Türkiye şimdilik suyu yetecek ülkeler arasında

Güncelleme Tarihi:

Türkiye şimdilik suyu yetecek ülkeler arasında
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2002 15:48

2025 yılında 4 milyar kişi su sıkıntısı çekecek. Avrupa’da yüzyılın en büyük sel felaketleri yaşanırken dünyanın birçok yerinde su sıkıntısı çekilmekte. Bir milyardan fazla insan şimdiden temiz su kaynaklarından yoksun.

Avrupa selle boğuşurken, 2,4 milyar insan temizlik ve diğer ihtiyaçlarını giderebilecek sudan yoksun. Her yıl suya bağlı hastalıklardan ötürü 5 milyon kişi yaşamını yitirmekte. Su sıkıntısının gelecekte çok daha yoğun bir biçimde hissedilecek.

Manavgat suyunu İsrail’e satmaya karar vermemiz, henüz su sıkıntısı çekmediğimizin bir göstergesi olsa da, ülkemizde düzgün bir su yönetimi ve su stratejileri bugünden saptanıp gelecek için planlanmazsa, değişen iklim koşullarında, ister buz çağı olsun ister daha sıcak mevsimler gelsin, Türkiye’nin 30- 40 yıl sonra su sıkıntısı çekecek ülkeler arasına gireceği tahmin ediliyor.

Zaten dünyanın en büyük küresel sorunlarından biri su.

Araştırmacılar 2025 yılında 4 milyar insanın (yani dünya nüfusun yarısından fazlası) su sıkıntısı çekeceğini tahmin ediyor (National Geographic dergisi). Çin ve Kuzey Amerika’da günden güne artan sulu tarım nedeniyle akarsular kururken, üçüncü dünya ülkelerindeki kentler temiz içme suyu alamıyor. 5 milyondan fazla insan kirli suyla bulaşan kolera ve dizanteri nedeniyle yaşamını yitirmekte.

45 misli daha çok

Tatlı su sıkıntısı 21.yy’ın en büyük çevre sorunlarından biri olarak listeye girdi. Araştırmacılar tarafından yapılan hesaplar, insanların bugün 300 yıl öncesine kıyasla 45 misli daha fazla su kullandıklarını gösteriyor.

Bir Amerikalı günde ortalama olarak 382 litre su tüketirken gelişmekte olan ülkelerde 15 misli daha fazla su harcanmakta.

Su sorunu için tüm dünyada çözümler aranıyor. Örneğin Hindistan’da tüm eski sistemler muson yağmurlarını toplayacak şekilde yenileniyor. Güney Afrika’daki plantasyonların daha verimli sulanabilmesi için de bilgisayar destekli sulama sistemleri devreye sokuldu.

Beş temel sorundan biri

Johannesburg’da gerçekleştirilen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde evrensel tatlı su krizi liste başındaydı. Zirvenin yapıldığı ülke de su sorunu yaşamaktaydı ve ‘su çaldığı’ için yoksullar hapse atılıyordu. Örneğin Kwazulu-Natal bölgesinde yaşayan David Shezi, kaçak su kullanmaya başlayınca üç ay sonra hilesi fark edildi. Sekiz çocuklu Shezi, tutuklandığında çaresizliğini şu şekilde dile getiriyordu: ‘Başka hiçbir şansım yoktu. Hükümet ücretsiz su vaadini yerine getirmedi. Şimdi sırf eşim ve çocuklarıma su temin ettiğim için hapse giriyorum.’

Spiegel dergisinin verdiği habere göre, Shezi, Kwazulu-Natal bölgesinde temiz su ihtiyacını gideremeyecek kadar yoksul olan bir milyon siyahtan sadece biri. Güney Afrika’da su şebekesine bağlı olmayan %15’lik bir kesim, şişede satılan pahalı içme suyunu satın almak zorunda. Buna gücü yetmeyenlerse içme sularını çoğunlukla kolera mikrobu içeren akarsulardan temin ediyorlar.

