Güncelleme Tarihi:
İşte deniz tutkunu Tolga Seyhan ve bizlerle paylaştıkları…
** Futbola nasıl başladığından bahsedebilir misin?
Futbola başladığımda 14 yaşındaydım. Giresun’da amatör bir kulüpte başladım ve aşağı yukarı 3 sene kadar orada oynadım. Daha sonra Sivas’a gittim 3. Ligde, orada bir yıl kadar oynadım ama santrafor olarak. Ardından da 2. ligde top koşturdum. Daha sonra o zaman birinci ligdeki Çanakkale Dardanelspor’a transfer oldum. Bu takımların hepsinde santrafor oynamıştım şu an stoperim. Çanakkale’ye transferim olunca hocam Erdoğan Arıca “Tolga senin santraforda ne işin var, geç stopere bari top geçmesin” demişti. Stoper olarak başlama hikayem de böyledir. Oradan sonra da Malatya’ya, Trabzon’a, Ukrayna’ya ve Galatasaray’a transferlerim gerçekleşti. Ve şu anda da Gaziantepspor’dayım.
** Bu süreçte ailenden destek gördün mü? Sana yaklaşımları nasıldı?
Benim futbola başladığım dönemlerde aşağı yukarı 14 yıl önce aileler bu kadar bu kadar destek olmazdı. O zaman ki şartlar daha farklıydı. Üstümüz, başımız kirli çamurlu eve gittiğimizde kızarlardı. Saklardık biz de annemiz görmesin diye. Şimdiki şartlara bakıyorum, inanılmaz bir değişim var. Ailelerin desteklemesi gerçekten güzel bir şey. Biz o zaman farklı şeyler yaşamışız, şimdi ki gençler daha şanslı. Şimdi başlayan çocukların daha gelişmiş olması gerekiyor çünkü arkalarında aile destekleri var, daha fazla eğitim var ve daha fazla altyapı var. O yüzden şimdi ki neslin daha şanslı olduğunu düşünüyorum.
** Bir dönem futbolu bırakmayı düşünmüşsün hatta Ziya Doğan’ın senin hayatında dönüm noktası olduğunu düşünüyormuşsun.
Evet futbolu bırakmıştım. Çanakkale Dardanelspor’da oynarken futbolu bıraktım çünkü bazı haksızlıklara uğramıştım. 3 yıllık bir sözleşmem vardı ve bu sözleşmeyi 5 yıla çıkarmaya çalıştılar. Ben de “Zaten 3 yıllık imzam var neden 5 yıla uzatalım, son yıla girdiğimde oturur konuşuruz” dedim. Bu olaydan sonra kulüple aramız bozuldu ve ben 5-6 ay gibi bir süre futbolu bıraktım. Daha sonra Ziya Hoca tanımadığı halde sadece güvendiği için beni Malatyaspor’a istedi. Allah da yardım etti güzel şeyler yaşadım Malatya’da. O dönemler benim için çok önemliydi. Çok kötü şeyler de olabilirdi ama şansım varmış güzel şeyler yaşadım.
** Şu anda Gaziantepspor’dasın. Mevcut kadrosu göz önüne alındığında tüm spor camiasının ve kentin bu sene Gaziantepspor’dan oldukça büyük beklentileri vardı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Tabi ki futbolcular olarak biz de iyi olmayı ve üst üste galip gelmeyi çok istiyoruz. Çünkü bu işten hem maddi hem maddi çok büyük kazançlarımız oluyor. Mevcut kadroya baktığımızda bireysel olarak çok iyi kadromuz var. Çok ilginçtir ikisi içeride ikisi dışarıda 4 tane maç oynadık. Bunlardan Fener”i yendik, Trabzon ve Beşiktaş’la dışarıda berabere kaldık. Kadro olarak onlardan daha iyiyiz ama kendi ayarımızda sayılabilecek Sivas, Ankaragücü, Ankaraspor takımlarıyla oynadığımız maçlarda puan kaybettik. Biz de bilmiyoruz bunun nedenini ama kötü giden bir şeyler var gibi görünüyor ki buna yönetim bazında bakmamak lazım bizimle alakalıdır bu, düzeltmek de bize düşüyor. Geçen hafta Fener maçından sonra bazı şeylerin daha iyi olacağını düşünüyorduk. Ama Sivas mağlubiyeti var. Bu bizi oldukça olumsuz etkiledi. Önümüzde bir kupa maçı için kendimizi toparlamamız gerekiyor. Bir futbolcu kaybettiği maçtan sonra hemen maç oynamak ister. Bu maçı kazanıp moral bulmak ister. Ama kesinlikle bizim üst üste maç kazanmamız gerekiyor çünkü kazanabilecek kapasitede bir takımız. Futbolcu arkadaşlarıma, takımımıza güvendiğim için bunu söylüyorum. İstediğimiz gibi bir çıkış yakalarsak çok daha farklı şeylerin olacağına inanıyorum.
