesini kullandı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!