20 Ağustos'ta buralardan çekip gideceğini açıklıyordu. Önce kıskandım, sonra hırs yaptım, sonra da İclal Aydın'a telefon açıp tebrik ettim. Tekül'ün numarasını aldım. Ve onunla karşı karşıya kaldım. Karşımda duran kadın yüzünü değil, ruhunu estetik ameliyatla değiştirmeye niyetliydi. Kendi fişini kendi çekecekti, kabullenmişti, kaybetmişti. Bir cinayet işleyip, bir önceki rolünü bıçaklayıp, yeni bir karakterle yeni bir oyunda hayata devam edecekti. Kanada'da veterinerlik okuyacaktı. Adı bundan böyle Ayşe olacaktı. Ona göre Leyla Tekül, hakiki bir hayat yaşayamamıştı, insanlarla iletişim kuramamıştı, yazık, şimdi Ayşe'ye bu şansı tanıyacaktı...
Bir zamanların yıldızı parlayan Leyla Tekül'ü şu an hayatın neresinde duruyor?
- Buralardan gidiyor. Başka bir ülkeye, Kanada'ya göçüyor. 45 yaşında her şeyi sıfırlıyor. Beyaz sayfa! Artık yıldız olma iddiası yok. Adı bile Leyla Tekül değil. Leyla Tekül olarak bu ülkede, bu meslekte misyonumu tamamladım ben, bir başka ülkede, bir başka görevle hayata devam edeceğim. İlk ismimi kullanacağım, bundan böyle Ayşe olacağım...
Dalga geçmiyorsunuz değil mi?
- Hayır. Ailem dışında beni burada tutan hiçbir şey yok. İş yok, eş yok. İnsan ilişkilerinde başarılı olamadım ben. Bakarsınız hayvanlarla iletişim kurabilirim! Kanada'da ‘‘Veteriner ofis asistanlığı’’ okuyacağım. Hayvan teknisyeni ve hemşiresi olacağım. İş ve aş peşindeyim. Aman ha ‘‘aş’’ ‘‘k’’siz!
MASKELİ DEPRESYONDAYIM Sürprizler bu kadar mı?
- Ben gider gitmez piyasaya bir kitabım çıkacak: ‘‘Bundan böyle Ayşe’’. Sevtap Atasever yazdı. Meslek yaşantımın büyük bir bölümü Sevtap'la birlikte geçti. Bir kariyer öyküsü. Bir çöküşün öyküsü. Benim donanımımda bir insan, niçin başarısız oldu. Yani nasıl başarısız olunur'un kitabı.
Küstünüz ve Ayşe oldunuz, öyle mi?
- Yoo, hayır. Ayşe oldum, çünkü Leyla Tekül markası tedavülden kalktı. Madem Leyla olamadı, tamamen yok olsun, ölsün, gelsin Ayşe. Çok zor bir dönem geçirdim. Hala maskeli depresyondayım. 15 kilo aldım. Çünkü kendimi yemeye verdim. Küllerimden yeniden var olmaya çalışacağım. Leyla out Ayşe in!
Vay be. Ruh estetiği yaptırıp yeni bir kişilik peşindesiniz demek ki.
- Evet. Leyla Tekül'ü fişten çekiyorum. Onu bir ürün gibi düşünün, hani Etimek'in peynirlisi vardı, tutmadı, kaldırıldı. Ben de o haldeyim. Ruh estetiğine ihtiyacım var. Şimdi Etimek'in marmelatlısını deniyorum.
Sizi buna zorlayan sebepler neler?
- Yabancı bir doku gibiydim Türkiye'de. Bir dönem kabul gördüm ama bünye sonunda o yabancı dokuyu atar ya, beni de attı. Ben de deli değilim tabii, nefis bir arkadaş muhitim olsa, partiden partiye koşsam, özel hayatım ve işlerim fevkalade olsa, o zaman niye Kanada'ya göçeyim? Ama ben sinemaya bile yalnız gidiyorum. Bunu pekala Vancouver'de de yapabilirim. Bari öyle bir yerde yalnız olayım ki, hayat güvencem de olsun. Öyle bir huzurevine gidiyorum ki, doğası çok güzel. Ve hayvanlarla uğraşmanın bana iyi gelebileceğini düşünüyorum.
Leyla Tekül senaryosuna bir ‘‘SON’’ yazıp bitirdiniz. Buruşturup attınız. Yeni bir senaryo yazdınız. Başrol oyuncusu olarak Ayşe'yi seçtiniz. Olay Kanada'da geçiyor. Kahraman veterinerlik öğrencisi. Rolü de eski Leyla Tekül'ü oynayan kadın canlandırıyor... Doğru mu anlamışım?
- Evet durum aynen bu.
Peki bu filmin tutacağı ne malum?
