A.A.
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2012 11:35
Türkiye'de görev yaptığı dönemde büyük başarılara imza atan, fakat Hasan Akkuş'un Halter Federasyonu Başkanlığı'na seçilmesinin ardından, 2004 yılında görevden alınan antrenör Enver Türkileri, sıfırdan devraldığı Kazakistan Halter Milli Takımı'na, Londra Olimpiyatları'nda 4 altın madalya kazandırdı.
Enver Türkileri, Türk halterinin son durumu ve teknik direktörlüğünü yaptığı Kazakistan Halter Milli Takımı'nın başarılarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yakalandığı “kemik kanseri” nedeniyle uzun süredir tedavi gördüğünü, buna rağmen kendisine güvenen Kazakistan'ı yüz üstü bırakmadığını anlatan Türkileri, “Kazakistan Milli Takımı ile Londra Olimpiyatları'nda 4 altın madalya kazandık. Ülke olarak alınan 6 altın madalyadan 4'ü halterden geldi. Bu olağanüstü bir başarı. Böyle bir başarıya ulaşmak beni çok gururlandırıyor. Ayrıca birkaç gün önce yapılan kontroller neticesinde, artık kanser hastalığını yendiğim ve hiç bir sağlık sorunumun kalmadığı ortaya çıktı. Bu nedenle de çok sevinçliyim. Tek üzüntüm, yıllarca emek verdiğim Türk halterinin son dönemdeki durumu” diye konuştu.
Kazakistan'a gitme nedeni
Doğup büyüdüğü Bulgaristan'da, 25 yıl halter antrenörlüğü yaptığını ve çok büyük başarılar elde ettiğini dile getiren Enver Türkileri, zorunlu göçün yaşandığı 1989 yılında Türkiye'ye geldiğini söyledi.
Kendisiyle birlikte Bulgaristan'da çalıştırdığı pek çok sporcusunun da Türkiye'ye geldiğini ve Türkiye'de de çok büyük başarılar elde ettiklerini hatırlatan Türkileri, şöyle devam etti:
“Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonlukları yaşadık. Bunları herkes biliyor. 2004 Atina Olimpiyatları'nın ardından yapılan federasyon başkanlığı seçimlerini Hasan Akkuş kazandı. Bir gün bir gazetede 'Yolumuza, temiz, dürüst insanlarla devam edeceğiz. Dopingçi antrenörlerle çalışmayacağım' şeklindeki açıklamasını okudum. Kendisini telefonla aradım ve düşüncesini sordum. Kendisi, kesinlikle bana görev vermeyi düşünmediğini, daha genç, daha temiz insanlarla yola devam edeceğini söyledi. Böylelikle görevimden ayrıldım. Bana şimdi olduğu gibi o zamanlarda da çok teklif vardı. Özellikle Kazakistan, İran ve Azerbaycan beni çok istedi. Ben de o seçenekler arasından Kazakistan'ı tercih ettim.”
“Her istediğimi yerine getirdiler”
Bugüne kadar 22 dünya, 13 de olimpiyat şampiyonu yetiştirdiğini anlatan Enver Türkileri, antrenörlükteki başarısının sırlarını açıklarken, günde toplam 8 saatlik 3 antrenmanı içeren çok ağır bir çalışma sisteminin bulunduğunu söyledi.
Türkileri, şöyle devam etti:
“Görev yaptığım her yerde, bu tempoya ayak uydurabilecek sporcularla çalışırım. Sistemim dünyanın en ağır çalışma sistemidir. Fakat başarımın asıl sırrı, sporcuyu henüz 10-12 yaşlarındayken keşfetmem ve onu sıfırdan alıp şampiyonluklara ulaştırmamdır. Bana göre büyük bir şampiyon olabilmek için, fiziksel güç kadar, kişilik özellikleri de önemli. Özgüven, liderlik vasfı çok önemli. Kalıtsal olduğunu düşündüğüm bu özellikler 10-12 yaşlarındaki çocuklarda çok belirgin olarak kendini göstermeye başlar.
Kazakistan'dan teklif aldıktan sonra, öncelikle ülkedeki potansiyeli görmek istediğimi söyledim. Kazakistan Şampiyonası'nı izledim ve birlikte çalışabileceğim yetenekli çocuklar olduğunu gördüm. Kazak yöneticilerden sistemime uyulmasını istedim. Onlar da her istediğimi yerine getirdiler. Mesela yaklaşık 2 milyar dolarlık harcamayla, Köln'dekine benzer özelliklere sahip, müthiş bir doping kontrol merkezi ve laboratuvar kurdular. Çin'in Tibet bölgesinden, sadece bitkisel ilaçlar üzerinde çalışan ve doğal tedavi yöntemleri uygulayan bir doktoru, 10 bin dolar maaş vererek Kazakistan'a getirdiler.
