Güncelleme Tarihi:
Türkiye'nin önde gelen üç kadın yazarı taciz olayından dolayı Kadir İnanır'a savaş açtı. Radikal Gazetesi'nden Perihan Mağden, Milliyet Gazetesi'nden Duygu Asena ve Sabah Gazetesi'nden Ebru Çapa, arka arkaya yazdıkları yazılarla Kadir
İnanır ve onu destekleyenlere ağır eleştiriler yönelttiler.
PERİHAN MAĞDEN
Natürel tacizci Derman Bey benim için bitmiştir
Radikal yazarı Perihan Mağden, Kadir İnanır-Buket Saygı olayını ‘Türkiye’nin temel sorunu' olarak görüyor:
‘‘Kadınlar, hemcinslerinin yanındaki haklı yerlerini almaya, daima tacizcinin yanında durarak iftihar etmeyi (Biz bu işi adabıyla yaparız. Seni gidi manyak oyunbozan) yeğliyorlar. Tacizciyle iftihar ediyorlar. Kendileriyle. Kendilerinin oyunu hakkıyla oynamasıyla. Çok rahatsız edici. Ve çok umut kırıcı. Gönül kırıcı. Kadınlar, bu topraklarda diğer kadınların kurdu. Erkeklerin bekçi köpeği.’’
‘Bu çiftin, Çelik ve Buket Saygı çiftinin, ‘Türkiye Moronlar ve Komplo Teorisyenleri Birliği'ne karşı bu denli yalnız kalması, haklılıkları ve uğradıkları taciz bu denli ortadayken, haksız ve münasebetsiz muamelesi görmeleri, beni hakikaten bozuyor. Üzüyor. Sinirlendiriyor (...)
Toplumsal hayatımızın her yanına yayılmış, dokularımıza sindirilmiş bir taciz ruhu var. Bir adamın yaşı kemale ermişse, pozisyon sahibiyse, statüsü yeterliyse kendinden genç olan, astı olan, emrinde olan kadınları taciz etmesi pek doğal sayılıyor. Bu, kızlar için şikayet edilecek değil, iftihar edilecek bir mevzu sayılıyor.
ÇATLADI ÇATLAYACAK
İşte bu mantalite, bir zamanlar kahverengi gözlerinin içi gülen, hakikaten Türk tipi çok tatlı, sıcak bir yakışıklılığı olan, oyun gücü olmasa da karizmasıyla, ekran cazibesiyle fazlasıyla idare eden bir Kadir İnanır'ın bugün karşımıza Natürel Tacizci Derman Bey olarak çıkmasının da müsebbibidir.
‘‘Selvi Boylum Al Yazmalım’’daki Kadir İnanır'ı düşünün bir. Türkan Şoray'ın balıkçı kız, onun fukara bestekar olduğu ‘‘Kara Gözlüm’’deki o güzelim genç adamı düşünün. Artık gözlerinin içi gülmüyor Kadir İnanır'ın. O güzelim ışıltısı kayboldu. Yaşadıkları, yaşattıkları birkaç kat astar gibi, geldi yüzünü kapladı. Oyuncudan ziyade, kendini ultra mühim bir düşünce ve güç adamı, bir nevi mafya babası olarak gördüğünden, bu algılayış üstüne oturdu.
Yalnızca kilolarla, kırışıklarla değil. Hayata bakışıyla. Değişti.
O genç adam kaçıp giderken yerine küfürbaz, megalomanyak, ‘‘özgüvenden’’ çatladı çatlayacak birini bıraktı.
Benim bu Kadir İnanır'ı gördükçe, çocukluğumuzun o güzel delikanlısı, Türkan Şoray'a beyazperdede en yakışmış erkeğimizi kaybettiğimiz için de, içim sızlıyor.