** Biz büyük takımlarla oynayacağımız maçlara çok daha farklı bir motivasyon ve hazırlıkla çıkıyorsunuz. Bahsettiğimiz Ankaragücü, Kasımpaşa gibi takımlarda sizi kendilerinden daha kuvvetli görüp farklı motive mi oluyorlar acaba?
Ben de Gaziantepspor’a karşı başka takımlardayken oynadım. Diğer takımlar her zaman. Gaziantepspor’a farklı bakmıştır. Yapısıyla, futbolcusuyla ve oyun yapısıyla Antep her zaman ters gelmiştir diğer takımlara. Gaziantepspor küme düşmeye oynadığı zamanlarda bile durum böyle olmuştur. Mesela Sivasspor maçına çıktığımızda Sivas’ın korkak oynadığını hissettim biraz geri çekildiler.
**Galatasaraylı ya da Trabzonsporlu Tolga Seyhan olmakla Gaziantepsporlu Tolga Seyhan olmak arasında farkı hissediyor musun sahada?
Hayır kesinlikle böyle bir fark hissetmiyorum. Belki hakem anlamında soruyor olabilirsiniz bunu ama Gaziantepspor’da çok güçlü bir kulüp. Gaziantepspor Anadolu’nun en köklü takımlarından birisi. Ama belki başka bir takımda oynasaydım örneğin Hacettepe’de tabi ki hissediyorum derdim çünkü nedir seyirciniz yoktur, paranız yoktur hissedersiniz. Ama Gaziantepspor’da oynarken böyle bir fark hissetmiyorum. Hissetseydim bunu açıkça çıkar söylerdim.
** Türkiye’nin birçok takımında ve Avrupa’da top oynamış bir futbolcu olarak ligin kalitesini ve rekabet koşullarını değerlendirmeni istesek?
Ben Ukrayna’da oynadım tabi oradaki futbolla buradaki aynı değil. Türkiye’de futbol daha iyi. Gerçi benim oynadığım dönemle kıyaslarsan Ukrayna’da şu an daha iyi oldu. Futbol için finansal durum çok önemli. Orada finans durumu da iyi olduğu için istedikleri futbolcuyu alabiliyorlar. Futbollarını geliştirmek adına getiriyorlar ki en son UEFA kupasını almaları bunun kanıtı zaten.
** Türk futbolunu nereye koyarsın?
Türkiye’deki futbolun iyiye gittiğini düşünmüyorum. 4 büyük kulübün ve Anadolu’dan da bir iki takım dışında kulüplerin iyi yönetildiğine inanmıyorum. Futbolcular hep eziliyorlar. Yöneticilerin ve yönetimlerin haklı görüldüğü bir ortamda yaşıyoruz. Biz hep haksızmışız gibi görülüyoruz. Parasını eksiksiz günü gününe alan, dünya kadar rakamlara oynayan futbolcular gibi görülüyoruz. ‘Bu paralar nerede? Kağıt üzerinde… para nerde? yok’, bunu insanlara anlatamıyorsun. Böyle bir ortamda rekabeti kimse beklemesin. Gün geçtikçe daha da kötüye gideceğini düşünüyorum. Bundan önce daha iyiydi. En azından çok paraya oynamasan bile verilen sözler yerine getirilirdi. Bunları Gaziantepspor Kulübü adına söylemiyorum genel anlamda söylüyorum. Böyle bir ortamda dediğim gibi rekabet olabileceğini düşünmüyorum çünkü takımlar arasında uçurumlar var... Yönetimler arasında, maddi açıdan... 3-5 milyona oynayan futbolcu da var 200 milyara oynayan futbolcu da var. Tabi ki bir takım farklılıklar olacak ama bu kadar da olmamalı. Durum böyle olunca da futbolun seyir zevki de düşüyor.
Fenerbahçe-Galatasaray arasında derbi izliyorsunuz çok iyi bir derbi miydi? Bence değildi. Dünyanın izlediği bir derbi diyorsunuz ama bir Barcelona-Real Madrid izlediğinizde çok daha zevk alıyorsunuz.