Benden önce Kazakistan'ın halterde hiçbir başarısı sözkonusu değildi. Bana inandılar, güvendiler. Öncelikle Pekin-2008'de 1 altın, 2 gümüş, 1 bronz madalya ile sıçrama yaptık. Londra-2012'de ise 4 altın madalya ile muhteşem bir başarıya imza attık. Türkiye'de 15 yılda yapamadıklarımı Kazakistan'da 8 yılda yaptım.”
“Benim inceliklerimi kimse kavrayamadı”
Naim Süleymanoğlu'nu daha 10 yaşındayken keşfettiğini anlatan Enver Türkileri, şöyle devam etti:
“Naim o zaman 118 santimetre boyunda 24 kilo ağırlığındaydı. Onu mahallesinde 3 ay izledim. Arkadaşlarıyla diyaloglarını gözlemledim. Kendisinde bir liderlik vasfı olduğunu, özgüvenini gördüm. Özgüven bu yaşlarda ortaya çıkıyor zaten. İşin sırrı buradaydı. Şampiyonluklar için fiziksel güç kadar, mental hazırlık ve kişilik önemli. Türkiye'de 15 sene çalıştım. Bu süre içinde benimle birlikte olan antrenörler var. Fakat maalesef hiç biri benim inceliklerimi kavrayamadı. Buna üzülüyorum. Yalnız antrenmanda ne yaptığıma baktılar. Olayın bu yönüne kimse bakmadı, kimse kavrayamadı. Benim tarzım bir sporcuyu sıfırdan keşfederek yetiştirmek ve şampiyonluğa ulaştırmaktır. Bugüne kadar hep bunu yaptım. 70 yaşındayım ve sağlığım elverdiği sürece bunu yapmaya devam edeceğim.”
“Türk halterinde köklü değişime ihtiyaç var”
Enver Türkileri, özellikle Londra Olimpiyatlarında alınan başarısız sonuçların ardından Türk halterinde yeniden yapılanmaya gidilmesinin şart olduğunu belirtti.
Fedrasyon yönetiminden başlayarak, tüm antrenör kadrolarının yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Türkileri, şöyle konuştu:
“Birleştirici özelliklere sahip yöneticiye ihtiyaç var. Bütün bu dağınıklıklara, halter içindeki kısır çekişmelere 'dur' denilmesi ve iyi bir çalışma ortamının yaratılması lazım. Bunu kim yapabilir? Yıllarca Türk halterinin içinde bulunan biri olarak, dünya halterini iyi bilen biri olarak söylüyorum, tüm halter camiasını kucaklayacak birine ihtiyaç var. Halil Mutlu'nun federasyon başkanlığı için ismi geçiyor. Halil Mutlu, çok dürüst bir adam, çok iyi niyetli. Fakat bu zor durumda Halil Mutlu harcanabilir. Naim Süleymanoğlu'nun sağlığı el veriyor mu, vermiyor mu bilmiyorum. Benim düşenceme göre, bu işi Türkiye'de yapabilecek tek kişi Prof. Dr. Uğur Güner'dir. Herkesi kucaklayacak yapıya da sahip. Çok çalışkan, mücadeleci ve işi çok iyi bilen bir insan. Ancak Uğur Güner ismini söylerken Halil Mutlu'nun da Naim Süleymanoğlu'nun da bu yapının içinde, halterin içinde olmaları gerekiyor. Prof. Dr. Uğur Güner'in dışında beni başka hiç bir isim Türkiye'ye döndüremez. Aday olup olmayacağını da bilmiyorum. Bu benim kendi görüşüm.”
Kanseri de yendi
Türkileri, Kazakistan için şampiyonlar yetiştirme gayretinde bulunurken, bir yandan da kanser hastalığıyla mücadele ettiğini vurguladı.
2008 yılının Ocak ayında kendisinde kemik kanseri tespit edildiğini anlatan Türkileri, rahatsızlığıyla ilgili şunları ifade etti:
“Kanser teşhisinin ardından 5 ameliyat geçirdim. Kanser omurgadaydı. Belin yarısını kazıdılar. Işın tedavisi gördüm. Son olarak Ankara Nükleer Tıp'ta Prof. Dr. Metin Kır ile beni ameliyat eden doktorlar toplandılar. Tüm sonuçları analiz edip, benim artık bu hastalıktan kurtulduğumu söylediler. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Bu rahatsızlığıma rağmen Kazakistan'da görevimin başında oldum. Kazakistan'ı yolda bırakmadım ve sonunda geçmiş yıllarda olimpiyatlarda sıfır çeken Kazakistan ile 4 altın madalya kazandık. Bu sevinci yaşarken kanseri yendiğimin haberini almak da sevincimi iki kat artırdı.”