Bu son olayda, kuşanmayı uygun bulduğu kabadayı tavrıyla, benim için Kadir İnanır bitmiştir. Varsın, hapishanelerden, ‘‘Vur de vuralım’’ diye onlarca mesaj alıyor olsun. Kadirizm yığınları ‘‘Abimiz, arkandayız’’ diye destek çekiyor olsunlar. Yığınlar, bir kez daha, aynen kendi özel hayatlarında olduğu üzre, kandırmak ve kandırılmak istiyorlar. Gerçeklerle yüzleşmek değil.Oysa gerçekte 50 yaşlarında, güzel yaşlanmamış, şişmiş bir devasa EGO var. Ne kendini olduğu gibi görmek istiyor. Ne hayata dair hakikatleri. Bu illüzyon álemde, bir incecik kız çıkıp çok incinebiliyor. Çok yara alabiliyor. Çok üzülebiliyor. Ve sevgilisiyle ortaya çıkıp ona yapılanlar, Ağır Abimiz'in yanına kár kalmasın isteyebiliyor. Bu, onun en tabii hakkı. Ve bu mücadeleye girişmesi, her türlü saygıyı hak ediyor. Asıl biz onlara teşekkür ederiz.
Duygu Asena
Yere yatırıp üstüne mi çıkmış?
Olayı köşesine taşıyanlardan biri de Duygu Asena oldu. Asena, 16 Eylül'de yayımlanan ‘İşyerinde Taciz' başlıklı yazısında Kadir İnanır'ı adını hiç yazmadan eleştirdi:
‘‘O yüce insan, yani müdür, yani oradaki imparator ya da ‘dev sanatçı', kızı beğenmiştir işte ve takılıyordur. Ne var canım bunda? Bazı kadınlar bile der ki, ‘Aman sen de, ne olmuş yani, yere yatırıp üstüne mi çıkmış, elini kolunu bağlayıp tecavüz mü etmiş!..'
ERKEK MOTİFİNİ SEVSİNLER
‘‘Bu olayla Türk Sineması'nın yeşerttiği erkek motifi ağır yara alacakmış. Alsın efendim, alsın; hatta bu erkek motifi hayata gözlerini yumsun. Neymiş bu erkek motifi? Çatık kaşlı, sert bakışlı, birinci sınıf insan; iyi dövüşür, silah kullanır, kadını vardır, onu korur, gerekirse kadınını döver, ama bunu sevdiği için yapar, kadın da o dayağın ardından, sürünerek erkeğinin peşinden gider, kadınları kategorize eder, iyi kadınıyla evlenir, kötü kadınını hor kullanır, hakaret eder... Ölsün abi bu erkek motifi!’’
‘‘Masum yüzleri, hüzünlü gözleriyle, erkeklerinin, ‘Kim benim kadınımın onuruyla oynayabilir, buna müsaade etmem arkadaş' diye kükremesini beklerler. Dev adamın tacizini erkeğine söylemeyi başarmışlardır ama bir erkeğin kadını olmak ve onun tarafından korunmak tablosunun bir adım ötesine geçemezler (...)
‘‘Kime ‘büyük' ya da ‘dev' gibi yakıştırmalar yapacağımızı öğrendiğimizde de belki bu insanlar kendilerini dev aynasında görmekten vaz geçecekler. ‘O kim ki' diye başkalarını küçümsemeye çalışanlara korohalinde sormamız gereken tek bir soru var: ‘Sen kimsin ki?'
EBRU ÇAPA
Türkiye’nin bıyıklılarına ne oldu?
Ebru Çapa da Sabah Pazar'da yer alan yazısında hem Kadir İnanır'ı hem de İbrahim Tatlıses'i yazdı. Yazının İnanır'la ilgili bölümünün başlığı 'Bir mesaj çektim ki dönemem'di.:
‘‘Hayatta bunu da görmek varmış! 70'lerin ortasından beri ‘Sembol Türk erkeği' addedilen Kadir İnanır, bugünleri rüyasında görse muhtemelen hayıra yormazdı. Kadir İnanır, gerçekten de gazete sayfalarına sığmaz, romanlara layık bir figür...
‘‘Kadirizm felsefesini özümsemek, o kadar da kolay iş değildi. Güzellik isterdi, yürek isterdi, anlayacağınız, her ikisini de temsilen ‘popo' isterdi...
‘‘Derman Bey adlı karakteri canlandıracak olması bile karnımıza gülmekten kramp girmesine neden olmuşken, şimdi de ‘idol‘ümüzün, sivilceleri yüzüne, hormonları bedenine bol gelen ergenler gibi SMS servislerinden medet umduğunu, bunu da yetmiyormuş gibi bir ‘motivasyon' kılıfına büründürmeye çalıştığını müşahade ediyoruz. Eh ‘saftoron'luğun bu kadarı skandala gebe olacaktı elbet!’’