Yanardağın içinde patlamasın diye dua ederek bekledim

Güncelleme Tarihi:

Yanardağın içinde patlamasın diye dua ederek bekledim
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2011 21:16

Hayatını ekstrem sporlar üzerine kuran, Türkiye’yi birçok yarışmada temsil eden ve defalarca ülkemize ödül getiren Selim Kemahlı (42) kurduğu CASE adlı prodüksiyon şirketi sayesinde spordan kopmuyor. Kimi zaman dünyanın en tehlikeli kimi zaman da en eğlenceli spor organizasyonlarının resmi çekim ekibi olarak sporcuların yanı başında olan Kemahlı böylece onlarla birlikte hem bu sporlara eşlik edebiliyor hem de yurtdışında sporcusu olmayan bu yarışlarda Türkiye’yi ‘çekim ekibi’ adıyla da olsa, temsil ediyor.

Haberin Devamı

? Yurtdışında hangi organizasyonların çekimlerini üstlendiniz?- Class One Dünya Offshore Şampiyonası’nı çekiyoruz. Formula1’in denizdeki versiyonu. Organizasyonun resmi çekim ekibiyiz. Geçen yıl Rio’dan başladık Norveç, İsveç, italya, Abu Dabi, Dubai filan tur tamamlandı. Mart ayında yeni sezon başlayacak. Red Bull’un tüm Türkiye organizasyonlarının çekimlerini yapıyoruz ama hindistan, Pakistan, Sri Lanka ve rusya gibi çeşitli ülkelerdeki aktivitelerine de biz gidiyoruz. Buralarda yeni ilişkiler kuruyoruz. Ülkesel organizasyonlar için de bizimle irtibata geçiyorlar. Mesela su sıralar hindistan’da maraton, bisiklet yarışı, at yarışları gibi işlerimiz var..? Organizasyonları görüntülüyorsunuz değil mi?- Evet ama yerel ve global haber dağıtımlarını da yapıyoruz. Diyelim ki Class 1 Brezilya’da, görüntülerini haber kanallarına biz servis ediyoruz. Sonra istanbul’a dönüp görüntüleri montajlayıp, Londra IMG firmasına 26 dakikalık özet program teslim ediyoruz. Oradan da 140 civarı ülkeye dağıtılıyor ve spor kanallarında yayınlanıyor. ? Sonuçta hepsi bisiklet ya da maraton gibi masum organizasyonlar değil. Mesela adam paraşütle atlıyor, siz de kamerayla peşinden mi atlıyorsunuz? - Aşağı yukarı onlarla aynı performansı göstermemiz gerekiyor. 15 kişilik çekim ekibimiz var ve hepimiz bir şekilde sporcuyuz. Yelkencimiz yoktu mesela bir tane Alman kameraman aldık ki yelken yarışlarını görüntüleyebilsin. Stüdyoda yaptığın her işin kontrolü sende. Orada her şeyin tekrarını yaptırabilirsin. Ama spor müsabakalarında öyle değil. Bir tek şansın var. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru açıda ve doğru ekipmanla olman gerekiyor yoksa kaybettin... Ancak eğer sen de o sporu biliyorsan o adamın bir sonrakini hareketini hesaplayıp doğru pozisyon alabilirsin. ? Kamerayı sporcuların üzerine yerleştirseniz?- Yapıyoruz ama her zaman mümkün olmuyor o. Mesela geçen kış Uludağ’da bir kayak organizasyonunu çekmeye gittik. Yarışçılara kibrit kutusu kadar kameralarımızdan takmak istedim. Bir evham yaptılar, hızımızı keser mi, dikkatimizi dağıtır mı diye. Hırslandım, gittim kaydımı yaptırdım, taktım kamerayı üzerime ben kaymaya başladım ve birinci oldum. (Gülüyor). Geçenlerde rusya’dan aradılar. Kamçatka’da bir organizasyon için heliski yapabilen bir ekibe ihtiyaçları varmış. Bunu söylediklerinde ben de Kaçkar’da heliski tatilindeydim. Dedim ki, “E ben varım. Şu anda heliski tatilindeyim. Sen bana bunun için üzerine bir de para vereceksen, hemen oraya geliyorum!”? Gittiniz mi?- Gittik tabii. İşi de bilmiyordum meğer adam Kamçatka’da 2000 metrede, helikopterden atlayacak ve uçarak canlı yanardağın içine konacakmış. Dünyada ilk kez böyle bir organizasyon yapılıyor. Birinin orada yanardağın içine girip çekmesi lazım ve yine benim başıma kaldı... Yanardağın içinde iki saat adamı bekledim gelsin de inişini çekebileyim diye. ? Tedirgin edici değil mi? Nasıl koruyorsunuz kendinizi? - Korumuyorsunuz ki, öyle bir durum yok. Yanardağ patlamasın diye dua ediyorsunuz o kadar. Tırmanış için gittiğimiz Antarktika’da kaldığımız çadırın içi eksi 26 derece. İki ayağımın başparmakları dondu. Şimdi iyileşiyor. Bunlar herkesin altından kalkabileceği şartlar değil. Tırmanacağımız dağ da öyle Everest gibi yılda 300 kişinin tırmandığı bir dağ değil. Şimdiye kadar hepi topu üç kişi beş kişi çıkmış. “Hadi benim param var, şuraya bir çıkayım” durumu olan bir dağ değil ki, Ulvetana burası. Bir kilometreden uzun dimdik bir duvar. Üstelik sporculara yük olmayacaksın orada. Tam tersi, hem onlara destek vereceksin hem de tüm çekim malzemeleri üzerinde tırmanacaksın o dağa. ? Siz de sporcular gibi sürekli antrenmanlı mısınız?- Spordan hiç kopmadığımız için antrenmanlıyız zaten ama bazen öyle bir iş geliyor ki, öncesinde biraz hazırlık yapmak gerekiyor tabii. ? Hiç Türk ekip oluyor mu bu zorlu dünya organizasyonlarında?- Maalesef olmuyor. Mesela bu yıl Güney Kutbu’nun keşfinin 100. yıldönümü ve bunun şerefine yapılacak Güney Kutbu’ndaki Race to the Pole yarışları için “Türk ekip varsa getirin” diyorlar ama yok öyle üç kişilik bir ekibimiz. Hatta biz katılalım dedik ama o zaman çekimleri kim yapacak? Keşke bir Türk takımı Offshore’da olsa. Çok gurur duyarım çok mutlu olurum böyle standartta bir ekibimiz olsa ama şimdilik yok. ? İyi para kazanıyor musunuz?- spor organizasyonları prodüksiyonuyla Türkiye’de para kazanmak neredeyse imkânsız. Eskiden iyi paralar harcanıyordu. Şimdi bankalar, yelkene filan biraz biraz para yatırıyor. Sporun önemi, harcanan paranın artmasıyla öne çıkıyor. Türkiye’nin iş kapasitesi çoğalıyor ama yılda yapacağın dört tane iş kimseyi doyurmaz. Yurtdışındaysa büyük bir pasta var. ? Ağırlıklı olarak Ortadoğu ülkelerinde mi tercih ediliyorsunuz?- Avrupa’da zaten çekim ekipleri var. Ama Ortadoğu ülkelerinde biz kalitede onlara fark atarız üstelik Avrupalı ekiplere göre de daha ucuzuz. Bizi tercih etme sebepleri bu. Gerçi istanbul dışında Londra ve Los Angelas’ta da birer ofisimiz var.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’DE spor PRODÜKSİYONU YAPARSAN BATARSIN