- Bu
film piyasaya tutsun diye çıkarılmıyor! Leyla Tekül hasılat rekorları kıracağını zannediyordu. O yüzden bugün maskeli depresyon geçiriyor. İşler umduğu gibi gitmedi. İşşiz, güçsüz, parasız, pulsuz kaldı. Ayşe'ninse iddiası yok, hasılat rekorları kırmakla ilgilenmiyor, reytingi bile olmayabilir. Sıradan bir veteriner asistanı olarak yaşamaya koşullandırdım onu...
Siz bir çizgi film kahramanı mısınız ki karakterinizle bu kadar çok ve kolay oynuyorsunuz?
-
İkizler burcuyum. Bu burcun insanlarında savunma mekanizması çok yüksektir derler...
İyi de Leyla Tekül'ü ortadan kaldırmaya karar verirken, kendinizi cinayet işliyor gibi hissetmiyor musunuz?
- Hissediyorum. Bu da bir nevi intihar. Ama kaliteli bir intihar! Kendi içimdeki Leyla'yı dipfrize sokuyorum, bir gün tekrar o model tutarsa, bakarsınız revize ederim. O zamana kadar Ayşe olacağım.
İNSANLARA İTİCİ GELDİM İyi de Leyla Tekül'e can veren siz değilsiniz, bir kalem darbesiyle nasıl ortadan kaldırabilirsiniz?
- Janset'i de Berna rolünden çektiler ya, onun gibi bir şey. Hatalar yaptı, miadı doldu. Zaten Leyla Tekül öyle bir şeydi ki ya çok seviliyordu ya da çok sinir ve yapmacık bulunuyordu. Okan Bayülgen'in kulakları çınlasın, o çok takmıştı bana, ‘‘Onu da yaparım, bunu da yaparım’’ diyerek ‘‘yırtındığımı, marifetlerimi sergilediğimi’’ söylemişti. Düğme de dikerim, ilik de açarım gibi. Bunu Lisa Minnelli de yapıyor ama ben yapınca ‘‘Aa kadına bak! Ne antipatik!’’ deniyor. İnsanlara itici geldim...
Fazla acımasız davranmıyor musunuz kendinize?
- İkinci eşimle Leyla Tekül'ü hep bir marka olarak gördük. Leyla Tekül ne yapmalı diye düşündük, ben ne yapmalıyım diye değil. Ben onu sergilemek durumundaydım. Ama öyle bir an geldi ki alıcı bulamadı. Ayşe'yi ise pazarlamayı düşünmüyorum, artık samimi yaşayacağım.
Ne var ki dünyanın neresine giderseniz gidin, beyniniz de ruhunuz da sizinle gelecek. Adı ister Leyla olsun ister Ayşe...
- Doğru, nereye gidersen git kendini de götürüyorsun. Ama bunu denemek zorundayım. Ya Leyla Tekül'ü öldürecektim ya ben ölecektim...
Kimden kaçıyorsunuz...
- Yanlışlarımdan. Yeniden hata yapmamak için yeni bir tertibe girmeye çalışıyorum. Aynı yanlışları aynı tarzda bir başka ortamda da yaparsam, belki de ben sürekli bir kaçak gibi ülkelerarası, mesleklerarası giden gelen bir insan olacağım. Hayatım arayış içinde geçecek ve son bulacak.
ÇIKIŞIM DA İNİŞİM DE HIZLIYDI Kendinizden de kaçtığınız söylenebilir...
- Tabii. Piskiyatristim bana ‘‘Hiç aynaya bakıyor musun?’’ demişti. Birden farkettim ki, uzun bir süre hiç aynaya bakmamışım. Bir takım şeylere yeniden başlama kararı aldıktan sonra kendimle daha barışığım...
Özgüveni yüksek biri misinizdir?
- Tam tersine, çok eksik. Kameranın önüne geçecek cesaretim bile yoktu. Birilerinin beni arkadan itmesi lazımdı. Yaptılar. Ama her şey çok hızlı oldu. Çıkışım da düşüşüm de! Bu kadar çabuk emekliye sevkedilmeyi beklemiyordum. Şovmen Leyla Tekül'ü biraz geriye çekip, televizyoncu Leyla Tekül'ü yavaş yavaş öne sürebileceğimi zannediyordum. Ama hiçbir şekilde iş bulamadım...
BİTMEYEN BİR BULUĞ ÇAĞINDA YAŞIYORUM İş yaşamınızı anladık, peki özel hayatınızdaki başarısızlıklarınız nereden kaynaklanıyor?
- Kimlik bunalımımdan. Çünkü güya iyi aile kızıyım ve burjuvayım ama nerede bohem, maceraperest ve paraya önem vermeyen adam var, onların peşindeydim. Aşkın ilk zamanlarında her şey mükemmel ama iş mesuliyete gelince çuvallıyorduk. Para gibi bir şeye de ihtiyaç oluyordu. Benim eşlerimde para yoktu. Burjuva Leyla ile bohem eşlerininin yuvaları çatırdamaya başlıyordu...
Erkek seçimleri mi yanlıştı yani?
