Güncelleme Tarihi:
Monaco, Nice, Saint-Étienne, Fiorentina, Nantes ve Verona formalarıyla Avrupa’da etkileyici bir performansa imza atan Valentin Eysseric, 2021 yılında Kasımpaşa’ya transfer olarak Türkiye kariyerine adım attı.
Kasımpaşa ve Fatih Karagümrük formalarıyla Süper Lig’de toplam 91 maça çıkan Eysseric, sezon başında TFF 1.Lig’in yeni ekiplerinden Iğdır FK’ya transfer oldu. Iğdır FK ile şimdiye kadar 14 resmi maça çıkan Fransız orta saha, takımına 1 gol ve 3 asistlik katkı sağladı. Fransa ve İtalya Liglerinde mücadele ettiği döneme dair anılarını aktaran tecrübeli futbolcu, Süper Lig hedefleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Eysseric; Sofyan Amrabat, Vincenzo Montella ve Fenerbahçe’nin kendisiyle ilgilendiği döneme ayrı bir parantez açtı.
IĞDIR FK’NIN FRANSIZ YILDIZI VALENTİN EYSSERİC’İN ÖZEL AÇIKLAMALARI ŞÖYLE:
“ÇOK KALİTELİ BİR KULÜBÜMÜZ VAR. TAKIM OLARAK ÇOK ÇALIŞIYORUZ”
Sezon başında TFF 1.Lig ekiplerinden Iğdır FK’ya transfer olmuştun. Şimdiye kadar 14 resmi maçta oynadın ve takımına 1 gol, 3 asistlik katkı sağladın. Takım olarak performansınızı ve takımdaki atmosferi anlatır mısın?
Bu takımda olduğum için çok mutluyum. Gerçekten çok kaliteli bir kulübümüz var. Teknik direktörümüz ve oyuncu grubumuz çok iyi. Başkanımız bizim için elinden gelen her şeyi yapıyor. Iğdır FK, tabii ki hedefleri olan bir takım ama bu yeterli değil. Biz oyuncular olarak kaliteyi daha iyi şekilde sunmamız ve daha iyi şeyler ortaya koymamız gerekiyor ki bu hedeflerimize ulaşabilelim. Sadece yönetimin bize sağladığı iyi olanaklarla başarı gelmiyor. Bu konuda bizim de büyük sorumluluklarımız var. Bunun karşılığını vermek için takım olarak çok çalışıyoruz. Sonuçlara yansıyacak daha pozitif bir çalışma sergilememiz gerekiyor. Daha iyi sonuçlar almamız lazım. Önümüzde 2 tane çok önemli Kocaeli ve Karagümrük maçları var. Eğer bu 2 maçtan da çok güzel sonuçlar alırsak bazı şeyleri daha güzel bir şekilde rayına oturtabileceğiz. Zaten bu konudaki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sonuçta farklı bir mantalitede oynanan zor bir ligde mücadele ediyoruz. TFF 1.Lig’in farklı bir oyuncu yapısı var. Bununla ilişkili olarak bu ligde farklı bir oyun stili var. Buna uygun bir şekilde oynayarak başarı sağlamamız gerekiyor.
“BU TAKIMLA BİRLİKTE SÜPER LİG’DE OYNAMAYI GERÇEKTEN ÇOK İSTİYORUM”
TFF 1.Lig’de 17 maçta 25 puan toplayarak ilk devreyi 6.sırada tamamladınız. Süper Lig hedeflerinizle ilgili neler söylemek istersin?
Şimdiye kadar topladığımız 25 puan var. 6 maçımızı kaybettik; bu sayı aslında çok fazla. Süper Lig için hala daha şansımız var. Bu takımla birlikte Süper Lig’de oynamayı gerçekten çok istiyorum. Eğer şampiyonluğa oynayıp Süper Lig’e çıkmayı istiyorsak ne olursa olsun yenilmememiz gerekiyor. Bu konuda epey bir puan kaybettik. Önümüzde iki tane önemli şans var. Bu süreçte elimizden ne geliyorsa yapmamız lazım. Bundan sonra çok da hata yapma lüksümüz yok. Takıma futbolcu takviyesi gerekiyorsa zaten yönetim ve hocalarımız bu konuda en doğru kararı verecektir.
“TÜRKİYE LİGİ’NİN AVRUPA’DAKİ LİGLERLE AYNI SEVİYEDE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Süper Lig’e transfer olmadan önce Fransa ve İtalya gibi üst düzey liglerde futbol oynadın. Türk futbolundaki mücadele, mantalite ve kalite hakkında ne düşünüyorsun?
Öncelikle son zamanlarda Türkiye Ligi’nde bulunduğum için oldukça memnunum. Türkiye Ligi, gerçekten kendini kanıtlamış iyi bir lig. Bu durum özellikle yeni/güzel stadyumların yapılmasından ve ligin kalitesinden belli oluyor. Futbolu çok seven, çok ateşli taraftarlar var. Bu açıdan Türkiye Ligi’nin özellikle Avrupa’daki liglerle aynı seviyede olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi takımlarla Anadolu takımları arasında seviye ve güç açısından artık çok farklılıklar var. Bu arada Türkiye’de genç oyuncuların yeterli süre alamamalarına da değinmek istiyorum. Avrupa’da eğer iyi bir oyuncuysanız genç de olsanız teknik direktörler hemen süre verebiliyor. Gördüğüm kadarıyla Türkiye’de genç ve çok kaliteli oyuncular var ama gereken süreyi maalesef yeteri kadar alamıyorlar.
