Güncelleme Tarihi:
Futbolumuzda son günlerde iyice garip işler olmaya başladı. Hiç olay olmaz denilen Manisa'da bir maç yarıda kalıyorsa Bursaspor kendi başkanına ağıza alınmayacak hakaretler yağdırıyorsa, G.Saray taraftarı öfkeden deliye dönüp başkanını ve antrenörünü istifaya davet ediyorsa, bunların üzerinde iyice düşünmek lazım.
Bu olanları gördükçe futbolumuzun bir uçuruma doğru hızla koştuğuna dair inancım giderek artıyor.
Bursaspor-F.Bahçe maçının günlerce öncesinden başlatılan dedikodu kazanı, yenilen gollerden sonra tribünlerin öfke seline dönüşmesi gerçekten üzücü olduğu kadar da düşündürücü.
Beyler, bu Bursaspor, İstanbul'da F.Bahçe'yi yenerken, başkan Levent Kızıl değil miydi?
Ama, işin arkasında bir anlık öfke yok. Kızıl, Bursaspor tribünlerini yönlendiren, bu işten rant sağlayan amigo grubunun bedava biletini kesmiş. Onlara isteklerini reddetmiş ve onlara otobüs sağlamayı reddetmiş. Daha da önemlisi kulüp sırtından avanta götürenlerin önünü kesmiş. Hal böyle oluncu da tabii ki, dedikodu mekanizması işleyecek ve başkana 'çek git' diye bağrılacak.
Yapmayın beyler, hangi başkan oyuncusuna 'yenil' diyebilir. Bu işler bu kadar ucuz ve kolay değil. Böyle davrandıkça, futbolumuz bir adım öteye gitmez.
Gelelim Manisa'daki olaya... Bir sporcu ve bir antrenör her şeyden önce Fair-Play ruhunu öne çıkarmalı ve ona göre davranmalı. Hadi futbolcu sarf ettiği enerjiyle bir anlık sinirine kurban oldu diyelim. Peki işi eğiticilik olan ve sporcularına örnek olması gereken kaleci antrenörüne ne demeli.
Kara leke gibi
Beyler, yaptığınız bu hareketle koskoca bir kente ve daha önemlisi futbolun gelişmesi için milyonlarca lirayı bu sporun hizmetine aktaran bir sponsora ne kadar zarar verdiğinizin farkında mısınız?
Vestel, 'Artık ben bu işin içinde yokum' derse bunun sorumlusu siz olmaz mısınız?
Yaptığınız bu densizliğin nelere mal olacağını umarım şimdi anlamışınızdır. Ama, bu utanç sizlerin olduğu kadar da temsil ettiğiniz kulübün üzerinde bir kara leke olarak uzun yıllar kalacaktır.
Bu arada ikinci yarıdaki başarısızlıktan dolayı bu gerilim ve baskıyı yaratan ve yardımcısının öfke seline kapılmasına engel olamayan Ersun Yanal'ın da kusurlu olduğunu hemen vurgulayalım. Yanal, istifa etti, ama bu leke bence kariyerine önemli bir darbe vurdu.
Ya G.Saray seyircisinin hava alanında yaptıklarına ne demeli. Bu teknik adam geçen yıl aynı takımı şampiyon yapmadı mı? Sporda her türlü sonucu kabullenmek en büyük erdemdir. Protestonun yeri de havaalanları değildir.
Bu öfke ve saldırganlık kimseye bir şey kazandırmaz.
Dileğimiz, herkesin aklını başına alıp hızla uçuruma doğru giden futbolumuzu bu kaostan kurtarması için üzerine düşeni yapmasıdır.
Bu arada anlaşılmaz bir suskunluk içinde olan Futbol Federasyonu'nun da görevlerini hatırlaması ve adaleti eşit dağıtması gerektiğini de vurgulayalım.