Güncelleme Tarihi:
Cihangir'de Aslanyatağı Sokakla, Güneşli Sokak arasında kalan tarihi tescilli binaların yıkımı Alman Hastanesi sahibi Azmi Ofluoğlu ile Cihangir Güzelleştirme Derneği'ni (CGD) karşı karşıya getirmişti. Geçtiğimiz yıl başlayıp bu yıl mart ayı sonuna kadar devam eden olaylı yıkımlarda son noktayı, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 16 Nisan 1999'da verdiği karar koymuştu. Kurul, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapıları yıkanlar hakkında soruşturma açılmasına karar vermişti.
Haberler sırasında bir türlü görüşmeyi başaramadığımız Azmi Ofluoğlu ile yıkılan binalar ve Alman Hastanesi'nin büyüme eğilimi hakkında nihayet görüşebildik. Hemen belirtelim, yukarda sözünü ettiğimiz alandaki binalar yıkımdan sonra el değiştirdi; tapu kayıtlarına göre bu binaların yeni sahibi Mehmet Erdem.
ANITLAR Kurulu izinsiz yıkım yaptığınız gerekçesiyle soruşturma açılmasına karar verdi. Binaları neden yıktınız?
Neyi yıktım? Benim önceki planım, bu hastanenin de dokusuna uyan bir yapı yapmaktı. Başlangıçta buralara bakarken Anıtlar Kurulu'na bağlı olduğunu biliyorduk ama Kurul'un ne kadar işin içinde olduğunu bilmiyorduk.
Nasıl bilmiyordunuz?
Hayır şöyle, orada birkaç binayı aldık. Alırken Anıtlar Kurulu'na başvurduk ve yıkma kararı çıkarttırdık. Bu izin aşağı yukarı iki seneyi buldu. Öyle gazetelerin yazdığı gibi değil bu işin iç yüzü.
Yaptığımız haberlerin kaynağı resmi belgelerdi.
Bu kararlarda benim ismim geçiyor mu?
Sizin adınız neden geçsin, ada ve parsel numaraları geçiyor?
Yıkılan binaları neden bana malediyorsunuz, onu da anlamak mümkün değil.
Binalar sizin değil mi?
Neden benim olsun o binalar? Baktınız mı kayıtlara?
Tabii. Yıkım kararı ne zaman çıktı?
Benim şu anda 70'in üzerinde şirketim var. İdari işleri başkalarına bırakmam. Ama bu gibi işlerle ilgilenmem. Vekaletname veririm, mesela arka tarafta bir yer alındı böyle. Gene de verelim adasını parselini bir bakın. Yolun bu tarafı SİT alanı, öbür tarafı değil galiba. Onun için öbür taraftan almaya başladık. Mümkün değil bizim izlememiz. Tuttunuz bize garaj büyütüyor diyorsunuz. Aşkolsun.
Otopark olarak kullanılmıyor mu burası şimdi?
Otopark değil kardeşim, biraz daha boş bırak, adam gelip gecekondu yapar oraya.
Hukuk danışmanınızla görüşeyim o zaman. Eğer bu tür yıkım kararı varsa Anıtlar kurulu birbiriyle çelişen iki karar verdi demektir.
Bana aitti, yıkarken de bu kararı aldım. Yıkılan diğer binaların benim olduğunu nereden çıkartıyorsunuz?
Yani o binalar bana ait değil diyorsunuz.
Tabii bana ait değil. Çok açık söylüyorum. Ordaki binaların hepsi benim değil, biz alırken vazgeçtik. Çünkü bir bina için kararı bir yılda çıkarttık. Ondan sonra baktım ki bu iş yürümüyor ve yürüyecek gibi de değil. Ama eğer mezbelelik tarihse bu ülkede öyle tarih olmasın.
Bu sizin bakışınız, pek çok kişi de mezbelelik olduğunu düşünmüyor.
Bilmiyorum, eroinmanların tinercilerin yaşadığı yerler...
Yapmayın, yıkımdan birkaç ay öncesine kadar o binalarda insanlar oturuyordu ve gayet sıhhi durumdaydılar.
Ben, bana ait olanı, usulen Anıtlar Kurulu'na müracaat ettim ve kararı çıkarttım. Bana ait olmayanlarla alakam yok.
Yani kurul iki taraflı karar verdi. Sizinkine yıkım kararı, diğerlerine de yıkanlar hakkında sorumluların bulunması yönünde, öyle mi?
Kurul için birşey demedim. Buraya girerken o binaları bana yalvara yalvara veriyorlardı, hiçbirini almadım. Şimdi gittiğin zaman hiçbiri vermiyor.
Yani artık vazgeçtiniz buraya yeni bir bina yapmaktan.
Yani birakın virane kalsın diyorsunuz siz. Bakın, en çok sevdiğim şeyler tarihi eserlerdir. Trabzon'da iki iş hanım var, ikisi de tarihi bina. Gelin bakın tarihi nasıl koruduğuma. Ben öyle tarih tahrip eden biri değilim. Ama Cihangir Derneği'nin başkanını memnun etmek için bunları yazmak doğru değil. Şimdi bu binalara ne yapalım?
Kimseyi memnun etmek gibi bir niyetimiz yok. Size de, derneğe de aynı mesafedeyiz.
Dernek komşumdur, saygı duyarım onlara da. Siz de işinizi yapıyorsunuz. Kimseyi şikayet etmem. Siz de benimle ilgili bir şeyi Alman Hastanesi diye yazamazsınız. Bunları çok yaşadık. Yukarda Allah var, ona bırakıyoruz bu işi. Bu hastanenin yatak kapasitesi en azından 700-800 ameliyatı çevireceği için buranın ayrıca büyüme gibi bir ihtiyacı yoktu. Kafamda onkoloji merkezi vardı. Ama dediğim gibi, o prosedürler içinde kayboluyorsunuz, bir binayı yıkmak için bir sene uğraşıyorsunuz. Değmeyeceğini anlayınca projeden vazgeçtik. Şu anda İstanbul'da 7-8 tane bizi al, diyen, hazır hastane var. Benim bir hastaneye daha ihtiyacım yok, bir açığım da yok. Yapmışsam da cezamı çekerim.