“GALATASARAY TARAFTARI, RAKİP ÜZERİNDE ÇOK FAZLA BASKI OLUŞTURUYOR”
Süper Lig’de seni en çok hangi takımın taraftarı etkiledi?
Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş’ın çok iyi taraftarları var ama Galatasaray taraftarının içlerinde en iyisi olduğunu belirtmek isterim. Galatasaray taraftarı, stadyumu her zaman tamamen doldurabiliyor ve rakip üzerinde çok fazla baskı oluşturuyorlar. O yüzden eğer Galatasaray’ı kendi evinde yenerseniz sizde harikulade bir hissiyat oluşuyor. Geçen sene Karagümrük’te oynarken Türkiye Kupası maçında Galatasaray’ı deplasmanda yendiğimiz maçı unutamam. O an gerçekten çok mutlu olmuştuk.
“NICE’DE OYNADIĞIM DÖNEM FENERBAHÇE BENİMLE İLGİLENDİ AMA FIORENTINA…”
Fransa ve İtalya’da oynadığın dönem ismin 4 büyük takımla anılmıştı. O dönemlerde herhangi bir teklif/ilgi oldu mu?
Fransa’nın Nice takımında oynadığım dönem çok güzel bir sezon yaşamıştım. Performansım iyi durumdaydı ve Şampiyonlar Ligi’ne de gitmiştik. Daha sonra menajerim bana benimle ilgilenen 2 takımın olduğunu söyledi. Bunlardan biri Fiorentina, diğeri ise Fenerbahçe’ydi. Fenerbahçe’nin resmi bir teklifi yoktu ama ilgisi vardı. O zamanlarda Türkiye Ligi’ni izleme gibi bir şansımız yoktu. Fenerbahçe ve Galatasaray gibi takımları sadece Avrupa Ligi’nde oynadıkları maçlarda takip etme durumumuz oluyordu. Türkiye Ligi’nin içeriği konusunda çok fazla bilgi sahibi olmadığımdan dolayı Fiorentina’ya transfer olmuştum. Ama o dönemlerde Türkiye Ligi hakkında şimdiki kadar bilgim olsaydı kararım daha farklı olabilirdi ve belki Fenerbahçe’yi seçerdim. Yine de Fiorentina’yı seçtiğim için mutluyum. Çok fazla süre bulamadığım zamanlar olsa da yaklaşık 4 yıl orada kaldım.
“AMRABAT, BANA 3 YIL ÖNCE TÜRKİYE’DE OYNAMAK İSTEDİĞİNİ SÖYLEMİŞTİ”
Fiorentina’da beraber oynadığın eski takım arkadaşın Sofyan Amrabat, şu an Fenerbahçe’de dikkat çekici bir performans sergiliyor. Amrabat’ın Türkiye’ye transferi, potansiyeli ve performansı hakkında neler söylemek istersin?
3 sene önce Kasımpaşa’da oynadığım dönem Sofyan Amrabat ile konuşmuştuk. Amrabat, ‘Bana da Türkiye’den bir teklif gelirse ben de o ligde oynamak isterim’ demişti. Ben de ona, ‘Eğer büyük bir takımdan teklif alırsan kesinlikle düşünme. Direkt buraya gel’ demiştim. Sofyan Amrabat, daha sonra Manchester United’e gitmişti. O, karakter ve oyuncu kalitesi bakımından gerçekten çok yüksek bir seviyeye sahip olan bir futbolcu. Amrabat, basit oynamayı seven bir futbolcu. Türkiye’deki oyun mantalitesi çok farklı. O yüzden buraya adapte olması da biraz zaman gerektiriyor. Türkiye’deki oyun mantalitesine göre maçın 45.dakikasından sonra sadece bir takım atak yaparken, diğer takım ise kontratak şansı yakalamak için bekliyor. Onun da buna adapte olmayı beklemesi gerekiyor. Bu durum özellikle Fenerbahçe gibi bir takımda kolay bir şey değil. Sonuçta Fenerbahçe’de çok kariyerli ve isim yapmış bir teknik direktör var. Amrabat da oraya büyük umutlarla geldi. Kendisinin üzerinde başarı anlamında taraftarın ve takımın çok fazla beklentisi var. Ayrıca oradaki taraftar baskısı ve teknik direktörünün beklentileri de çok yüksek. Bunu sağlayabilmek için işinin çok kolay olmadığını düşünüyorum. Her ne kadar kendisi çok kaliteli oyuncu olsa da biraz zamana ihtiyacı olabilir. Yine de Amrabat’ın işleri rayına oturtacağını düşünüyorum. Ayrıca taraftarların da onun için sabretmesi gerekiyor. Amrabat, Türkiye’ye gelmeden önce birkaç kez beni aradı. Kendisine futbolcuların Fenerbahçe veya Galatasaray gibi hedefleri olan takımlara geldiklerinde adaptasyon süreci gibi bir lükslerinin olmadığını, baskıyı hemen hissettiklerini söyledim. Ayrıca taraftarların ve takımın oyuncudan direkt olarak yüksek bir performans beklentisi içine girdiklerini ilettim. Burada mantalitesi tamamen farklı bir oyun şekli olduğu için bunu hemen sağlamak kolay değil.
