Vezüv, beklenen İstanbul depremi gibi...

Güncelleme Tarihi:

Vezüv, beklenen İstanbul depremi gibi...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2002 17:42

Vezüv’ün eteklerinde ve çevresinde yaşayan 2 milyon İtalyan Vezüv’ün patlayacağı paniği yaşıyor. Bilim adamları Vezüv yanardağının görülmemiş bir biçimde yeniden her an patlayabileceğini, yeni Pompeiler yaratacağını ileri sürdü.

Vezüv bir zamanlar antik Pompei ve Herculaneum kentlerini yaşayanlarıyla birlikte yok etmişti. En son 1944’teki patlamada 800 ev lavlar altında kalmıştı. Ancak bilim şimdi son 2000 yılının en büyük patlaması gerçekleşeceği beklentisinde.

İstanbul’un Marmara Depremi beklentisi varsa, İtalya’da da Vezüv yanardağında patlama beklentisi var. Deprem beklentisinin yarattığına benzer bir kötümserlik havası, İtalya’yı da sardı. Özellikle Vezüv’ün çevresinde yaşayan halk sanki kaderine boyun eğmiş gibi.

Antik Pompei ve Herculaneum kentlerini yok eden Vezüv Dağı'nın çevresindeki aslında değişen bir şey yok. İnsanlar Vezüv’ün eteklerinden ayrılamıyor, kasaba ve köylerde hayat normal akışında ilerliyor. Ancak, bilimin patlama yakınlaştı savı ortamı gerginleştirdi. Bu konuyu araştıran hem yabancı dergi ve gazetelerde hem İtalyan basınında yayımlanan çok sayıda haber dikkate çekiyor.

Örneğin Newsweek, doğduğundan beri dağın yamacındaki kasabada yaşayanların duygularına yer verdi. Bu İtalyanlardan Ugo Corati Vezüv 1944'te patladığında 12 yaşında olduğunu ve olayı yaşadığını belirtiyor.

Lavlar, o zaman yavaş akmış, sadece San Sebastiano ve Massa di Somma'daki 800 evi ve kasabayı yok ederken, onlarca kişinin de ölümüne neden olmuştu. Şimdi ise Corati ‘‘Elimizden ne gelebilir? Dağ patladığında hepimiz öleceğiz’ diyor.

Bu en son patlamadan sonra bilim adamları, olası tehlikelere karşı dağı sürekli gözetlemeye, yerel yetkililer de düzenli aralıklarla sirenler çalarak bölgeyi boşaltma tatbikatlarına başladı.

Korkutucu sessizlik

Haziran ayı başlarında, tüyleri ürperten yeni bir iddia ortaya atıldı. Yanardağ uzmanları, Vezüv'ün, yeni bir volkanik hareketlilik içinde olduğunu ve bunun her an yeni bir patlamaya neden olabileceğini açıkladı. Bilim adamları, bu patlamanın, 2000 yıldır gerçekleşen en büyük lav akıntısına neden olacağını öne sürüyor.

Bu iddia, dağın eteklerinde yaşayan ve çalışan iki milyon kişi için iyi bir haber değil. Vezüv Dağı'nın çevresindeki alan, dünyanın en kalabalık volkanik bölgesi. Napoli'deki Vezüv Araştırma Merkezi'nden Edouarda Del Pezzo, patlamanın, birkaç dakika içinde yüzbinlerce insanı öldürebileceğini belirtiyor.

79 yılı dehşeti

Tüm bu senaryo, M.S. 79'da gerçekleşen olaya çok benziyor. Pompei ve Herculaneum kentlerinde yaşayan 20 bin kişi, dağın inanılmayacak kadar zengin topraklarında tarımla uğraşıyor, bu şanslarını da bolluk ve bereket tanrısı Fauna'ya bağlıyorlardı.

Ancak, 79 yılının ağustos ayında tanrılar kötüleşti. Kuyular kurudu, dağdan akan derelerin suları çekildi, kuşlar ve köpekler sustu ve yer gümbür gümbür oynamaya başladı.

Ve bir gün, sıcak gazlar, küller ve sünger taşı 30 kilometre yüksekliğe fırladı. Önce küller, hızla Pompei üzerine yağdı, ardından da lavlar.

Vezüv de Marmara fayları, veya Kuzey Anadolu Fay hattı gibi. Her yüz yılda bir aralıklarla patlıyor. Vezüv Dağı, 1037'de 600 yıllık bir durgunluk yaşadı. 1631'de gelen ani bir patlama 4 bin kişiyi öldürdü. Dağ, 1944'e kadar arka arkaya 21 kez daha taştı.

O tarihten itibaren, bilim adamları, sürekli incelemeler yaptı. Ve sonunda, Ulusal Araştırma Merkezi'nde jeolog olan Gabriele Paparo, bu yaz 3 yıllık çalışmasını tamamladı.

Vezüv'de gerçekleşen en son patlama, öncekilere göre daha hafifti, çünkü, yerkabuğunun altından gelen mağma sıcak kaya tarafından zorlanarak, lavların yavaş akmasını sağlamıştı.

Büyük Patlama

Ancak Paparo yayımlanan araştırmasında, kaygılandırıcı bir gelişme saptadı: dağın altındaki gazlar, çok daha şiddetli bir patlamayı gerçekleştirmeye hazırlanıyorlardı.

Toprak, yanardağın hareketliliği nedeniyle ısınır ve kabarır. Bu kabarma, yarıkları dolduran gazları sıkıştırır. Ayın ve güneşin çekimi, suların yükselip alçalmasına neden olur ve basınç daha da artar. Sonunda da, yanardağ patlar.

