Güncelleme Tarihi:
Adana’nın “renkli yüzü” Aytaç Pekkoçak…
Bu haftaki röportaj konuğumuz Aytaç Pekkoçak… Adana’nın geneli kendisini tanır… “Zort”uyla, esprileriyle ve spor yazarlığı ile meşhurdur…
Sohbetimiz zaman zaman hüzünlü geçti, bazen de kahkahalar attık birlikte…
Küfürlerini dile getirmeme gerek bile yok, o zaten almış namını yürümüş… Soru cevap aralarına fıkraları eklerken keyfi yerindeydi…
Bu kez relax bir söyleşi yapayım dedim… Aytaç Bey de dilediği her şeyi anlattı, biz de dinledik…
Eski Adana hakkında yapılan sohbetlere dahil olmayı çok seviyorum, bu da onlardan biriydi. Anlıyorum ki Adana eski yıllarda gerçekten bir yıldızmış…
Adana’nın delifişeklerinin liste başlarındansınız. O halde sizi biraz tanıyalım, Aytaç Pekkoçak kimdir?
1 Ocak 1937 de doğdum, yılbaşı benim doğum günüm. Yedek Subay öğretmendim, teskere bıraktım, Adana’ya düştüm ve köylere vereceklerdi dönemin Valisine söylediler, köylere verme şehir de kalsın, sporcu bu bir dolu birincilikleri var dediler… Vali Mukadder Öztekin de “O zaman sabahları ilkokula gideceksin, öğleden sonra ortaokulda Beden Eğitimi Öğretmenliği yapacaksın, senin gibi milli sporcular yetiştiremezsen seni Feke’ye sürerim” dedi.
Sizin gibi kaç öğrenci yetiştirdiniz peki?
Yetiştirdiğim en ünlü sporcu Fatih Terim. 3 sene beden eğitimi öğretmenliklerini yaptım, onlar hep havuzdayken Milli sporcu olarak tanırdı beni.
Eşinizle nerde tanıştınız?
Aytaç Pekkoçak: Orda tanıştık (Gülüyor)
Göksel Pekkoçak: Okullarımız çok yakındı ama benim çalıştığım okul küçük bir okuldu ve yıkılıp yeni yapılacaktı. Öyle olunca geçici süreliğine Aytaç Beyin öğretmenlik yaptığı okula gittik ve üçlü eğitim yaptık. O dönemde tanıştık.
Kim kimi kandırdı?
Aytaç Pekkoçak: Kandırıldım! (Gülüyor)
Göksel Pekkoçak: Aaaaa!!!
Nasıl başladınız peki? O yıllarda flört olayları çok da yaygın değildi…
Göksel Pekkoçak: Flört olayı filan değil zaten. Aytaç aklına koymuş beni. O dönemki Beden Eğitimi Bölge Müdürü Cemin Okan idi. Cemil Bey’e benden bahsetmiş o da “Senin alacağın kızı benim görmem lazım” demiş. Sonra benim okula geldiler, “Biz sizin okula voleybol sahası yapacağız” diye ama aslında beni görmeye gelmişler. Sonra bir gün beni yanına çağırdı gittim ama nasıl korktum, bir kabahatim de olmadı diye. Gittiğimde bana sordu “Oğlum gibidir Aytaç, biz seni çok beğendik ne düşünüyorsun?” dediler. “Ailem var benim, bir şey diyemem” dedim sonra geldiler nişanlandık...
Nişanlılık anılarınız var mı?
Kevser Pekkoçak: Babam annemi görmeye beyaz atla gelmiş. Annem ders anlatırken çocuklar gülmeye başlıyor, annem sinirlenmiş ve arkasını dönüp “Ne gülüyorsunuz?” diyecekken bir bakmış babam pencerede atın üstünde anneme bakıyor!
Göksel Pekkoçak: O zamanlar çok fenaydı…
Çapkınlıkları da var mıydı?
Göksel Pekkoçak : Onu bilemem (Gülüyor)
Aytaç Pekkoçak: Sporcuyuz, ünlüyüz vallahi ben bir şey yapmadım kızlar peşimdeydi.
Sizin bir de meşhur zortunuz var…
(Uzun bir zort çekti...)
Neden çekiyordunuz?
Aytaç Pekkoçak: Adana’da biri atar, yalan söyler, hemen zort çekerdim.
Kevser Pekkoçak: Eskisi gibi yapmıyor ama eskiden zortla marş da çalardı.