“RANIERİ, LUCIEN FAVRE VE STEFANO PIOLI’NİN KARİYERİME ÇOK BÜYÜK ETKİSİ OLDU”
Avrupa kariyerinde tecrübeli ve başarılı teknik adamlarla çalışma fırsatın oldu. Bu teknik direktörlerin futboluna etkisini değerlendirir misin? Mantalite ve çalışma tarzı olarak seni çok hangi teknik adam etkiledi?
Teknik direktör Claudio Ranieri ile 2 ay sadece hazırlık dönemimizde çalıştım. Teknik direktör olarak harikulade bir isim ve çok kaliteli biri. Oyuncularını fiziksel olarak çok zorlayan biriydi. Diğer yandan Nice takımında beraber çalıştığım Lucien Favre ile çok iyi bir oyun ortaya koyardık. Kendisi bizim için bir ‘baba’ gibiydi. Favre, futbolcu psikolojisinden anlıyordu ve bizi her zaman rahatlatıyordu. Takımda problem oluşmasına izin vermezdi. Takımımızda Balotelli ve Belhanda gibi oyuncular da vardı. Favre, bu konuda hepimizi çok iyi bir şekilde yönetti. Çok güçlü bir karakteri vardı. Takımdaki pozitif ortamın oluşmasına çok çabuk bir şekilde olanak sağlıyordu. Fiorentina’da beraber çalıştığım teknik direktör Stefano Pioli ise kariyerimdeki en önemli hocalardan biriydi. Beni arayıp Fiorentina’ya gelmemi isteyen kendisiydi. Pioli, taktiksel ve mantalite açısından gerçekten çok büyük ve kaliteli bir hocaydı. Bana çok büyük katkıları oldu. Bizleri sürekli pozitif anlamda zorladı. Bazen oynadım ama bazen de süre bulamadım. Kendisiyle tartıştığım dönemler de olmuştu ama yıllar sonra Pioli’nin benim her zaman iyiliğimi isteyen biri olduğunu anlamıştım. Pioli, şu an Cristiano Ronaldo’nun da oynadığı Al-Nassr takımını çalıştırıyor.
“MONTELLA’NIN BEKLENTİLER KARŞISINDA İYİ SONUÇLAR ALMAYA İHTİYACI VAR”
A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella ile bir dönem Fiorentina’da beraber çalışmıştın. Montella’nın takım yönetimi ve oyuncularıyla iletişimi hakkında gözlemlerin nelerdir?
Vincenzo Montella, diyaloğa her zaman açık olan kaliteli bir teknik direktör. Kendisi geçmişte çok değerli ve büyük bir futbolcuydu. Onunla Fiorentina’da beraber çalıştık ama çok fazla süre alamadım. O yüzden çok fazla pozitif bir durum yaşayamadım. Montella, Adana Demirspor’da çok iyi işler başardı. O, profesyonel bir hoca ve iyi bir insan. Şimdi Türkiye Milli Takımı’nda kaliteli ve gerçekten çok iyi bir kadroya sahip. Kendisi iyi bir takım oluşturdu. Beklentiler karşısında elbette her zaman iyi sonuçlar almaya ihtiyacı var. Türkiye Milli Takımı’nı çalıştırıyorsanız eğer puan kaybetme gibi bir lüksünüz yok. Bir teknik direktör olarak her zaman başarıyı sağlamak zorundasınız. O yüzden kolay bir durum değil.
“KADROYA BAKTIĞIMIZDA TÜRKİYE’NİN DÜNYA KUPASI’NA GİTMESİ ŞART”
Montella, özellikle Karadağ yenilgisinden sonra son dönemde çok sayıda eleştiri almıştı. 2026 Dünya Kupası Elemelerindeki şansımız hakkında ne düşünüyorsun?
Vincenzo Montella’nın elinde Dünya Kupası’na kesinlikle gidebilecek bir kadro var. Takımda gerçekten çok büyük isimler ve çok kaliteli oyuncular bulunuyor. Bu yüzden Dünya Kupası yolunda bu elemeleri geçmesi gerekiyor yoksa ciddi bir sıkıntı yaşayabilir. Türkiye gibi güçlü bir takım Karadağ gibi bir takıma kaybettiğinde Montella’nın eleştiri alması bence gayet normal. Türkiye’nin rakiplerine baktığımızda bu kadronun Dünya Kupası’na gitmesinin şart olduğuna inanıyorum. Ayrıca bunu başaracaklarına inanıyorum.