- Evet ama pişman değilim. Benden kaynaklanan bir yanlış. İnsan bir kere yanlış yapar değil mi? Ben 3 kez yaptım. Allah dördüncüsünden korusun.
Yürümeyen evliliklerinizin sonuncusunu evlenirken şov yapmış olmanın bedeli gibi görüyor musunuz?
- Hayır. Demirel'in beni Mert Ali için ailemden istemesi, bizim kendi kendimizle dalga geçmemizdi. Mizahtı...
İKİ YIL İŞ BULAMADIM Ama yıldızınızın en parladığı anlarda bile sizi antipatik bulanlar vardı, siz de kabul ediyorsunuz zaten...
- Evet, abuk sabuk bir kadın çıkmış kafiyeli kafiyeli konuşuyor. Şarkı da söylüyor, piyano da çalıyor, şov da yapıyor, sinir! Ama şu da söylenebilirdi: Kadına bak maşallah her şeyi de yapıyor...
İş yok diyorsunuz. Şikayetiniz artık size Yüksek Ökçeler gibi bir program teklif edilmemesi mi?
- Dalga mı geçiyorsunuz? TRT'de perde gerisinde bile iş bulamadım. Faruk Bayhan'a da başvurdum herşeyi yapabilirim dedim. Cevap bile gelmedi. Tık yok. Masa başı iş bile vermediler. İki yılın sonunda öyle bir hale geldim ki, maneviyatım da kuvvetli, bari tesettüre bürünüp Leylevi Sohbetler diye Kanal 7'de program sunayım dedim. Her şeyi göze aldım yani. O Kanada ilanını görene kadar başvurmadığım yer kalmadı. Biraz ticari zekam olsaydı, tüm bunlar başıma gelmezdi tabii. Ama yok. İşler iyi giderken belki bir prodüksiyon şirketi kurabilirdim. Ya da ne bileyim babaannemden kalmış Nişantaşı'nda bir dükkan vardı, babam şuraya bir ayakkabıcı aç adını da Yüksek Ökçeler koy dedi, yapmadım. Söylüyorum ya, ticarete kafam basmıyor.
Suçu hep kendinizde mi bulursunuz?
- Evet. Genellikle kendimi keser parçalarım.
SAHİCİ BİRİ DEĞİLDİM Kendinizle barışık değilsiniz yani...
- Evet değilim. Hele Leyla Tekül döneminde hiç sahici biri değildim. Biraz daha göründüğüm gibi olmayı isterim. Kararlı, sakin, özgüvenli. Yaş aldıkça olurum belki. Bitmeyen bir buluğ çağında yaşıyorum.
‘‘Kendime bakacak devlet arıyorum, o yüzden Kanada'ya gidiyorum’’ diyorsunuz. O zaman bu ülkenin yüzde 80'inin yurt dışına göç etmesi gerekmiyor mu?
- Alamancılar'a bakın, yapabilen bunu zaten kendi çapında yapıyor. Bundan 5 yıl önce sadece Toronto'da 15 bin Türk vardı. Yüksek Ökçeler'i sunarken de bu gerçek vardı, yarın benim için ‘‘Allah Kerim’di ama en azından geçinebiliyordum. Günü kurtarabilsem yarın ben ne olurum demeyebilirim ama şimdi kurtaramıyorum...
BU KADIN İŞ YAPMAZBaşarımla fiyaskom arasındaki uçurum çok büyük. Ve siz farkına bile varamıyorsunuz. Kimse söylemiyor ki. Nuri Çolakoğlu ya da Faruk Bayhan ‘‘Leyla uğraşma. Bak görmüyor musun, senin devrin bitti’’ deseydi, biraz daha hazırlıklı olurdum. Demediler. Kendime göre başarılıydım çünkü. Sahne şovlarım devam ediyordu, o bayi toplantısı benim, o kültür merkezi senin, anfitiyatrlar, tiyatrolar dolaşıyordum, hálá ‘‘in’’im zannediyordum. Bir tek televizyon patronları bana haksızlık ediyor diye düşünüyordum. Öyle değilmiş. Televizyon seyircisinin kriterleri değişmiş ben farkına varamamışım. Allah için en dürüst davranan Star oldu, Cem Uzan ‘‘Bu kadın iş yapmaz!’’ dedi. Açık ve netti. Bazen bu tür şeyleri duymaya ihtiyacınız oluyor.
KADIN GİBİ KADIN OLAMADIMDüşündüğünü söyleyen kadın butik kanallarda var da, büyük kanallara bakın bakalım var mı? Neşe Düzel, Tuna Serim, Ayşe Özgün neredeler? Yasemin Bozkurt da mecburen çok daha neşeli fıkır fıkır bir programa döndü. Ben de Star'da göbek attım ve attırdım ama yemediler. Takiye olduğu çabuk çıktı ortaya. Televizyon izleyicisi istemedi beni. Kadınlar da ne yazık ki kadın gibi kadın görmek istiyor ekranda...