A.A.
Oluşturulma Tarihi: Ekim 19, 2010 10:30
WOW Cap İstanbul 2010 yelken yarışının yaratıcısı ve organizasyon komitesi başkanı Cumali Varer, Akdeniz'de büyük çekişmeye sahne olan bu mücadelenin, bir insanlık macerası olduğunu ifade etti.
Cap İstanbul organizasyonun geldiği durumla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Varer, insanlık macerası olarak gördüğünü ifade ettiği yarışın, hak ettiği yere fazlasıyla geldiğini, Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci için katkılar sağladığını, organizasyonu daha geniş kitlelere yaymak için daha çok sponsor desteğine ihtiyaçları olduğunu anlattı.
Organizasyonun her anlamda sevk ve idaresini yürüterek bu macera içinde kendisinin de yer aldığını kaydeden Varer, “Bu bir insanlık macerası. Yarışanlar bu macerayı yaşıyor. Ancak, yönetimini üstlenmek, sevk ve idare etmek, güvenliğinden, prodüksiyonuna, halkla ilişkilerine kadar bizim için de bir macera. Tek başına bir yarış. Doğru zamanda doğru karar verme, psikolojik dayanıklılık, fiziki dayanıklılık, bilgi ve tecrübe birikimi gibi her şeyi bir araya getirip rüzgar ve su enerjisini en iyi şekilde kullanabilme yeteneği ile maksimumu yaratmak gibi çok zor bir iş” şeklinde konuştu.
“AKDENİZ SPORTİF ANLAMDA ÇOK DEĞERLİ BİR ALAN”İlkini 2006 yılında gerçekleştirdikleri Cap İstanbul yarışının hak ettiği değere ulaştığını ifade eden Varer, yarışın geçtiği Akdeniz'in sportif anlamda çok değerli bir parkur olduğunu, bu tarihi bölgenin yarışı daha sempatik hale getirdiğini kaydetti.
Varer, bu yıl 4.'sü gerçekleştirilen Cap İstanbul'un bilinirliğinin daha da arttığını anlatarak şunları kaydetti:
“Bu yarış hak ettiği yere fazlasıyla geldi diyebilirim. Bu düzeyde büyük yarışların bıraktığı etkiyle bu yarışın etkisi arasında ciddi bir fark var. Yarışçıların ve yabancı basının da söylediği bir şey bu. Bir kere Akdeniz çok enteresan bir parkur. Sportif anlamda çok değerli bir alan. İyi bir futbol sahasında futbol oynamakla, bozuk bir sahada futbol oynamak gibi bir fark. Akdeniz'de çok taktik yapmanız, çok uyanık durmanız gerekiyor, çok sağlam durmanız gerekiyor. Çok değişken rüzgarlar var. Çok kayalıkları, adaları, olan bir yer. Sportif anlamda değeri yüksek. Neden değer arttı? Akdeniz bir medeniyetler beşiği. Yarışan bu denizciler aynı zamanda bu kültürü yeniden yaşama anlamında bir rüyada yarışır gibiler. Bu da olayı daha sempatik hale getiriyor. En çok da bu yarışın bilinirliği arttı, yerli ve yabancı basında daha medyatik oldu. Bilinirliği arttıkça marka değeri artıyor, katılımcı oranı artıyor, katılımcı sponsor şirketler artıyor. Bu yarışçıların kalitesini artırdı. Hiçbir açık deniz yarışında bu kadar uzun menzilde başa baş 3 ve 4 dakika farkla yarış bitmez. Arada 3, 5 saat, bir günlük farklar olur. Bu da önemli yarışçıların burada olduğunu gösteriyor. WOW Cap İstanbul artık bir marka olarak dünya denizcilik sporu içerisinde bir yer edindi. Cap İstanbul gibi bir yarış artık biliniyor, bekleniyor, düşünülüyor, yazılıyor, çiziliyor, bu çok büyük bir başarıdır.”
AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNE KATKISI
Cumali Varer, Cap İstanbul organizasyonunun Avrupa Birliği sürecinde Türkiye'nin tanınırlığı konusunda ciddi katkılar sağladığını, bunu sadece kendisinin değil, politik ve sportif çevreler ile medyanın da ifade ettiğini belirtti.
Böylesine profesyonel bir yelken yarışını örgütlemesindeki tetikleyici faktörlerden birisinin Türkiye'nin Avrupa'daki imajının daha da bilinmesi olduğunu anlatan Varer, “Ekonomik ve sosyal olarak Avrupa Birliği'nin halkları arasında Türkiye'nin bilinirliğinin artması, Türkiye'nin algılanması, artık büyük
spor organizasyonlarıyla, yelkenle, denizle birlikte projelerle anılması, bunların zihinlere kazınması ülkemiz için çok önemli. İstanbul markası Türkiye markasıyla bütünleşmiş bir şey. bu anlamda Avrupa Birliği sürecinde Türkiye'nin tanınırlığı ve algıda pozitif konuma geçilmesinde ciddi katkıları olduğunu düşünüyorum. Bunu sadece ben değil bütün politik ve sportif çevreler ile medya da söylüyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE'DE SPONSOR EKSİKLİĞİ VAR, DEVLET DAHA ÇOK DESTEKLİYOR”Varer, Cap İstanbul'un daha geniş kitlelere yayılmasının nasıl mümkün olacağının sorulması üzerine de, bunun güçlü sponsor destekleriyle mümkün olabileceğini belirtti.
Varer'in ifadeleri şöyle:
“Bütün büyük organizasyonlar bütçeyle doğrudan orantılıdır. Ne kadar bütçe bulabilirseniz daha iyisini yaparsınız. Daha büyütmek, daha etkin görselliği artırmak mümkün. Ne kadar para bulabilirsek, bunu en iyi şekilde kullanıyoruz. Bu yarışta 2 milyon avro daha olsa, dünyanın her yerinden 20 televizyon daha getirirdim. Bu 20 ülkede yayın demektir. Sponsor desteği...Türkiye'de böyle bir eksiklik var. Devlet daha çok destekliyor. Türkiye'nin markalaşmaya ihtiyacı var ama ne yazık ki Türkiye'deki önemli markalar, şirketler bunun henüz tam farkında değil. Türkiye'nin imajıyla kendi imajlarının bir bütünlük arz ettiğini farketmeleri gerekiyor. Zamanla artık, yaşayarak, tecrübelerle ve görerek bunları öğreniyor ve görüyorlar. Daha çok sponsorluklarımız artmaya başlıyor. Sponsor olmadan büyük organizasyon imkanı yok. Medya olmadan sponsor gelmiyor. Hepsi bir bütün.”