Güncelleme Tarihi:
"TENİSE 6 YAŞINDA BAŞLADIM"
Sözlerine kısaca tenis yolcuğunu anlatarak başlayan genç sporcu, "Tenise 6 yaşında Tekirdağ Spor Kulübü’nde başladım. Annem ve babam zaten oynuyordu, ben de onların isteği üzerine başladım. Tekirdağ’da yaz okullarıyla başladım. Hafta sonu, haftada 2 gün gidiyordum sadece. İlk hocam İsmail Ata, annem ve babamı tanıyordu zaten. O dedi, ’Bu çocukta yetenek var, tenise verin, olabilir’ diye. 4 yıl kadar kendisinden özel ders aldım, sonrasında babamın işleri nedeniyle İzmir’e taşındık 6 aylık bir süreç için. 6 ay da Karşıyaka Spor Kulübü’nde oynadım. Sonra Bursa’ya geçtim, Bursa’da da 1,5 yıllık Altınceylan Spor Kulübü’nde oynadım. 11 yaşında da TED Spor Kulübü’ne transfer oldum ve orada 3 yıl boyunca yatılı kaldım. 3 yıl sonra da Garanti Koza Tenis Akademisi’ne geçtim ve hala orada çalışmaya devam ediyorum" şeklinde konuştu.
"HAYATIN ZORLUKLARINI ÇOK ERKEN ÖĞRENDİM"
Yatılı okulda ailesinden ayrı geçirdiği 1.5 yıllık süreçten de söz eden Erel, hiçbir pişmanlığının olmadığını belirtti. Erel, "İyi ki ailem beni o zaman orada bırakmış. Çok küçük yaşta, tek başıma nasıl yaşamam gerektiğini öğrendim. Zaten orada olan ağabeylerimle birlikte, onlar da bana nasıl bir karaktere sahip olmamı öğretti. İlk 6 ay tabii ki çok zorlandım. Her şeyinizi kendiniz yıkıyorsunuz, 11 yaşındaydım, yemeğimi kendim yapıyordum. Çok zorlandım ama bir yandan da çok iyi oldu. Hayatın zorluklarını çok erken öğrendim" diyerek sözlerini sürdürdü.
"HERKESİN HAYALİ ELBETTE GRAND SLAM KAZANMAK"
En büyük hayalinin Olimpiyatlar olduğunu söyleyen Yankı Erel, "Herkesin hayali elbette Grand Slam kazanmak tabii ki ama o kupaya zaten 1 ya da 2 kişi ulaşıyor yalnızca. Ben teklerde çeyrek final oynayıp, o puan beni Olimpiyatları oynamaya sokar diye düşünüyordum. Gittik, teklerde kötü bir mağlubiyet aldım ilk tur. İstediğim tenisi oynayamadım ancak yenildiğime pişman değilim sadece o kadar çalışıp o korta çıkıp tenisinizi oynayamayınca insan pişman oluyor, üzülüyor elbette. Ama Nika hocam beni çok iyi motive etti ve çiftler için mücadelemi ettim çünkü kazanmak zorundaydım, kaybetseydim Olimpiyatlara katılamayacaktım" dedi.
İPEK ŞENOĞLU’NDAN YANKI’YA BAYRAK YOLCULUĞU
İngiltere’de yaşayan ve final maçını izlemek için bilet alan bir baba-oğulun Yankı Erel’in mücadele ettiğini öğrendiğinde, onun karşılaşmasını izlemeye geldiğini anlatan genç sporcu, şampiyonluğun ardından kendisine bayrak verdiklerini söyledi. Erel, "O bayrağı çıkarıp sallamayı düşündüm ama çok ayıp olurdu haliyle yapamadım ama benim için çok büyük gururdu. Çünkü kendisi de söyledi, 2004 yılında İpek Şenoğlu 3’üncü tura çıktığında kendisine vermiş o bayrağı. O bayrak 2004 yılından dolaşıp, bana geldi ve şu an evimde duruyor. O yüzden onun benim evimde olması çok ayrı ve gurur verici bir duygu. Kendisine de çok teşekkür ediyorum bunun için" diyerek duygularını dile getirdi.
Örnek aldığı ve kendisini benzettiği tenisçilerden de bahseden Yankı Erel, "Novak Djokovic, Stan Wawrinka, Rafael Nadal. Üçü de benim için çok farklıdır ve zaten üçü de çok farklı karakterlerde sporcular. Djokovic’in korttaki duruşu, karakteri, insanlara olan saygısını çok seviyorum. Wawrinka’nın oyun stili benim oyunuma daha yakın geliyor. Rafael Nadal’ın da azmi, hırsı, çalışkanlığı çok hoşuma gidiyor" dedi.
