Turgay Şeren: Ulusoy'u kutluyorum

Güncelleme Tarihi:

Turgay Şeren: Ulusoyu kutluyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2001 01:53

Geçen gün gazetelerde okudum, Haluk Ulusoy'un, federasyonun seyircilerle ilgili aldığı karar hakkındaki açıklaması dikkatimi çekti. Ne diyordu, Ulusoy: ‘‘Maçlarda topluca küfür edenler 2 kez ikaz edilecek. Hala tempolu küfürler devam ederse, hakemlere yetki verdik, maçı iptal edecekler.’’

Daha sonra kamuoyunda bu tartışılmaya başlandı. Bir kesim, bu kararın uygulanmasının zor olduğunu savunuyor. Hakemler bu cesareti gösteremez deniyor. Ama ben de diyorum ki, o hakem o cesareti gösteremezse, yakasındaki kokartı sökersin, olur biter.

LAF ANLAMIYORLAR

Yıllardır seyircilerin yaptığı bu çirkin tezahüratlardan dolayı maçlara tövbe eden aileler var. Biz Türkiye Futbol Vakfı olarak maçlardan önce Stadyum diye bir gazete çıkarıyoruz. Maça gelenlere bu gazeteleri dağıtıyoruz.

Dernek ve vakıf üyelerinin de evlerine gönderiyoruz. İlk sayfasını açtığınız zaman karşınıza şu pankartlar çıkıyor:

‘‘Burası Ali Sami Yen. Burada küfür yok’’, ‘‘Burası Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı. Burada küfür yok’’, ‘‘Burası BJK İnönü Stadı. Burada küfür yok.’’

Ancak ne yazık ki, bu mesajlar hep kağıtlar üzerinde kaldı. Küfürler yine tribünlerde cirit attı. Bunun bir tek çözümü var, Haluk Ulusoy'un aldığı maçı iptal kararı. Sen ana avrat, din kitap küfür edeceksin ki, bu küfürlerin en hafifini sokakta birisine söyleyemezsin. Zira kafanı patlatırlar. Ve hiçbir ceza almayacaksın. Burada hakemlere büyük görev düşüyor.

Şöyle düşünceler olabilir. Mağlup bir takım hakeme küfür eder, maçı iptal ettirir. Kimseyi kandırmayın. Her tribünde bayraklardan, alkışlar ve yuhalardan orada hangi kulübün taraftarı olduğu rahatlıkla belli olmuyor mu? Öküzün altında buzağı aramayın.

İYİYİ ALKIŞLARIM

Ulusoy federasyonu bu kararı almakla, geldiği günden beri Türk futboluna en büyük hizmeti gerçekleştirdi diyorum. Haluk'a bir şey daha hatırlatırım. Ben asla hiç kimse için peşin hükümlü değilim. Güzel şeyler yaparsan, şimdiki gibi seni de alkışlarım. Ama sen, yabancı futbolcu sayısını 8 kişiye çıkarırsan, tabii ki karşına dikilirim.

Avrupalı rakipleri küçümsemeyin

Yarın G.Saray, Levski ile, Fenerbahçe, Rangers ile oynayacak. Uzun zamandır Bulgaristan futbolundan uzağız. Takımları ne haldedir, hiç haberimiz yok. Avrupa Kupaları'nda geçtiğimiz yıllarda hep elendiler. Hatta bir kez Beşiktaş da onları eledi. Ancak, ben hep şunu iddia ediyorum: Hiçbir takım sahaya mağlup olmak için çıkmaz.

VLLAZNİA'YI UNUTMAYALIM

Norveç şampiyonu deyip de geçmeyin. Doğrudur Norveç'in iyi oyuncuları hep Avrupa ülkelerinde oynuyor. Yine de kalanlar muhakkak iyi bir ekip oluşturmuşlardır. Levski için Branna ile kendi sahasında 0-0 berabere kaldıktan sonra gidip delasmanda gollü beraberlikle tur atlamak büyük başarı.

Vllaznia maçı gözlerimin önünde. 37. dakikaya kadar G.Saray'ı hapsettiler. Mondragon'un yediği hatalı gol adamları nasıl coşturdu, hep beraber gördük, yaşadık. Ama futbol bu, Vllaznia'nın sağ bekinin geripası Ümit Karan'ın beraberlik golü maçı çevirdi. Ve hem seyircileri, hem de Vllaznia'lı futbolcuları demoralize etti. Netice 4-1, ama Lucescu'nun da maçtan sonra söylediği gibi, G.Saray rakip 10 kişi kaldıktan sonra coştu. Söylemek istediğim şu: G.Saraylı taraftarlar yarın akşam Ali Sami Yen'i doldurmalılar ve sarı kırmızılı futbolcuları vargüçleriyle galibiyete itmeliler.

RANGERS ZORLU RAKİP

F.Bahçe için zor maç diyorum. Neden? Çünkü ben orada geçtiğimiz yıl Rangers-G.Saray maçını izledim. Sarı kırmızılı takım süper mücadele etti. Hele hele Taffarel ve Popescu inanılmazı oynadılar. Taffarel'in kurtardığı 3-4 net gollük pozisyon vardı. G.Saray'ın da kaçırdığı hiç gol pozisyonu yoktu. Bir de üstelik Rangers seyircisi, öyle kenara atılacak gibi değil. 90 dakika o sahayı inletiyorlar. Tabii ki, hem F.Bahçe'nin hem de G.Saray'ın ikinci maçlar için avantajlı sonuçlar almasına dua ediyorum. Herşeye rağmen çok dikkatli olmak lazım.