Örneğin ben geçen sene Kocaeli’de oynarken imza atıyorum 20 milyar para alıyorum. Aradan bir yıl geçiyor, federasyon benim alacağımı 7 ay sonraya erteliyor. Federasyon kesinlikle kulüpleri kolluyor, bizim hakkımızı kollayacak hiçbir kurum yok. Biz gideceğiz Federasyona başvuracağız, federasyon hakkımızı verdi verdi, vermediyse erteliyor erteleyebildiği kadar. Hiç hoş olan bir davranış değil.
Sen federasyon olarak 10 trilyon borcu olan kulübe transfer izni veriyorsun. Adamın borcu 20 trilyona çıkıyor. Her yıl aynı şeyi yapıyorsun. Borç katlanıyor. Ben alacağım olan kulübü federasyona şikayet ediyorum. Mahkemeye veriyorum. Sonra bir futbolcu arkadaşım beni arıyor. “Tolga’cığım, ben falanca kulüple anlaştım ama sen onları şikayet ettiğin, mahkemeye verdiğin için beni alamıyorlar. N’olur dilekçeni geri çek. Yoksa açıkta kalacağım” diyor. Düşünebiliyor musunuz futbolumuzun içinde bulunduğu durumu.
Futbolcuların hakkının savunulmadığına inanıyorum, benim düşüncem bu kim ne düşünürse düşünsün.
** “Malatyaspor’da çok güzel maçlar çıkardım ama Trabzonspor’da 3 maç oynadıktan sonra milli takıma çağrıldım” demişsin. Peki Gaziantepspor’da milli takım yolunun açık olduğuna inanıyor musun?
Yaşım 32 olabilir ama bu anlamda bu mevkide Türkiye’de oynayabilecek çok futbolcu olduğunu düşünmüyorum. O açıdan şansım var. Ama dediğiniz gibi bir Anadolu kulübünde oynuyorsanız milli takıma çağrılma şansınız çok yok, şansınız azalıyor. Trabzonspor’a transfer olmadan önce Malatya’da stoper oynarken 6 gol atmıştım ve performansım çok iyiydi. Fakat Trabzonspor’a transferim gerçekleştikten sonra milli takım yolu daha kolay açılmıştı. Büyük takımda oynayıp da çağrılmadığınızda televizyonlarda insanlar çıkıp da “Vay şunu nasıl milli takıma çağırmazsınız” diye hesap sorabiliyor ama Anadolu’da oynuyorsanız “Ya bu adam da kim ki zaten” diyorlar.
** Milli takım tecrübesini yaşamış bir futbolcu olarak Milli takımın dünya kupasına katılamamasını nasıl değerlendiriyorsun? Sana göre milli takımın hocası yerli mi olmalı yabancı mı?
Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Sonuçta oynanan bir futbol var ve futbolda her şey olabiliyor. Ortada bir emek var ve herkesin emeğine saygı duymak gerekiyor. Hocaya gelecek olursak bana göre yerli de olabilir yabancı da. Bu polemikleri de çok yersiz buluyorum. Türkiye’ de böyle bir durum var. Kendi takımlarına yerli istemiyorlar ille de yabancı olsun diyorlar, ama milli takıma gelince kesinlikle yerli olmalı diyorlar. Bu çok tezat bir durum değil mi. Yerli, yabancı olması bana göre fark etmez, işini iyi yapması yeterli. Benim için önemli olan bu.
** Türkiye’deki yabancı futbolcu sayısı konusunda ne düşünüyorsun?
Bence bu sayı kesinlikle düşürülmeli. Kaleciyi de saymayınca bir takımda 4 tane Türk futbolcu oynuyor düşünsenize. Herkes arttırmaya çalışıyor. O zaman biz hiç oynamayalım. Yabancı sayısını 8’e falan çıkarsınlar... Bize ne gerek var. Hepsini serbest yapsınlar yemin ediyorum bir tane bile Türk futbolcu oynatmazlar. Bizim ülkemizde yabanca hayranlığı var. Biz ne kadar kötü oynarsa oynasın yabancı futbolcuya hastayız. Tabi ki takıma faydası olmasını isterim. Burada hiçbir art niyetim olamaz çünkü bize gelen yabancı arkadaşlarımı çok seviyorum. Ben Türk milleti olarak bakıyorum olaya. Kötü oynuyor diyorsunuz, boş ver “yabancı” diyor. Rengine, gülmesine, konuşmasına hastayız. Futbolculuğu dışında her şeyine hastayız.
** Seni bugüne kadar en çok zorlayan forvet oyuncuları hangileriydi?
Önceki dönemlerde Hakan Şükür vardı beni en çok zorlayan. Bir Fatih Tekke’ye karşı oynamak istemem açıkçası. Ama Fatih ile karşılıklı da oynadık beraber de oynadık. Bir de Nobre var tabi. Karşımda görmek istemem.
