Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2008 00:00
Geçen hafta katıldığım bir organizasyonda, hafif sitemli bakışları ile bir genç yaklaştı yanıma. Türkiye’de motosiklet yarışlarına katıldığından bahsedip, basının bu organizasyonlara yeterli ilgiyi göstermediğinden dert yandı.
Her ne kadar sohbetimiz sırasında az sonra kartımı veririm size dese de unutan arkadaş hatırladığım kadarı ile Türkiye Pist şampiyonası Sperstock C’de yarışan Yunus Erçelik’ti. (yanılıyorsam kusura bakmayın, son zamanlarda kafa bir dünya olduğundan isim hatırlamakta zorlanıyorum)
Yunus bana uzun uzun veryansın etti. "Siz" mesela dedi. Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birinde motosiklet yazıyorsunuz, üstelik bir de Türkiye’nin en sevilen, en çok okunan motosiklet dergisini çıkarıyorsunuz ama bize ikisinde de yok denecek kadar az yer ayırıyorsunuz." Dedi. Haklısın dedim. Kurudum kaldım Yunus’un karşısında. Sonra kendi kendime düşündüm neden diye? Ben gerçekten neden böyle bir şey yapıyorum. Hemen çünkülerini bulmaya başladım. Bu çünküler onlara yer vermemek için haklı sebep değil elbet ama nedenleri bulursam bu nedenleri ortadan kaldırma yollarını da bulurum diye düşündüm.
BODOZLAMA 1000 CC İLE YARIŞILIR MI
Nedenler şöyle Türkiye’de gerçekten amatör düzeyde yapılan tüm bu yarışların sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Son dönemlerde daha profesyonel gözüken takımlar kurulmaya başlasa da örneğin İzmit Körfez pisti gibi yetersiz ve 1000cc.lik bir makinenin, Zürafayı odaya kapamak gibi olduğu pistte makinelerin son vitesini bile görmeden ne derece "yarış"ılabileceğini sorguladığımı fark ettim. Bu sadece benim şikayetim değil tüm yarışçılar da aynı dertten müzdarip. Onlar istemezler mi canavar gibi bir pistte canavar gibi makinelerle yarışsınlar. Ancak durum bu. Avrupada 600cc.de yarışmadan 1000cclik makine kullanamazken bizim yarışçıların bodozlama 1000cc ile yarış kariyerlerine başlamaları da yine küçük bir örnek. Nolur yarışan arkadaşlar bana kızmasın. Biliyorum anlar da iyi şartlarda, doğru kurallarda, adam gibi pistlerde yarışmak istiyorlar ama durum ve şartlar şu anda bu? Peki durum bu diye onları yazmamak, onlara gazete ve dergilerde az yer vermek doğru mu? Değil ama işin gerçeği bu! Aslında tavuk yumurta kısır döngüsü yaşanıyor tam da bu noktada. Yarış sektörü diye bir sektör oluşmadığı için mi medya onlara yer vermiyor yoksa medya yer vermediği için mi sektör oluşamıyor? Çünkü daha iyi şartlarda yarışmak isteyen yarışçı sponsor arayışına girdiğinde potansiyel sponsor diyor ki, sen benim markamla yarıştığında, nerde ne kadar yer alacağım ki ben? Yarışçı kuruyup kalıyor ne dese boş.
FEDERASYON YALAN OLDU
İşin bir de FEDERASYON yanı var ki orası da Allahlık Ali Bekir! Ey federasyon sen neden kuruldun ve şu ara ne yapmaktasın? Kenan’a bile beklenen ilgiyi ve desteği göstermediğini düşündüğüm Federasyon var olmak ve bünyesindeki insanlarla kendi çalıp kendi oynamak için kurulmuş görünüyor. Kurulduğundan beri sayısız defa buradan, iyi şeyler yapacağına inanıyorum ümidimi belirttiğim ama bunu yaptıklarına hiç şahit olmadığım için inancımı yitirdiğim bir federasyon! Onların da yarış ve yarışçılar için yarış düzenleyip, lisans verip para toplamak dışında bir şey yaptığı yok. Hatta şu yarış pistiyle anlaşamayıp, Abdülrezzak abiye kızıp, onca yarışçıyı zor durumda bırakacağını umursamadan yarışa bir hafta kala bu yarışı bilmemne pistine alıyoruz! Kararını alan, bundan sonra bilmemnerde hiç yarış yapmıcaz diyebilen, basına yarış sonuçlarını, dört yıldır yalvarmama rağmen fotoğrafsız sadece yazı olarak yollayan bir zihniyetle yönetiliyor şu aralar. Yarışçılar ne yapsın?
SONUÇ: Ben kendi adıma motosiklet yarışlarına bundan böyle daha sık yer vermeye gayret edeceğimi söylemek istiyorum. Yarış takip etmek ciddi de bir iştir. Bakalım ne denli altından kalkacağız. Tüm yarışçı arkadaşlara da buradan rica ediyorum, beni şu yarış işleri, oralarda neler döndüğü, ne sıkıntılar olduğu, ne haksızlıklar yaşandığı konusunda biraz bilgilendirin.