Aytaç Pekkoçak: Konuşurken diğer kolumu tutuyorum, niye tutuyorsunuz diyorlar “Zort çekmeyeyim diye!” diyorum… (Gülüyor)
Kimlere zort çekiyorsunuz?
Aytaç Pekkoçak: Çekmediğim kimse yokkiiiii… (Gülüyor) Beni her bekarlar gecesine çağırırlardı, açık fıkralar anlatırdım. En çok da Ali Şenozan’a zort çektim. Onun esas soyadı Kaptıkaçtı’ydı sonradan Şenozan oldu.
Evliliğinizin 46. Yılını kutladınız… 46 yıl boyunca evli kalmak büyük başarı… Şimdilerde yok böyle bir şey, nasıl başardınız bunu?
Aytaç Pekkoçak: Kızım hiç birbirimize kötü davranmadık, kavga etmedik. Bütün insanları severiz, insanlar da bizi sever. Hanım da, ben de, anam da, babam da ot yetiştirmedik insan yetiştirdik. Bu arada şimdi dede olacağım, kızımız olacak. Kız çocuğu hayırlı evlattır, kız çocuğu babaya bakar!
Sanırım siz fedakar taraftınız?
Göksel Pekkoçak: Fedakarlık yapmadan olur mu hiç… Ben öğretmenim ve senede 2 ay yaz tatilim vardı, insan o tatilini kocasıyla çocuklarıyla geçirmek ister. Ama ben hiç geçirmedim, evimde çocuklarımla oldum, Aytaç hep işi nedeniyle yazın yoktu.
Şimdiki gençliği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Göksel Pekkoçak: Şimdiki gençlik benim yaptığım fedakarlığı yapmaz, açık söyleyeyim. Biz evlendiğimizde Aytaç’ın babasıyla beraber oturduk. Aytaç giderdi ben de yaz tatilini evde yaşlı kayınbabayla geçirirdim, şimdiki gençlik yapar mı bunu? Asla yapmaz, sabır yok.
Biraz bize eski Adana’yı anlatır mısınız, nasıl bir hayat vardı? Aklınızda nasıl bir Adana kaldı?
Aytaç Pekkoçak: Hürriyet Gazetesi’nden Nezih Demirkent de benim Moda Spor’dan da başkanımdı, Spor kökenli olduğum için bana öğretmenlikten istifa ettirdi ve Hürriyet Haber Ajansı’na geçtim. Maç çıkışlarında arabaya binip matbaaya gitmek yerine taraftarlarla beraber yürürdüm. O taraftarlar bir güzel maç yorumları yapardı ki aklınız durur. Ofise gelip maç yazılarını 4 paragraftan fazla yazmazdım.
Adana denince erkek egemen bir şehir ve bol küfürler gelir. Sizin de küfürleriniz çok meşhurmuş ama insanları incitmeden küfür edermişsiniz…
Aytaç Pekkoçak: ( Uzun bir zort çekip, gülüyor )
Cevabımı aldım. Peki, doğanızda mı var küfretmek?
Aytaç Pekkoçak: Adanalılar küfreder… Bir de ikili konuşma var. Adamın biri demiş ki “Adanalılar niye böyle çoluk çocuk, falan filan, akşam makşam diye konuşuyor? cevap “Onu çocuk mocuk konuşuyor” demiş. (Gülüyor)
Paylaşmak istediğiniz başka anınız?
Aytaç Pekkoçak: Öğretmenlik yapıyorum ve Adana’da spor malzemecisi vardı. Ali Uçan ama lakabı Maymun Ali… Belediyeye de işe girecek ama ilkokul diploması yok. Adana Demirspor Spor’un Kongre Üyesi Muharrem Ağabey aradı “Bu çocuğa diploma lazım” dedi, Maymun Ali geldi iki aya bir filan da dışardan bitirmeler olurdu diploma için. Neyse bunu kabul ettik derse aldık, ders de coğrafya. Türkiye’nin komşularını say dedim, “İran, Suriye, Rusya, Bulgaristan, Yunanistan” dedi. “Lan Amerika nerden çıktı?” dedim “İncirlik Adana’da ya” dedi.
Adana’da kaç kişiydiniz böyle delifişek?
İskender Ayvalık vardı, Hamit Deste vardı… Vardı be kızım gittiler, hepsi gittiler şimdi… (Gözleri doluyor) Yaş oldu 75 be kızım.
Çok gençsiniz daha!
