OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 26, 2004 00:00
5 Mayıs 1996’da bir el kadar yakınlaÅŸan ÅŸampiyonluÄŸun yitiriliÅŸi çok ÅŸey kaybettirmiÅŸti Trabzonspor’a. Bir anda her ÅŸey bitmiÅŸ, savaÅŸ kaybetmiÅŸ bir ülkenin yıkık kenti gibi öylece kalıvermiÅŸti Trabzon. Her ÅŸeyi futbol olan bu Karadeniz kentinde konuÅŸulacak bir ÅŸey kalmamış, umutsuzluk, yılgınlık ve büyük umutlardan arta kalan kocaman bir düş kırıklığı kaplamıştı her yeri. Gün, tarihi tersine çevirme günüydü. Åžampiyonlar Ligi gecesinde Trabzonspor’un vereceÄŸi sınav gelecekteki 10 ve hatta 15 yılının mücadelesiydi. Kazanırsa, bordo mavili kulübün yakın tarihine ‘iÅŸte onlar’ diye yazdıracaklardı. BaÅŸkanı, yöneticisi, teknik adamı, futbolcusu, masörü, malzemecisi ve tüm insanı ile çaÄŸ atlayacaktı Trabzonspor.Forvete top gitmediÄ°lk maçta Kiev’de kazanılan 2-1’in avantajıyla çıktılar sahaya. Rakip, adı üstünde Dinamo Kiev’di. Ancak, ilk 45 dakikada öylesine hatalar yaptılar ki, 2-0’lık yenilgi kaçınılmaz oldu. Önde basması, rakibe top kullandırmaması ve hataya zorlaması gereken takım, yapması gerekenleri deÄŸil de yapmaması gerekenleri uyguladı sahada. Bir de iki ölü topta uyuma yanılgısı kötü sonu hazırladı. Savunmada hata yaptılar, orta alanda ne pas yapabildiler, ne de pres. Forvete top gitmeyince can damarı kesildi bordo mavili ekibin. Ä°kinci 45 dakikada 10 kiÅŸi kalan rakibi önünde gösterdiÄŸi amansız çaba, gol deÄŸil sadece heyecan getirdi o kadar. Ä°ki yıldızdan Gökdeniz çok kötü, Fatih de yalnız olunca her ÅŸey kabusa dönüştü. Trabzonspor dün akÅŸam çok önemli bir ÅŸansı yitirdi. Göz göre göre, bağıra çağıra giden Åžampiyonlar Ligi yerine, UEFA ile yetinmek Trabzon kentinin layık olduÄŸu bir teselli deÄŸildi.Â
button