** Şu an Galatasaray’da Baros’mu Nonda’mı ikilemi var. İkisini de tanıyan bir futbolcu olarak hangisine karşı oynamak istemezdin?
İkisinin de stili birbirinden çok farklı. Nonda topu saklıyor şahsen onu isterim çünkü sırtı dönük ama Baros dikine oynuyor ona karşı oynaması daha zor. Baros dikkat isteyen bir oyuncu.
** Bugüne kadar çok kırmızı kart gördün mü?
Amatör takımda görmüştüm. Süperlig de tam hatırlamıyorum ama 3’ü geçmemiştir.
** Senin çok agresif bir futbolcu olduğun söyleniyor?
Agresifim ama bir vurma kırma gibi özelliğim yok. Takım arkadaşlarıma kendime kızarım bu da normaldir. Ben kızmazsam futbol oynayamam. Aksi takdirde futbolu bırakmam gerekir. Kendimi daha iyi verebiliyorum işime daha çok konsantre oluyorum kızdığım zaman. Ama bunu insanlara küfür ederek ya da tekme atarak yapmıyorum. Hakemle konuşmayı seviyorum. Yanlış gördüğümü iletmek istiyorum. Bizim Türk insanının karakterinde vardır el ve kol hareketleri yardımıyla konuşmak. Aslında bunu diyalog kurmak için yapıyorsunuz. Yorgun olduğumuz için de ses tonumuzu ayarlayamıyoruz. Bu belki yanlış anlaşılıyor olabilir. Yoksa benim kimseyi kıracak şekilde yaptığım bir yanlış hareketim yok. Takım içinde hiçbir arkadaşımla aramda sorun yok.
** Eleştiriye açık mısın?
Evet hem de çok. Ama bunu gerçekten bütün samimiyetimle söylüyorum. Beni ilk önce bana sorarlarsa ben kendimi çok daha farklı anlatabilirim. Bir şeyi gördüğünde yazabilirsin ama sadece gördüğünü yazabilirsin. Şu şurada şunu demiş bu burada bunu demiş. Ben de sana birileri senin hakkında şunu demiş dersem ne diyeceksin.
Basın mensubu arkadaşlardan özellikle rica ediyorum. Bir şey duyduğunuz zaman gelin bana sorun, yanlış anladığınız şeyleri yazmayın diyorum. Eğer bana sorarlarsa mesela küfrettiysem gerçekten söylerim bunu yalan söylemem. Gazetecilerin, insanları etkileyen, yön veren insanların gerçekten çok dürüst olmaları gerekir. Siz bu işi yapıyorsunuz, birbirimizle diyaloğumuzun iyi olması ve bir şeyleri paylaşmamız gerekiyor.
** Futbolu bıraktıktan sonraya dair planların nelerdir?
Bunu hiç düşünmedim ama bizler futbolu bıraktıktan sonra ticaret yapamayız. Yaptığımız her işi batırırız biz. Çünkü genelde ilkokul mezunuyuzdur. Bizler genelde yoklukların olduğu bir hayattan gelmişizdir. Ailemize bakmak zorunda olmuşuzdur. O yüzden ailemize hep yardım etmişizdir. Ben şahsım adına söyleyeyim ticaret yapamam. Öyle bir zekam yok. Hocalık desen bunun için de kesin bir şey söyleyemem ama yapabileceğimiz en iyi iş de o olur. Onda da şansımızın çok iyi olması gerekiyor çünkü çok fazla hoca var. Şunu söyleyebilirim sadece futbolun içinde olacağım kesin.
** Futbol dışında ilgi alanların var mı?
Denizi çok seviyorum. Balık tutmayı da öyle. Kitap okurum dersem yalan olur. Çok hoşuma giden bir konu olursa ancak öyle okurum. Hayatımda vazgeçemeyeceğim en büyük tutkum deniz. Ben Karadenizliyim, balık tutkum yüzünden tekne aldım. Yazın bununla uğraşırım hep, babam da balıkçıdır. Ayrıca ailemle vakit geçirmeyi seviyorum, çocuklarımı çok seviyorum. Bir de biraz klasik olacak ama mangalı çok seviyorum. Buradaki insanlar zevklerine oldukça düşkünler…
Türk Futbolu İyi Yönetilmiyor
“Yabancı sayısını 8’e falan çıkarsınlar... Bize ne gerek var. Hepsini serbest yapsınlar yemin ediyorum bir tane bile Türk futbolcu oynatmazlar.” diyor... Biraz sinirli ve agresif gibi görünüyor ama tamamen hırsından ve iyi olma isteğinden kaynaklanıyor. İyi kıvıranların prim yaptığı bir ortam ve meslekte kıvırmadan ve dik durarak ayakta kalmaya çalışmış. Hatta bu özellikleri yüzünden zaman zaman çok sıkıntı çekmiş. Futboldan sonraki en büyük tutkusu ise deniz… İşte deniz tutkunu Tolga Seyhan ve bizlerle paylaştıkları…