Sayın Sümer Oral vekillerimiz neden muaf?

Hatırlayacaksınız geçen gün bir yazı yazdım, 50 dolarlık yurt dışı çıkış vergisinde yaşanan zorluklardan şikayet ettim. Sağolsun, Maliye Bakanımız Sümer Oral ve bakanlıktan bu konuyla ilgilenen pek çok kişi beni aradı ve şu açıklamayı yaptılar:

‘‘Turgay bey, yazdıklarınızın çoğunda haklısınız. Ancak atladığınız bir yer var. Yasa, 50 dolar karşılığı Türk parası diyor. Tabii böyle olunca da 50 dolar verip, kısa sürede dışarı çıkmak söz konusu değil. O zaman yasa çiğnenmiş olur. Ancak biz şimdi buna çok büyük bir kolaylık getiriyoruz ve bugün veya yarın bir tebliğ yayınlayarak, seyahate gidecek tüm vatandaşlarımıza havaalanına gitmeden bankalardan bu pulları almalarını sağlayacağız. İlle dolar bozdurmak da söz konusu değil. O günkü kura göre, 50 dolar karşılığında Türk parası havaalanındaki Maliye Bankosu'na ödenirse yine dışarıya çıkış pulu alınabilecek.’’

YETKİLİLERE TEŞEKKÜRLER...

Çok sevdiğim G.Saraylı küçüğüm Maliye Bakanımız Sayın Sümer Oral'a ve bakanlık çalışanlarına teşekkür ederim. Yine bu yasayı çıkaranlara sormak istediğim bir konu var. Bizler vatandaş olarak gözümüzü kırpmadan 50 doları veriyoruz da, milletvekillerimiz niye bundan muaf tutuluyor? Onlar Türk vatandaşı değil mi? Onlar bizim vekillerimiz değil mi? Sayın Sümer Oral, başka bir ülkede olsa, değil milletvekilleri, bakanlar, başbakan ve yardımcıları, hatta Cumhurbaşkanı yurt dışına çıkarken bu vergiyi öderdi. Biz Türkiye olarak ne yazık ki, kendimize has bir ülkeyiz.

Baş belası Jardel

Jardel ilk geldiği zaman herkes onun savunucusuydu. Hatta Jardel'i beğenmeyenlere dudak bükülerek bakılıyordu. ‘‘Bir takımın içine 20 milyon doları aşan fiyatlarla bir futbolcu alınırsa, o futbol takımında düzen bozulur’’ diye yazdım. Ve hala da bu yazdığımın, söylediğimin arkasında duruyorum. Zira, ben bu olayı canlı olarak 19 yıl yaşadım. Jardel'in gelişiyle, attığı gollerle, birden bire herkes Jardel'ci kesildi. Hele hele, Süper Kupa'yı aldığımız maç sonrası Jardel için şarkılar bestelendi. Belki inanmayacasınız ama, ben o maçlardan sonra bile Jardel ismini hatırlarken, hep içim burkulurdu. Tabii adam golleri atıyor. Atınca da G.Saray kazanıyor. Kazanan da daima haklıdır düşüncesiyle, size de susmak düşüyor. Şimdi gelin çıkın işin içinden bakalım.

MİLLET APTAL MI?

Geçen hafta ‘‘G.Saray Yönetim Kurulu'nu kuklalar gibi oynatıyor’’ diye yazdım. Hala oynatmaya devam ediyor. Burada bizim sakalı bitmemiş genç yönetimimizin hatası yok mu? Çok var. Öyle bir hava yaratıldı ki, Jardel'i ne pahasına olursa olsun satacağız, bu parasızlıkta da hacizler ve ödeme güçlüğü karşısında Brezilyalı golcüden gelecek parayla kısa vadede de olsa ufak tefek sorunlarımızı halledeceğiz. Herkes aptal mı? Baktılar ki, G.Saray Jardel'i ne pahasına olursa olsun satmak istiyor, önce söz verdikleri rakamlardan, nasıl olsa şu anda G.Saray bizim elimizde diyerek fiyat kırdılar. Porto ile iş bitti, bitiyor dendi. Porto Kulübü, söz verdiği dolarlardan yan çizdi. Şimdi bekliyor. G.Saray Jardel'den gelecek paraya muhtaç diyor ve işi sallıyor. Herhalde bıyık altından da bizlere gülüyor.

DELİ VE MAGANDALAR

G.Saray ne durumlara düştü, ey sevgili G.Saraylılar. İnsan şöyle bir geçmişin G.Saray'ını, geçmişin yönetimlerini, tutarlı hallerini gözünün önüne getirince, aklı duruyor. Zaten bir süre sonra akıllı ve yüreğinde sarı kırmızılı renkleri hisseden G.Saraylılar tımarhaneye gidecek. Tımarhanedeki deliler dışarıya çıkacak, maganda tipliler G.Saray formasını giyecekler, yakalarına da G.Saray rozetini takacaklar. Görünen o ki, G.Saray'ın gidişi bu yönde.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!