Paylaş
Futbol, sisteminiz ne kadar iyi olursa olsun zekâ ve yetenek ile oynanan bir oyun. Galatasaray, yüksek tempoda ve verimlilikte başlayamadığı Alanyaspor mücadelesinde, yıldızlarının performansıyla farka gitmeyi başardı. Bu 90 dakikanın hikayesi, Dries Mertens üzerinden yazılır. Ben onu biraz Agatha Christie romanlarındaki Belçikalı dedektif Hercule Poirot’a benzetiyorum. Dries, saha içerisinde -fiziksel durumunun el verdiği ölçüde- herkesi görüyor, her seçeneği analiz ediyor ve sonrasında doğru yere koşuyor, doğru yere pas atıyor ve tercihlerinin çoğunluğunu hatasız yapıyor. İcardi’ye attırdığı golde, topu almadan iki defa arkasına bakıp, son pası kafasında canlandırıp asisti yapması bunun iyi bir örneği. Yanına iki de gol ekledi Galatasaray’ın 10 numarası.
TEKKE DE YETENEĞi SEÇTi AMA
Aslında Fatih Tekke, oyun kurabilen bir takım ile sahadaydı. O da saf mücadele yerine yetenekli bir 11 tercih etmiş, pas yaparak sarı kırmızılıların Ndombeleli orta sahasını geçebileceğini düşünmüştü. Zaman zaman bunu yapmayı başardılar fakat Sisto-Oğuz’un iki kenar olup, Efecan’ın savunmada Carlos Eduardo’yu ikilediği bir yapıda oyunu hatasız sürdürmek imkansızdı.
ÖVGÜYÜ HAK EDiYOR
Alanyaspor adına iyi geçen ilk yarım saatin ardından, Okan Buruk’un öğrencileri rakibin zaaflarını ortaya çıkarmaya başladı. İcardi’nin golünde Mertens’in rolü kadar, farklı isimlerle aynı hücumu Galatasaray’ın sezon başından beri defalarca oynadığını da söylemek gerek. Set oyunundaki bu tekrarlanmış becerilerde teknik ekip de büyük bir övgüyü hak ediyor. Alanya maçı, Şampiyonlar Ligi ve ocak ayındaki Afrika Kupası maçları öncesinde Okan Buruk’a önemli birkaç mesajı iletti. Oyundan büyük fireler vermeden rotasyon yapılabileceği. Mertens’in halen bu takımda önemli bir rolü olduğu. Ndombeleli pasa dayalı bir set oyununun da denenebileceği. En büyük ikilem de çarşamba günü Kerem Aktürkoğlu’nun ilk 11’de başlayıp başlamayacağı olacak.
Paylaş