Kanat ATKAYA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2003 01:57
GALATASARAY, dün gece benim açımdan ligin en zorlu virajlarından birini aldı. Bir süredir herkes şampiyonluk için korakor mücadele eden takımların fikstürlerini inceleyip duruyor ya; mevzu ne zaman açılsa benim gözüm sürekli Göztepe maçına takılıyor.
‘‘Psikolojik bir durum'' diyebilirsiniz. Malum, geçen sene şen geldiği İzmir'den yaslı dönmüştü
Galatasaray.
Geçen senenin, son 9-10 hafta hariç deplasman fakiri olan Galatasaray'ın, bu sezon özellikle ikinci yarıda yeniden eski güzel günlerde olduğu gibi,
‘‘Deplasman Fatihi’’ olması da içimi rahatlatmıyordu açıkçası.
Göztepe, düşme hattından çıkmak için çabalıyor. İzmir'i ve İzmir takımlarını severim. Göztepe'nin düşmesini hiç istemem. Bu maçta onların da Galatasaray'ın da galibiyete ihtiyacı vardı.
Ahh Taffarel
Vedat ve
Mehmet Polat gibi, taraftarı tedirgin edebilecek defans ekibi, sakatlıktan yeni çıkmış
Ergün'ün performansı, Göztepe'nin geçen haftaki Diyarbakır galibiyeti filan kafa karıştırıyordu.
İlk devre Göztepe kalesini ablukaya alan Galatasaray netice elde edemedi. Daha doğrusu, hafta içinde saç modeli üzerine üretilmiş derin analizleri merakla izlediğimiz
Lukunku, inanılmaz pozisyonları harcadı.
İkinci devre, Göztepe canlandı. Galatasaray orta sahada harika bir ikili haline gelen
Volkan-Cihan ve defansta umulmadık bir performans sergileyen
Vedat-Mehmet Polat sayesinde direnç gösterdi.
İkinci devrenin önemli anları kısa bir zaman dilimine sığdı. UEFA Kupası Finali'nde
Henry'nin vurduğu kafayı mucize şekilde çıkaran
Taffarel'i andık mesela
Mondragon'un kurtarışı sırasında.
Sonra
Ümit Davala'nın akıllara ziyan penaltı vuruşu... Sonra Göztepe'nin kornerden yarattığı tehlike... Ve dönen topta, neredeyse
‘‘Günün Kazma Kürek Bill'i’’ olarak anacağımız
Lukunku'nun süper dokunuşu.
Bu üç puan çok önemliydi. Umarım Göztepe Süper Lig'de kalır, umarım bu heyecan son haftaya kadar sürer. Umarım!..