** Futbola nasıl başladığından bahsedebilir misin?
Futbola başladığımda 14 yaşındaydım. Giresun’da amatör bir kulüpte başladım ve aşağı yukarı 3 sene kadar orada oynadım. Daha sonra Sivas’a gittim 3. Ligde, orada bir yıl kadar oynadım ama santrafor olarak. Ardından da 2. ligde top koşturdum. Daha sonra o zaman birinci ligdeki Çanakkale Dardanelspor’a transfer oldum. Bu takımların hepsinde santrafor oynamıştım şu an stoperim. Çanakkale’ye transferim olunca hocam Erdoğan Arıca “Tolga senin santraforda ne işin var, geç stopere bari top geçmesin” demişti. Stoper olarak başlama hikayem de böyledir. Oradan sonra da Malatya’ya, Trabzon’a, Ukrayna’ya ve Galatasaray’a transferlerim gerçekleşti. Ve şu anda da Gaziantepspor’dayım.
** Bu süreçte ailenden destek gördün mü? Sana yaklaşımları nasıldı?
Benim futbola başladığım dönemlerde aşağı yukarı 14 yıl önce aileler bu kadar bu kadar destek olmazdı. O zaman ki şartlar daha farklıydı. Üstümüz, başımız kirli çamurlu eve gittiğimizde kızarlardı. Saklardık biz de annemiz görmesin diye. Şimdiki şartlara bakıyorum, inanılmaz bir değişim var. Ailelerin desteklemesi gerçekten güzel bir şey. Biz o zaman farklı şeyler yaşamışız, şimdi ki gençler daha şanslı. Şimdi başlayan çocukların daha gelişmiş olması gerekiyor çünkü arkalarında aile destekleri var, daha fazla eğitim var ve daha fazla altyapı var. O yüzden şimdi ki neslin daha şanslı olduğunu düşünüyorum.
** Bir dönem futbolu bırakmayı düşünmüşsün hatta Ziya Doğan’ın senin hayatında dönüm noktası olduğunu düşünüyormuşsun.
Evet futbolu bırakmıştım. Çanakkale Dardanelspor’da oynarken futbolu bıraktım çünkü bazı haksızlıklara uğramıştım. 3 yıllık bir sözleşmem vardı ve bu sözleşmeyi 5 yıla çıkarmaya çalıştılar. Ben de “Zaten 3 yıllık imzam var neden 5 yıla uzatalım, son yıla girdiğimde oturur konuşuruz” dedim. Bu olaydan sonra kulüple aramız bozuldu ve ben 5-6 ay gibi bir süre futbolu bıraktım. Daha sonra Ziya Hoca tanımadığı halde sadece güvendiği için beni Malatyaspor’a istedi. Allah da yardım etti güzel şeyler yaşadım Malatya’da. O dönemler benim için çok önemliydi. Çok kötü şeyler de olabilirdi ama şansım varmış güzel şeyler yaşadım.
** Şu anda Gaziantepspor’dasın. Mevcut kadrosu göz önüne alındığında tüm spor camiasının ve kentin bu sene Gaziantepspor’dan oldukça büyük beklentileri vardı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Tabi ki futbolcular olarak biz de iyi olmayı ve üst üste galip gelmeyi çok istiyoruz. Çünkü bu işten hem maddi hem maddi çok büyük kazançlarımız oluyor. Mevcut kadroya baktığımızda bireysel olarak çok iyi kadromuz var. Çok ilginçtir ikisi içeride ikisi dışarıda 4 tane maç oynadık. Bunlardan Fener”i yendik, Trabzon ve Beşiktaş’la dışarıda berabere kaldık. Kadro olarak onlardan daha iyiyiz ama kendi ayarımızda sayılabilecek Sivas, Ankaragücü, Ankaraspor takımlarıyla oynadığımız maçlarda puan kaybettik. Biz de bilmiyoruz bunun nedenini ama kötü giden bir şeyler var gibi görünüyor ki buna yönetim bazında bakmamak lazım bizimle alakalıdır bu, düzeltmek de bize düşüyor. Geçen hafta Fener maçından sonra bazı şeylerin daha iyi olacağını düşünüyorduk. Ama Sivas mağlubiyeti var. Bu bizi oldukça olumsuz etkiledi. Önümüzde bir kupa maçı için kendimizi toparlamamız gerekiyor. Bir futbolcu kaybettiği maçtan sonra hemen maç oynamak ister. Bu maçı kazanıp moral bulmak ister. Ama kesinlikle bizim üst üste maç kazanmamız gerekiyor çünkü kazanabilecek kapasitede bir takımız. Futbolcu arkadaşlarıma, takımımıza güvendiğim için bunu söylüyorum. İstediğimiz gibi bir çıkış yakalarsak çok daha farklı şeylerin olacağına inanıyorum.