"DAHA İYİ OLABİLİRİZ"
Türkiye’de tenisin günden güne geliştiğini dile getiren Erel, "Bence çok güçlü bir ülkeyiz ve tenis bu ülkede artık izlenme oranı olarak daha da arttı. Çünkü futbol tenisten çok önde geliyordu ama bence artık öyle değil. Tenis de artık bence basketbol kadar izlenen bir spor, futbol kadar olmasa da. Ama ben daha iyi olabileceğimizi düşünüyorum. 88-90 milyonluk bir ülkeyiz ve diğerleri 2-3 milyonluk ülkeden dünya 3 numarası, 2 numarası çıkarabiliyor. Bence bizim hiçbir farkımız yok sadece daha farklı düşünüyoruz. Daha çok profesyonel düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çok yetenekli sporcularımız var ancak bu iş sadece yetenekle olmuyor. Takım olarak çok çalışmanız gerektiğini düşünüyorum. Ben de zaten aynı şekilde, bu kupayı aldıktan sonra hedeflerim daha da büyüdü. Artık başarabileceğimi biliyorum. Şu an sadece konsantre olduğum şey Olimpiyatları kazanmak ki bu da Ekim’de olacak. Ben kazanacağıma inanıyorum" şeklinde konuştu.
"HAYALLERİNİN PEŞLERİNDEN GİDİP ÇOK ÇALIŞSINLAR"
Genç sporculara da tavsiyelerde bulunan Yankı Erel, hayallerinden vazgeçmemeleri gerektiğini söyledi. Erel, "Hayallerinin peşinden gitsinler, ben gittim ve bir kısmını gerçekleştirdim. Çok çalışsınlar, hiçbir zaman kendilerinden utanmasınlar ve korkmasınlar hiçbir şeyden. Yapmaları gereken bir fedakarlık varsa, düşünmeden yapsınlar. Ben 11 yaşında ailemi bırakıp buralara geldim ve çok zor oldu benim için. Onlar için de çok zor oldu, bırakmak istemediler ama bırakmak zorunda da kaldılar. Onlardan ayrılmak istemedim ama ayrılmak zorundaydım. İyi ki de ayrılmışım çünkü yavaş yavaş karşılığını alıyorum. Çok çalıştım, eskiden kondisyonerimiz yoktu beni babam sokaklarda çalıştırıyordu. Oralardan çıktım ben. Duvarla oynayarak çıktım, oynayacak kimsem yoktu ama bunlarla baş etmeniz gerekiyor. Gençler için tavsiyem kesinlikle çalışsınlar ve pes etmesinler" ifadelerine yer verdi.
"EN ETKİLEYİCİ AN, MAÇ PUANINI ALMAKTI"
15 günlük serüveni boyunca kendisini en etkileyen andan da söz eden Erel, "Maç puanını aldığım an. Şampiyon olmak.." derken, şampiyonluk yolculuğunda en büyük destekçilerinin ise ailesi olduğunu vurguladı. Genç sporcu, "Onlar olmasaydı ben burada olamazdım" dedi.
"TENİS ALANINDA BİRÇOK BAŞARI KAZANIYORUZ"
Türkiye Tenis Federasyonu’nun (TTF) hayata geçirmeyi planladığı Tenis Ligi Projesi’yle ilgili de açıklamalarda bulunan Yankı Erel, "Güzel bir proje ve olması da gerekiyor. Türkiye çok büyük bir ülke ve tabii ki güzel tesislerimiz var ama çok daha büyümesi gerekiyor bence. Çünkü artık daha fazla sporcu, tenis oynamak istiyor ve güzel de başarılar kazanıyoruz bu alanda. Hem junior hem de büyükler olarak. Bence gayet güzel bir proje" şeklinde konuştu.
"BAŞARILI BİR ÖĞRENCİYİM"
Tenisin yanı sıra eğitim hayatına da devam eden Yankı Erel, çok başarılı bir öğrenci olduğunu belirtti. Yurt dışında bulunan birçok üniversiteden burs teklifi aldığını da söyleyen Erel, "Eğitim hayatım da gayet iyi gidiyor. Bahçeşehir Okyanus Koleji’nde yüzde yüz burslu okuyorum. Garanti Koza kortlarına zaten çok yakın yerde. Geçen yıl da okul takımıyla birlikte Brezilya’da dünya şampiyonu olduk. Spor ve eğitimi bir arada yürütmek çok zor elbette. Her ikisinden de vazgeçemiyorsunuz tabii çünkü ikisi de çok önemli. Kariyeriniz için çok önemli şeyler bunlar. Okuluma ve öğretmenlerime çok teşekkür ediyorum çünkü boş olduğumuz aralıklarda derslere gidiyoruz elbette ama okulumuz da Garanti Koza’ya ek ders için hoca gönderiyor. Orada da derslerimize devam ediyoruz" dedi.
"SPONSOR DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİ BİR EKSİK"
Sporcuların yurt dışında gerçekleşen turnuvalara gitmesi için sponsor desteğine ihtiyaçları olduğunu belirten genç sporcu sözlerini şu şekilde sürdürdü: Eğitim ile spor bir arada iyi gidiyor. Bunlar çok güzel şeyler ama keşke biraz daha sponsor desteği alabilsek. Kulüp adına, oyuncu adına. Bence bu küçük ama en önemli eksiklik. Çünkü sporcuların daha çok desteğe ihtiyacı var ki yurt dışına daha rahat gidip istedikleri turnuvada oynayabilsinler."