Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2010 00:00
DÜNYA Basketbol Şampiyonası sonunda geldi çattı. “Bugüne kadar ne yapılsaydı daha doğru olurdu?” sorusundan başlayıp, “Artık ve mutlaka neleri doğru yapmalıyız?” sorusunun cevabına bakacak olursak;
Tanjevic’in hasta olduğu,
Fenerbahçe’yi bıraktığı ve Dünya Şampiyonası’nda jübile yapacağının anlaşıldığı dört ay öncesi, hemen bir Türk
koç, mesela Erman Kunter atansa hem daha güçlü olabilecek bir kadro seçilir hem de takım çok daha iyi hazırlanırdı.
Şampiyonaya bir hafta kala plajdan getirilen Barış Ermiş misali, uğruna kaç turnuva kaybettiğimiz prensiplerin çiğnenebileceğini bilsek Mehmet Okur kadroda olurdu. Adı bile yetecek NBA All Star oyuncusunu oynatmak için parmağını kaldırmayan ülke olarak tarihe geçeceğiz.
Kaya Peker sırf Yunan azman Schortsanitis’i savunmak için bile olsa mutlaka takıma alınmalıydı.
Hazırlıkların yararıBaşarılı geçmeyen hazırlık maçlarının bize en büyük yararı takım karakterinin iyice belirginleşmesi oldu. İçerden sayı ve ribaund üretmeye yatkın, hareketli oynatıldıkları taktirde uzunlarıyla pota altından çok iş yapabilecek, gittikçe sertleşen fakat henüz çok iyi oturtulmamış savunması olan, koşarak oynamaya yatkın bir takımız. Yeni Tanjeviç hücum düzeni özellikle dört uzunlu oynandığı zaman pekçok takıma zor anlar yaşatır.
Engin Atsür’ün sakatlanması üzücü ama üç tane çok yetkin ve hazır atıp sokabilen (Kerem Tunçeri, Ender, Sinan) oyun kurucumuz var. Üstüne üstelik rotasyonda Hidayet, Ersan ve Cenk Akyol’un dış isabette azmayı bırakın, normallerini oynayıp toplam 35 sayı üretmeleri halinde milli takım güzel eski günlerine dönerek DEVLEŞİR.