** Biz büyük takımlarla oynayacağımız maçlara çok daha farklı bir motivasyon ve hazırlıkla çıkıyorsunuz. Bahsettiğimiz Ankaragücü, Kasımpaşa gibi takımlarda sizi kendilerinden daha kuvvetli görüp farklı motive mi oluyorlar acaba?
Ben de Gaziantepspor’a karşı başka takımlardayken oynadım. Diğer takımlar her zaman. Gaziantepspor’a farklı bakmıştır. Yapısıyla, futbolcusuyla ve oyun yapısıyla Antep her zaman ters gelmiştir diğer takımlara. Gaziantepspor küme düşmeye oynadığı zamanlarda bile durum böyle olmuştur. Mesela Sivasspor maçına çıktığımızda Sivas’ın korkak oynadığını hissettim biraz geri çekildiler.
**Galatasaraylı ya da Trabzonsporlu Tolga Seyhan olmakla Gaziantepsporlu Tolga Seyhan olmak arasında farkı hissediyor musun sahada?
Hayır kesinlikle böyle bir fark hissetmiyorum. Belki hakem anlamında soruyor olabilirsiniz bunu ama Gaziantepspor’da çok güçlü bir kulüp. Gaziantepspor Anadolu’nun en köklü takımlarından birisi. Ama belki başka bir takımda oynasaydım örneğin Hacettepe’de tabi ki hissediyorum derdim çünkü nedir seyirciniz yoktur, paranız yoktur hissedersiniz. Ama Gaziantepspor’da oynarken böyle bir fark hissetmiyorum. Hissetseydim bunu açıkça çıkar söylerdim.
** Türkiye’nin birçok takımında ve Avrupa’da top oynamış bir futbolcu olarak ligin kalitesini ve rekabet koşullarını değerlendirmeni istesek?
Ben Ukrayna’da oynadım tabi oradaki futbolla buradaki aynı değil. Türkiye’de futbol daha iyi. Gerçi benim oynadığım dönemle kıyaslarsan Ukrayna’da şu an daha iyi oldu. Futbol için finansal durum çok önemli. Orada finans durumu da iyi olduğu için istedikleri futbolcuyu alabiliyorlar. Futbollarını geliştirmek adına getiriyorlar ki en son UEFA kupasını almaları bunun kanıtı zaten.
** Türk futbolunu nereye koyarsın?
Türkiye’deki futbolun iyiye gittiğini düşünmüyorum. 4 büyük kulübün ve Anadolu’dan da bir iki takım dışında kulüplerin iyi yönetildiğine inanmıyorum. Futbolcular hep eziliyorlar. Yöneticilerin ve yönetimlerin haklı görüldüğü bir ortamda yaşıyoruz. Biz hep haksızmışız gibi görülüyoruz. Parasını eksiksiz günü gününe alan, dünya kadar rakamlara oynayan futbolcular gibi görülüyoruz. ‘Bu paralar nerede? Kağıt üzerinde… para nerde? yok’, bunu insanlara anlatamıyorsun. Böyle bir ortamda rekabeti kimse beklemesin. Gün geçtikçe daha da kötüye gideceğini düşünüyorum. Bundan önce daha iyiydi. En azından çok paraya oynamasan bile verilen sözler yerine getirilirdi. Bunları Gaziantepspor Kulübü adına söylemiyorum genel anlamda söylüyorum. Böyle bir ortamda dediğim gibi rekabet olabileceğini düşünmüyorum çünkü takımlar arasında uçurumlar var... Yönetimler arasında, maddi açıdan... 3-5 milyona oynayan futbolcu da var 200 milyara oynayan futbolcu da var. Tabi ki bir takım farklılıklar olacak ama bu kadar da olmamalı. Durum böyle olunca da futbolun seyir zevki de düşüyor.
Fenerbahçe-Galatasaray arasında derbi izliyorsunuz çok iyi bir derbi miydi? Bence değildi. Dünyanın izlediği bir derbi diyorsunuz ama bir Barcelona-Real Madrid izlediğinizde çok daha zevk alıyorsunuz.