Beş milyon insan ölüyor

Bununla birlikte Güney Afrika yine de şanslı sayılır. Siyah Afrika’nın diğer bölgelerinde, hatta Asya ve Ortadoğu’daki durum çok daha vahim. 1,1 milyar insanın içme su bağlantısı yok. Avrupa selle boğuşurken, 2,4 milyar insan temizlik ve diğer ihtiyaçlarını giderebilecek sudan yoksun. Her yıl suya bağlı hastalıklardan ötürü 5 milyon kişi yaşamını yitirmekte.

Ve işin en kötü yanı da, su sıkıntısının gelecekte çok daha yoğun bir biçimde hissedilecek olması.

Önümüzdeki 20 yıl içinde dünya genelindeki su ihtiyacı %40 oranında artacak. O zaman neredeyse üç milyar insan büyük su sıkıntısı çekecek.

Su yüzünden çatışmalara sahne olan başlıca beş bölgede- Orta Asya’da Aral Gölü çevresi, Ganj Ovası, Ürdün, Nil, Fırat ve Dicle civarları- nüfusun 2025 yılına dek %30-70 oranında artması beklenmekte.

Ne yazık ki siyasi gerginlik ve tutarsızlıklar gitgide büyüyen susuzluğu getirecek.

Dünyadaki su sorunu, Rio’daki Çevre Zirvesi’nden on yıl sonra, sürdürülebilir kalkınma programını sınayacak bir konu haline geldi. Çözümlerin artık ivedilikle uygulanması gerektiğini vurgulayan Uno çevre başkanı Klaus Töpfer, temiz su olmadan yoksullukla savaşmanın mümkün olmadığını da hatırlatıyor.

On litre su bulamayanlar

Delegeler bazı umut verici hedefler açıkladılarsa da çözüme ulaşmak o kadar kolay değil: Hedeflere göre 2015 yılına dek, bugün temiz su bağlantısı bulunmayan insanların sayısı yarı yarıya indirilecek- fakat nüfus artışı, toprakların verimsizleşmesi ve iklimsel felaketler- gibi engellerin ne şekilde aşılacağı henüz belirsiz.

Kaldı ki dünya genelinde 13 ülkenin insanları Ğ bunlardan dokuzu Afrika’da- günde on litre su bile alamıyor. Karşılaştırma için örneğin her Almanın günde 130 litre içme suyu harcadığını anımsatabiliriz.

Dünya genelinde atık suların %90’ı için herhangi bir açıklama getirilemezken, gelişmekte olan ülkelerin megakentlerindeki sızıntılar yüzünden içme suyunun yarısı toprağa karışıyor. Yani bu Roma büyüklüğündeki bir kentteki su ihtiyacının, Meksiko şehri kadar bir alanda kullanılmadan boşa akması demek.

Kirli suyla bulaşan hastalıklar dünya genelinde en başta geliyor. Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerdeki hastalıkların %80’ini mikroplu sulara bağlamakta.

İçme suyunun %70’i tarımda kullanılıyor. Bugün 1000 ton suyla bir ton tahılın üretilmesi yüzünden, dünyadaki birçok akarsu denize ulaşmadan kuruyor.

Yeraltı su kaynakları çekiliyor, tatlı su tükeniyor.

Spiegel dergisinde yer alan araştırmaya göre (35/2003) en büyük su krizinin yaşandığı Afrika’da 25 ülke yakında büyük susuzluk çekecek. Fakat bu ne çelişkidir ki Etiyopya, Somali ve Sudan gibi ülkelerdeki insanlar daha şimdiden şiddetli kuraklık içinde yaşarken, Demokratik Kongo Cumhuriyeti neredeyse su içinde yüzüyor. Ülke, Afrika’daki içme suyunun neredeyse bir çeyreğini karşılayacak durumda.

Görüldüğü gibi Afrika’da aslında su yok değil, ne var ki suyun ancak %4’ü gerçekten kullanılıyor. Durum dünya genelinde de pek farklı değil. Gerçi dünya üzerindeki su kaynaklarının yalnızca %2,5’uğu tatlı su olarak değerlendirilebilirken, dörtte üçü de donmuş durumda, ama geriye kalan kaynakları insanlık yine de kolayca kullanabilir.

Tarımda su tasarrufu

Suyun dünya üzerindeki en önemli kaynak olduğunu ve tamamen verimsiz olarak kullanıldığını söyleyen Amherst Evrensel Su Projesi (Massachusetts) direktörü Sandra Postel, evrensel su krizinin teknik değil organizasyon sorununa bağlı olduğunu savunuyor.

