Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2005 21:33
Ulster Üniversitesi bilim adamları 26 Aralık 2004 tarihinde yaşanan depremin, komşu levhalardaki gerilimi önemli ölçüde arttırdığını ve önümüzdeki aylarda yeni bir depremin meydana gelebileceği konusunda uyarmışlardı. Ancak korkulduğu gibi depremin ardından bir tsunami oluşmadı. Sismologlar şimdi üçüncü bir deprem tahmininde bulundu.
Endonezya’da 28 Mart 2005 Pazartesi yaşanan 8.7 büyüklüğündeki ikinci deprem, Sibolga kentinin 205km batısında (kuzey Sumatra adası) Andaman denizinin 30km derinliğinde oluştu. Deprem bölgesi, büyük tsunami felaketine de yol açan 26 Aralık depreminin 160km güneydoğusunda yer almakta. İki dakika kadar devam eden depremin, okyanus tabanının bir kısmının başka bir yer tabakasını yukarı doğru ittirmesi sonucunda oluştuğu tahmin edilmekte. Aralık ayındaki deprem ise Hindistan levhasının, Burma levhasının altına kaymasıyla oluşmuştu.
Ulster Üniversitesi’nden John McCloskey ve iki meslektaşı 14 Mart tarihinde Nature bilim dergisinde yayımlanan yazılarında şöyle diyordu:
‘Özellikle de iki levhanın çarpıştığı iki noktada yeni depremler meydana gelebilir; 26 Aralık 2004 tarihinde meydana gelen depreme neden olan levha kayması aynı zamanda Sumatra fayında ve bitişiğindeki Sunda çukurluğunda yeni gerilimlere yol açmıştır. Kayma, karada 7,5, denizde ise 8,5 şiddetinde bir depremi doğurabilir. Bir deprem, çevresindeki yerkabuğunun yeniden biçimlenmesine yol açar. Ve bu değişim diğer fay ve çukurluklardaki gerilimleri yükseltir.’
Tehlike arttı
McClouskey ve arkadaşlarına göre gerek Sunda çukurluğu gerekse Sumatra fayında yüksek gerilim bulunuyordu. Sunda çukurluğundaki basınç 50km’lik alanda 5 bar, Sumatra fayının Banda Aceh bölgesinde kalan kısmında ise sekiz ila dokuz bar artmıştır.
Aynı zamanda BBC’ye de konuşan McCloskey, bu dev gerilim farklılıkların yeni bir deprem tehlikesinin önemli ölçüde arttırmış olduğunu, yeni depremi kesin olarak öncelemek mümkün değilse de birkaç ay içinde meydana gelebileceğini belirtmişti. Yeni bir depremin yine tsunamiyi de beraberinde getireceği için, tsunami erken uyarı sisteminin de kaçınılmaz olduğuna değiniliyordu Nature dergisinde.
Fakat Simeuleu adasına vuran üç metrelik dalgaların dışında dev dalgaların oluşmaması bilim adamlarını şaşırttı. Mesela Troy (New York) Politeknik Enstitüsü Rob McCaffrey, depremin ardından tsunaminin meydana gelmemesi çok şaşırtıcı, oysa tarihin en büyük bir depremlerinden biri sayılabilir, diye konuştu.
Bu bölge için bir tsunami erken uyarı sistemi hazırlayan Potsdam Jeoloji Merkezi’nden Jochen Zschau, tsunaminin meydana gelmeyişini iki faktöre bağlamakta. Birincisi deniz zeminin olasılıkla yatay olarak hareket etmesiyle ilgili. Bilim adamı tsunaminin zeminin yukarı ve aşağı doğru şiddetli bir şekilde hareket etmesi halinde oluşabileceğini düşünüyor.
Tsunami niçin oluşmadı?
İkinci faktör ise boşalan enerjinin, Aralık ayındakine göre on misli zayıf olması. Aralık ayındaki depremin şiddeti 9,0 olarak ölçüldü, ama Amerikalı bilim adamları 9,3 şiddetinde olduğuna inanıyor.
Bununla birlikte dev dalgaların oluşması, sadece depremin türü ve şiddetine bağlı değil. Denizin derinliği ve kıyının yapısı da önemli. Sığ sulardaki deniz depremlerinde sadece az miktarda su kütlesi hareketlendiği için tsunami meydana gelmez. ‘Önemli olan su sütunun yüksekliğidir’ diyor aynı enstitüde görevli olan Birger Lühr de.
Amerikalı bilim adamları, her ne kadar Sumatra kıyılarında sel dalgaları yaşanmamış olsa da olası tsunamilerin Afrika kıyılarına doğru ilerleyebileceğini sanıyorlar. Pasifik Tsunami Uyarı Merkezi’nden Robert Cessaro, CNN
haber ajansına, ‘Tsunami olasılıkla ‘güneye yönelmiş bir enerji ışının biçimini’ aldı. Dev dalgaların Mauritius’a vurma olasılığı söz konusu’ diye konuştu.
Hint Okyanusu’ndaki yeni sarsıntıların 26 Aralık’taki depremle yükselen jeolojik gerilimle oluştuğunu söyleyen sismologlar, gerilimin daha fazla büyüyerek yeni bir depreme sebep olabileceğini bildirdiler. Tahminlere göre yeni bir deprem önümüzdeki üç ay içinde meydana gelebilecek.