Örneğin ben geçen sene Kocaeli’de oynarken imza atıyorum 20 milyar para alıyorum. Aradan bir yıl geçiyor, federasyon benim alacağımı 7 ay sonraya erteliyor. Federasyon kesinlikle kulüpleri kolluyor, bizim hakkımızı kollayacak hiçbir kurum yok. Biz gideceğiz Federasyona başvuracağız, federasyon hakkımızı verdi verdi, vermediyse erteliyor erteleyebildiği kadar. Hiç hoş olan bir davranış değil.
Sen federasyon olarak 10 trilyon borcu olan kulübe transfer izni veriyorsun. Adamın borcu 20 trilyona çıkıyor. Her yıl aynı şeyi yapıyorsun. Borç katlanıyor. Ben alacağım olan kulübü federasyona şikayet ediyorum. Mahkemeye veriyorum. Sonra bir futbolcu arkadaşım beni arıyor. “Tolga’cığım, ben falanca kulüple anlaştım ama sen onları şikayet ettiğin, mahkemeye verdiğin için beni alamıyorlar. N’olur dilekçeni geri çek. Yoksa açıkta kalacağım” diyor. Düşünebiliyor musunuz futbolumuzun içinde bulunduğu durumu.
Futbolcuların hakkının savunulmadığına inanıyorum, benim düşüncem bu kim ne düşünürse düşünsün.
** “Malatyaspor’da çok güzel maçlar çıkardım ama Trabzonspor’da 3 maç oynadıktan sonra milli takıma çağrıldım” demişsin. Peki Gaziantepspor’da milli takım yolunun açık olduğuna inanıyor musun?
Yaşım 32 olabilir ama bu anlamda bu mevkide Türkiye’de oynayabilecek çok futbolcu olduğunu düşünmüyorum. O açıdan şansım var. Ama dediğiniz gibi bir Anadolu kulübünde oynuyorsanız milli takıma çağrılma şansınız çok yok, şansınız azalıyor. Trabzonspor’a transfer olmadan önce Malatya’da stoper oynarken 6 gol atmıştım ve performansım çok iyiydi. Fakat Trabzonspor’a transferim gerçekleştikten sonra milli takım yolu daha kolay açılmıştı. Büyük takımda oynayıp da çağrılmadığınızda televizyonlarda insanlar çıkıp da “Vay şunu nasıl milli takıma çağırmazsınız” diye hesap sorabiliyor ama Anadolu’da oynuyorsanız “Ya bu adam da kim ki zaten” diyorlar.
** Milli takım tecrübesini yaşamış bir futbolcu olarak Milli takımın dünya kupasına katılamamasını nasıl değerlendiriyorsun? Sana göre milli takımın hocası yerli mi olmalı yabancı mı?
Bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Sonuçta oynanan bir futbol var ve futbolda her şey olabiliyor. Ortada bir emek var ve herkesin emeğine saygı duymak gerekiyor. Hocaya gelecek olursak bana göre yerli de olabilir yabancı da. Bu polemikleri de çok yersiz buluyorum. Türkiye’ de böyle bir durum var. Kendi takımlarına yerli istemiyorlar ille de yabancı olsun diyorlar, ama milli takıma gelince kesinlikle yerli olmalı diyorlar. Bu çok tezat bir durum değil mi. Yerli, yabancı olması bana göre fark etmez, işini iyi yapması yeterli. Benim için önemli olan bu.
** Türkiye’deki yabancı futbolcu sayısı konusunda ne düşünüyorsun?
Bence bu sayı kesinlikle düşürülmeli. Kaleciyi de saymayınca bir takımda 4 tane Türk futbolcu oynuyor düşünsenize. Herkes arttırmaya çalışıyor. O zaman biz hiç oynamayalım. Yabancı sayısını 8’e falan çıkarsınlar... Bize ne gerek var. Hepsini serbest yapsınlar yemin ediyorum bir tane bile Türk futbolcu oynatmazlar. Bizim ülkemizde yabanca hayranlığı var. Biz ne kadar kötü oynarsa oynasın yabancı futbolcuya hastayız. Tabi ki takıma faydası olmasını isterim. Burada hiçbir art niyetim olamaz çünkü bize gelen yabancı arkadaşlarımı çok seviyorum. Ben Türk milleti olarak bakıyorum olaya. Kötü oynuyor diyorsunuz, boş ver “yabancı” diyor. Rengine, gülmesine, konuşmasına hastayız. Futbolculuğu dışında her şeyine hastayız.