Kriz, özellikle de tarımsal faaliyetlere bağlı olarak gelişiyor. Geleceğin dünya nüfusu ancak gitgide daha fazla toprağın işlenmesi sayesinde beslenebilecek. Fakat bu sadece sulamayla mümkün. Suyu altı metre kadar fışkırtan basit su pompaları bile ailelere gelecek şansı verebiliyor, ama sulu tarım dünyanın ihtiyacı olan ‘hayat suyunu’ da çalabilir.

On ton ekinden dördü sulu tarımla yetiştiriliyor. Hatta su, çölü bile yeşertmekte.

Peki bu gelişmelerin bedeli ne? Kızgın çöl rüzgarlarına dayanabilen bir tonluk ekin için tarlalara günde 2000-3000 ton su pompalanmakta. Suudi Arabistan gibi ülkeler aslında büyük paralar ve yoğun enerji gerektiren deniz suyu arıtma tesislerinden yararlanabilirler; yoksa tüm akarsular tarıma kurban gidebilir ve yeraltı suları sürekli pompalandıkça da tarım alanları yok olabilir.

Dünyanın en büyük fosil yer altı su kaynaklarından birini oluşturan Ogallala’nın geleceği örneğin hiç de parlak değil. Amerika’daki tarım alanlarının beşte birinin sulandığı bu doğal kaynakta bir zamanlar Colorado’dan 200 yıl içinde akan su miktarı bulunuyordu. Fakat şu sıralar 350 milyar metreküpe yakın su pompalanmış durumda. Ogalla ile sulanan arazinin %40’ı 20 yıl içinde suyun yetersiz kalması nedeniyle kullanılmaz duruma gelebilecek.

Hindistan, Ortadoğu, kuzey Afrika ve Çin’i de benzer tehlikeler bekliyor. Pekin’deki yer altı su seviyesi bugün 45m kadar azaldı. Balıkçıların bir zamanlar yılda 40 000 ton balık avladıkları Aral gölü adeta bir tuz bulamacı haline geldi. Libya yeraltı su kaynaklarını dev ‘Great Man-Made River’ projesi için harcamakta (bkz.grafik).

‘More crop Per Drop’

Peki bu olumsuz gelişmeyi tersine çevirmek için ne yapmak gerekiyor? Ender olarak doğru zaman ve doğru yerde bulunan bir su kaynağı en adil bir biçimde nasıl bölüştürülebilir?

Suyu tasarruf etmenin başlıca çözüm yolu olduğunu savunan Berlin Teknik Kooperasyonu Birliği’nden (GTZ) Axel Ulmer, her litre suyun daha verimli kullanılmasını ve gelecekte daha az suyla daha fazla iş yapılması gerektiğini öneriyor.

Uzmanlar özellikle de tarımda müthiş tasarruf olanakları görüyor. İki litrelik suyun sadece bir litresi bitkilere ulaşıyor. Ve bu su israfından hatalı bağlantılar sorumlu. Uno’nun su uzmanları, ‘More crop Per drop’, yani ‘tek damlayla daha fazla ekin’ diyor.

Genetikçiler de şu sıralar daha az suyla büyüyen ve kuraklığa dayanabilen tahıl türleri üzerinde araştırıyorlar. Hesaplara göre delikli borulardan oluşan ve suyun doğrudan doğruya bitki köklerine ulaşmasını sağlayan damla sistemi sayesinde sudan %30-40 oranında tasarruf etmek olası. Ancak su uzmanları yine de daha fazla bilim ve teknolojinin bile problemleri uzun vadede çözmekte yetersiz kalabileceği konusunda uyarıyor.

İklimdeki olumsuz değişimlerin gelecek için nelerin getireceğini Avrupa geçtiğimiz haftalarda gayet net bir şekilde gördü. Kuzey Avrupa’yı sel alırken Sicilya’da son 70 yılın en şiddetli kuraklığı yaşandı. Palermo’da ev kadınları sokaklara döküldü. Çiftçiler İtalya’daki eskimiş su şebekelerini protesto etmek için yolları kapadılar. Ve tarlalarda tahıllar kururken, üzümler bağlarda çürüdü...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!