Güncelleme Tarihi:
Atromitos’un nasıl oynayacağının belliydi. Yani kapanan, alan bırakmamak için kendi bölgesinde oyunu zorlaştıran ve aynı zamanda da kazandıdığı veya F.Bahçe’nin kaybettiği toplarla kontraya çıkmayı isteyen bir takım vardı sahada.
SİSTEM DEĞİŞİNCE
F.Bahçe’deki en büyük değişimse, Pereira’nın geldiğinden beri ısrar ettiği sistemden vazgeçmesiydi. Diego’u ortaya koyarken, Van Persie‘yi kanatta başlattı. Böylece hem orata alanı kontrol etti hem de Diego’dan daha fazla verim alabileceğini gördü. Öyle ki Diego, kanatları ve hücumcu bekleri oyuna sokmakla kalmayıp, rakibi de orta alanda yıpratmayı başardı. Hırslı ve istekli başlayan F.Bahçe, erken gelen golün de etkisiyle, geri kalan dakikalarda oyun disiplini ve anlayışından kopmadan devam etmesi halinde, rahat bir maç çıkaracağı havasını verdi.
Kanatlardan gelen ortalar, göbekten gelen şutlar ve direkten dönen toplar, F.Bahçe’nin sürekli hücumu düşünerek oynamasının bir örneğiydi. İşin güzel tarafı şuydu: Hemen hemen bütün ataklar sonuçlandırıldı.
VOLKAN’A MORAL
İkinci yarıda da iştahı kesilmeyen F.Bahçe, ikinci golle de noktayı koydu. Atromitos’a, sadece attıkları ilk golden sonraki 7-8 dakikalık bölümde oynama izni verildi. Ama onun dışında kontrol tamamen F.Bahçe’deydi. Üçüncü gol de ilk maçına çıkan Volkan Şen için büyük moral kaynağı oldu. Sonuç olarak Pereira, dünkü sistemle arzulu oyun yapısını sahaya yansır ve bunu yaparken defansif zaaflarını da çözerse içeride ve dışarıda aynı Fenerbahçe’yi izleriz. Bu takım gelişerek devam ederse, Avrupa Ligi’nde şampiyonluk neden olmasın...
MAÇIN YILDIZI: FERNANDAO
Şener, Caner, Diego, Topal da iyidi... Ama sakatlansa da çıkmayan Fernandao, bir başkaydı.