Del Pezzo, olası patlamanın, Pompei'yi yok eden patlamanın en az beşte biri kadar güçlü olacağına ve 15 dakika içinde çevresinde 7 kilometrelik bir çember alanı yerle bir edeceğine inanıyor.

Dağ ‘koklanıyor’

Toprağın kabarmalarını gözleyen bir radar sistemi kullanan araştırmacılar, dağdaki yarıkların ve deliklerin içine, basınç ve gerilmeleri ölçmek için içi sıvı dolu silindirler yerleştirdi. Bilim adamları, en ufak titreşimi bile algılayacak sismik antenler ve çatlaklardan akan gazları koklayacak yapay burunlar kullanarak, bekleyen bir patlamanın sinyallerini toplamaya çalışıyor.

Napoli'deki Acil Müdahele Merkezi'nin hazırladığı boşaltma planları aylardır yapılıyor. Sirenler çalmaya başladığında, bölgede oturanlar biraz panik olduklarını ve duman görmek için dağın zirvesine baktıklarını söylüyor. Ardından da, araçlarına binerek dağdan uzaklaşmaya başlıyorlar.

Verimli topraklar

Ancak dağ patladığında, gürültü dayanılmayacak kadar büyük olacak, duman görüş açısını yok edecek ve gökten küller yağacak. Bu durumda insanların paniğe kapılmaması ve 15 dakika içinde bölgeyi boşaltması nasıl sağlanacak, kimse bilmiyor.

Yanardağ patlamadığı sürece, insanlar bu bereketli topraklarda, üzüm, domates, bezelye, karnıbahar, soğan, portakal, limon ve türlü türlü baharatlar yetiştiriyor. Ürünler çok kárlı, bu yüzden de dağın etekleri bir türlü terkedilemiyor. Halk, yanardağın patlama korkusu ile birlikte yaşıyor.

Son araştırmayı yapan Del Pezzo felaket bölgesi Napoli'de yaşıyor, patlamanın hemen gerçekleşeceğine ilişkin bir işaret elde olmadığını söylüyor.

Yani Marmara’da depremin ne zaman gerçekleşeceğinin bilinmemesi gibi. Araştırmacı, en erken işaretin ancak patlama anında anlaşılacağını belirtiyor ve ‘‘eminim, patlayacak'' diyor.


Levha hareketi 3,5 milyar yıl önce başladı



Alman jeolog ve petrol mühendisi Stephan Foley, İtalyan meslektaşlarıyla birlikte dünyadaki tektonik levhaların ne zaman başladığıyla ilgili sorunun yanıtına yaklaştı.

Araştırmacıların Nature dergisindeki açıklamalarına göre, günümüzde devam eden levha tektoniği bundan 3,5 milyar yıl önce başlamış. Dünyamızın bugünkü durumuna nasıl ulaştığı, levha tektoniği teorisiyle açıklanmakta.

Buna göre levha tektoniğinde muazzam güçler etkili oluyor: 100 ila 250km büyüklüğündeki levhalar birbirlerine çarptığında ya da sürtündüğünde sarsıntılar meydana gelir. Kültelerin eridiği levha kenarlarına sızan okyanus sularıyla da volkanlar oluşur. Bilim adamlarının açıklamalarına göre dünyanın oluşumundan kısa bir süre sonra yani 4,57 milyar yıl önceki dönem, meteorit çarpmaları nedeniyle dünya, levha oluşumu için henüz fazla kızgındı. Bu nedenle levhaların, yerkabuğunun soğumasından sonra oluştuğu ve kaymaya başladığı kabul edilir.

Ancak bunun tam olarak ne zaman gerçekleştiği tartışmalıydı. Bundan 4,3 milyar yıl önce mi yoksa 2 milyar yıl önce mi? Kıta ve okyanuslardaki kabuk türleri ve kalınlıkları farklıdır. Bazalttan oluşan ve kalınlıkları ancak 7 kilometreyi bulan okyanus kabukları kıtasal kabuklara göre daha incedir. Daha gevşek ve hafif olan kıtasal kabuklar ise 35km kalınlığındadır. Bu yüzden ağır okyanus kabuğu en fazla 180 milyon yıl kadar dünya yüzeyinde kaldıktan sonra derinliğe çöker ve yer mantosunda erir. Oysa daha hafif olan kıtasal kabuk bu kadar sık aralıklarla erimez; böylece külteleri 4 milyar yıl kadar dayanabilir.

Stephan Foley, yerkabuğunda oldukça ender bulunan niyobyum, tantal, zirkon ve samaryum gibi elementleri incelemiş. Bu elementler çok eski kıtasal kültelerde, genç kabuklara kıyasla daha farklı yoğunlaştıklarından kabuk kültesinin geçmişi hakkında önemli bilgiler verirler. Araştırmacılar laboratuardaki deneylerinde inceledikleri 2 milyarlık kayalarda sadece su içerikli okyanus kabuğunun erimesini açıklayabildiler. Kuru okyanus kabuğundaki erimeler aynı elementlerle açıklanamıyor. Bununla birlikte su içerikli okyanus kabuklarının ancak levha tektoniğinin başlamasından sonra derine çöküp eridiği de ortaya çıkıyor. Bugünkü kıtasal kabuğun yalnızca %30’u 2,5 milyar yıldan daha eski ve bunların birçoğu bundan 3 Ğ2,5 milyar yıl önce oluşmuş.

Ve kıtaların meydana gelmesiyle de da levha tektoniğinin başlamış olduğu düşünülmekte.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!