Haberin Devamı

10 yaşımda İngiltere’ye yatılı okula gittim. Tek kelime bilmeyen insanlarla konuşmadan yapabileceğin tek ortak şey spordu. 10 yaşımdan beri hemen her sporu yüksek seviyede yaptım. Üniversitede ekstrem spor kulübünü kurdum. Kuzey İngiltere kayak takımındaydım. Lisanslı su kayağı sporcusuyum. Türkiye’ye döndükten sonra Camel Trophy’ye, motor yarışlarına katıldım. Şu sıralar kite surf’e başladım. Bodrum’da ilk sabit bungee jumping merkezini kurdum. spor hep benim hayatımın içindeydi. 95 yılında CASE adlı prodüksiyon şirketini kurduk ve spor organizasyonlarını çekmeye başladık. Son yıllarda bir şekilde kapağı yurtdışına attık çünkü Türkiye’de gelişmiş bir spor sektörü yok, yani sen, illa ki burada spor prodüksiyonu yapacağım diye uğraşırsan batarsın. Yurtdışında en abuk sabuk sporların bile bütçesi, çünkü kitlesi var. Herhangi bir spor üzerine 10 tane dergi bulabilirsiniz. Çektiğimiz görüntüler Türkiye’de yayınlanmıyor çünkü Türkiye’de spor kanalı yok. Türkiye’de futbol, biraz da basketbol ve voleybol dışında hiçbir şey bulamazsın.

Haberin Devamı

ANTARKTİKA’DA BİR AY ÇADIRDA KALDIK

Red Bull firmasının yaptığı en ekstrem spor organizasyonlarından biri Antarktika’nın  tırmanması en zor dağlarından biri olan Ulvetanna Dağı’na tırmanıp oradan base jump atlayışı yapmak oldu. Biz de CASE Productions olarak, bu tırmanış ekibine hem destek verdik, hem de bir ay süren bu zorlu ekspedisyonun çekimlerini yaptık. Antarktika, dünyanın en soğuk ve en kurak yeri. Bu şartlarda biz bir ay çadırda kaldık ve dağ tırmandık; aynı zamanda da çekim yaptık. Kolay iş değil yani. Ama çektiğimiz işi BBC, CNN, CBS, RTE, TF1 gibi dünyanın  tüm önde gelen kanallarında izleyince tabii ki “Her şeye değer” dedik...

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!