** Seni bugüne kadar en çok zorlayan forvet oyuncuları hangileriydi?
Önceki dönemlerde Hakan Şükür vardı beni en çok zorlayan. Bir Fatih Tekke’ye karşı oynamak istemem açıkçası. Ama Fatih ile karşılıklı da oynadık beraber de oynadık. Bir de Nobre var tabi. Karşımda görmek istemem.
** Şu an Galatasaray’da Baros’mu Nonda’mı ikilemi var. İkisini de tanıyan bir futbolcu olarak hangisine karşı oynamak istemezdin?
İkisinin de stili birbirinden çok farklı. Nonda topu saklıyor şahsen onu isterim çünkü sırtı dönük ama Baros dikine oynuyor ona karşı oynaması daha zor. Baros dikkat isteyen bir oyuncu.
** Bugüne kadar çok kırmızı kart gördün mü?
Amatör takımda görmüştüm. Süperlig de tam hatırlamıyorum ama 3’ü geçmemiştir.
** Senin çok agresif bir futbolcu olduğun söyleniyor?
Agresifim ama bir vurma kırma gibi özelliğim yok. Takım arkadaşlarıma kendime kızarım bu da normaldir. Ben kızmazsam futbol oynayamam. Aksi takdirde futbolu bırakmam gerekir. Kendimi daha iyi verebiliyorum işime daha çok konsantre oluyorum kızdığım zaman. Ama bunu insanlara küfür ederek ya da tekme atarak yapmıyorum. Hakemle konuşmayı seviyorum. Yanlış gördüğümü iletmek istiyorum. Bizim Türk insanının karakterinde vardır el ve kol hareketleri yardımıyla konuşmak. Aslında bunu diyalog kurmak için yapıyorsunuz. Yorgun olduğumuz için de ses tonumuzu ayarlayamıyoruz. Bu belki yanlış anlaşılıyor olabilir. Yoksa benim kimseyi kıracak şekilde yaptığım bir yanlış hareketim yok. Takım içinde hiçbir arkadaşımla aramda sorun yok.
** Eleştiriye açık mısın?
Evet hem de çok. Ama bunu gerçekten bütün samimiyetimle söylüyorum. Beni ilk önce bana sorarlarsa ben kendimi çok daha farklı anlatabilirim. Bir şeyi gördüğünde yazabilirsin ama sadece gördüğünü yazabilirsin. Şu şurada şunu demiş bu burada bunu demiş. Ben de sana birileri senin hakkında şunu demiş dersem ne diyeceksin.
Basın mensubu arkadaşlardan özellikle rica ediyorum. Bir şey duyduğunuz zaman gelin bana sorun, yanlış anladığınız şeyleri yazmayın diyorum. Eğer bana sorarlarsa mesela küfrettiysem gerçekten söylerim bunu yalan söylemem. Gazetecilerin, insanları etkileyen, yön veren insanların gerçekten çok dürüst olmaları gerekir. Siz bu işi yapıyorsunuz, birbirimizle diyaloğumuzun iyi olması ve bir şeyleri paylaşmamız gerekiyor.
** Futbolu bıraktıktan sonraya dair planların nelerdir?
Bunu hiç düşünmedim ama bizler futbolu bıraktıktan sonra ticaret yapamayız. Yaptığımız her işi batırırız biz. Çünkü genelde ilkokul mezunuyuzdur. Bizler genelde yoklukların olduğu bir hayattan gelmişizdir. Ailemize bakmak zorunda olmuşuzdur. O yüzden ailemize hep yardım etmişizdir. Ben şahsım adına söyleyeyim ticaret yapamam. Öyle bir zekam yok. Hocalık desen bunun için de kesin bir şey söyleyemem ama yapabileceğimiz en iyi iş de o olur. Onda da şansımızın çok iyi olması gerekiyor çünkü çok fazla hoca var. Şunu söyleyebilirim sadece futbolun içinde olacağım kesin.
** Futbol dışında ilgi alanların var mı?
Denizi çok seviyorum. Balık tutmayı da öyle. Kitap okurum dersem yalan olur. Çok hoşuma giden bir konu olursa ancak öyle okurum. Hayatımda vazgeçemeyeceğim en büyük tutkum deniz. Ben Karadenizliyim, balık tutkum yüzünden tekne aldım. Yazın bununla uğraşırım hep, babam da balıkçıdır. Ayrıca ailemle vakit geçirmeyi seviyorum, çocuklarımı çok seviyorum. Bir de biraz klasik olacak ama mangalı çok seviyorum. Buradaki insanlar zevklerine oldukça düşkünler…