Popomu kaşıyayım da nazar değmesin o zaman! (Gülüyor)
Adana sokaklarında yürürken ne hissediyorsunuz?
Biz eskiden sokaklarda oynardık, şimdiki gençler futbolu da bilgisayarda oynuyor, sohbeti de bilgisayarda yapıyor. Şimdi daha ilkokul birinci sınıfta gözlüklenmeye başlıyorlar. Böyle bir ortamda nasıl sporcu yetişecek? Bu erkekler yarın askere gidecek, bu şekilde bilgisayar esiriyken, spor yokken nasıl yapacaklar?
Şimdi Adana Demirspor’a ne yorum yapıyorsunuz?
Aytaç Pekkoçak: Bak kızım. Adana’yı hem Türkiye’de hem de Avrupa’da kim temsil ediyor biliyor musun? Botaş’lı kızlarımız, basketçiler! Botaş şampiyonluğa oynuyor, iftihar ediyoruz onlarla. Şimdi Adana Demirspor - Adanaspor diye bir şey kalmadı.
Göksel Pekkoçak: Bizim evlendiğimiz yıllarda iki takım arasında çok güzel rekabet vardı, merakla beklenirdi maçlar şimdi yok.
Aytaç Pekkoçak: Türkiye’nin en iyi futbol antrenörü Fatih Terim. Hasan Şaş da Adanalı. Lütfi Arıboğan, Türkiye Futbol Federasyonu Sekreteri Adanalı… Adana’da futbol bitti! Kızım Demirspor ilgisiz oldu, Cemil Okar vardı o çok ilgilenirdi. Bak biz birinci olup geldiğimizde karşılamalar yaparlardı, hepimize hediye verirdi esnaf. Bir kere yenildiğimizde utancımızdan Adana’ya gelemedik. Yenice’de bekledik. Fatih Terim benim öğrencimdi, 3 yıl beraber çalıştık onunla… O kadar vefalıdır ki her Adana’ya gelişinde mutlaka ziyaret eder. Gurur duyuyorum ben kendisiyle, gerçekten işini çok başarılı devam ettiriyor.
Fatih Terim, Hasan Şaş dediniz. Peki neden artık Adana’dan sporcu çıkmıyor?
Aytaç Pekkoçak: Eskiden Adanalılar İstanbul’a okumaya gidiyorlardı. Şimdi Adana’da da var ama şimdiki gençler İstanbul’da okuyor sonra da orda kalıyor, dönmüyor. Biz eskiden yüzücü seçmek için arabaya biner kanallara giderdik. Orada havuza gelemeyenleri tespit ederdik, poposu yüksek olanları seçip, poposu aşağıda olanları seçmezdik. Seçtiklerimizi de alıp yüzmeye götürürdük, yetiştirirdik. Şimdi havuz için bir dolu şey istiyorlar, para istiyorlar sonra çocuklar kanallarda boğuluyor.
Gençlik yıllarınız nasıl geçti?
Göksel Pekkoçak: Bizim mahalle arkadaşlarımız vardı, her boşlukta sinemaya giderdik. Alsaray, Erciyes sinemaları vardı, akşamları birbirimizin evinde toplanırdık, yazlık sinemalar olurdu toplanır ona giderdik. Sosyallik vardı.
Sencer Pekkoçak: Ben hatırlıyorum. Yazlık sinemalara giderdik ve maçlarda sinemalarda çok kalabalık olurdu.
En çok “Zortu” kim yerdi?
Hamido!
Rahmetli Hamit Deste’nin çok sinir olduğu bir şey varmış?
Hamit Deste yap bir bana beste derdim, deli olurdu… Allah rahmet eylesin.
Nerelere gittiniz?
66 yılında Hollanda’da Avrupa Yüzme ve Su Topu Şampiyonası’na katıldık. Tunus’u gördük Akdeniz Oyunları’nda… Yunanistan, Yugoslavya, Romanya, İran, Suudi Arabistan… Çok yere gittik…
Siz bu kadar küfrederken neden kızmıyorlardı?
Hayır, kızmıyorlardı…
Kitap yazmayı düşünmüyor musunuz?
Aytaç Pekkoçak: Oturup zaman ayırmak lazım kızım, ben artık eskisi gibi değilim.
Sencer Pekkoçak: Biz de söylüyoruz sen anlat biz yazalım diye ama henüz başlamadı.
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Aytaç Pekkoçak: Sağlıklı, huzurlu mutluluk dolu yıllar dilerim. Cebe de iyi gelsin, kriz olmasın.