Güncelleme Tarihi:
Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Faruk Süren, 500'ü aşkın G.Saray kongre üyesi tarafından AIG'nin desteğindeki bir fon kuruluşuna G.Saray AŞ'nin belirli bir hisse senedinin satışını onaylattı. Sonra, G.Saray'ın iki şirketinin de başına geçti. Söyleyecek ve yapacak çok şey var ama, ne yazık ki demokratik ortamda parmak kalktı mı, battı balık yan gidiyor. Haa şimdi gerilere dönmek istemiyorum. AIG meselesinin 2-3 yıl sonra G.Saray'ın başına ne belalar açacağını inşallah yaşarsak hep beraber göreceğiz.
Şimdi Ali Sami Yen projesi gündemde. Yine Süren ve yandaşları uçuyorlar. Söylenen şu: Avustralya'dan 17000 kişilik portatif tribün gelecek. Eyüp Stadı G.Saray futbol takımının oynayacağı şekle getirilecek ve G.Saray en az 2 yıl ve bana göre de 3 hatta 4 yıl bu sahada lig maçlarını, Avrupa Kupası maçlarını oynayacak. Şimdi sorarım size, böyle portatif tribünlere Avrupa Kupası maçını UEFA verir mi? Asla vermez. Daha önemlisi, G.Saray Spor Kulübü her futbol mevsimi öncesi kombine ve loca biletler satıyor. 5 milyon dolara yakın da para kazanıyor. Portatif tribünün üstünde hangi locayı satacaksın. Daha bunun gibi pek çok hayali stat yakıştırmaları. İnsanın aklı gidiyor.
ÖNERİMİ DÜŞÜN
Şimdi benim Süren'e bir önerim var. Diyorum ki, arkadaş sen Ali Sami Yen projesi için yapılan 7 milyon doları unut, zarar ettik de. Ali Sami Yen Stadı'nın eski tribünlerini yık, oraya aynı F.Bahçe'nin yaptığı gibi çift katlı bir tribün yap, altına dükkanlar yap. İstersen yerin de 7 kat dibine in, büro olarak kirala, yahut sat. Bu inşaat yapılırken de saha tarafını kapat ve G.Saray da maçlarını oynasın. Bunu gerçekleştirirsen doğruyu yapmış olursun, hayalle uğraşmazsın. Şöyle bir düşün. Benim bu önerimi kenara itme. Haa, ben söyledim diye gündemine almazsan, burada da G.Saray'a ihanet edersin. Ettiklerine bir ilave daha olur. 100 milyon dolar borç, artı 125 milyon dolar Ali Sami Yen kredisi G.Saray bu paraların altından kalkamaz, Süren. Hayali bırak.
Basketbol takımı faciası
Galatasaray Basketbol Takımı'nın Darüşşafaka ile maçını TV'den dikkatle izledim. İlk önce, G.Saray çok iyiydi. Hatta öne de geçti, uzun süre de öyle götürdü. Daha sonraları Darüşşafaka, G.Saray'ı ezdi geçti ve 8-10 sayı farkla da maçı kazandı. Dikkatimi çekti, G.Saray'ın göğsünde forma reklamı yoktu. G.Saray bu kadar mı sahipsiz ki, her takımın göğsünde forma reklamları var, G.Saray'ın yok. G.Saray Basketbol Takımı gördüğüm kadarıyla Faruk Süren'in elinin tersiyle kenara itilmiş. Zaman zaman kenarda oturan sevgili dostum Fehmi Sadıkoğlu ve takımın antrenörü Koray Mincinözlü'ye gözüm takıldı. Sadıkoğlu'nun yüzünden düşen bin parçaydı. Zavallı Koray ise yürümeyen takımını koşturmak istiyordu. G.Saray Basketbol Takımı için ne kadar acı değil mi? Yıllar önce sarı kırmızılı camianın bir yenilmez armadası vardı. İnsan biraz utanır. Şimdi her maçında mağlup olan sarı kırmızılı formalı bir basketbol ekibi var.
Adanasporlu Cenk
Trabzonspor-Adanaspor maçını TV'den izledim. Futbol bu, bazen öyle bir rüzgar eser, peş peşe golleri kalende görürsün. Mühim olan, bu fırtınadan kurtulmak, oyunun son saniyesine kadar rakibin üstüne gitmek ve yapabileceğinin en iyisini yapmaya uğraşmaktır. Trabzonspor bunu yaptı. 3-0'dan maçı 3-3'e çevirdi. Hatta son dakikada 4-3 de kazanabilirdi.
Benim burada üstünde durmak istediğim, Adanasporlu Cenk. Kardeşim Cenk, Adanaspor 3-1 galip. Takımın penaltı kazandı. Senin penaltı vuruşuna bir gelişin vardı, TV'de izlemeni isterim. Topun dibine vuracaksın Milosevski'nin üstünden alaylı bir gol atacaksın. Öyle mi? Al sana. Ayağını biraz fazla topun altına soktun ve havaları dövdün. Sen bunu gol yapsan 4-1 oluyor ve Adanaspor, Trabzon'dan 3 puanı çıkarıyor. Buna sen mani oldun. Bir yerde de Trabzonspor'u sen ateşledin. Şimdi üzül bakalım. Bu kaybedilen 2 puan inşaallah Adanaspor'un başına liglerin sonunda büyük iş açmaz.
Sarıgül'ü alkışlayın
ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün Şişli'ye belediye olarak yaptıkları hizmetleri anlatılmaya kalksa kitaplar dolar. Ben burada Sarıgül'ün genç sporculara yaptığı hizmetlerden birinden bahsedeceğim. Kısa süre önce Feriköy Gediz Sokak'ta Seba'nın adını verdiği bir tesis oluşturdu. Daha sonra bu sahanın ışıklandırmasını yaptı. Bitmedi, soyunma odalarını da bütün konforuyla, duşları da dahil, hepsini gençlerin emrine sundu. Her gün 09.00'dan 17.00'ye kadar okullar bu sahada çalışıyorlar. 17.00'den sonra Taksim Spor Kulübü ve yakın kulüpler antrenmana çıkıyorlar. Bayanlar eşofmanlarını giymiş, yürüyerek kilolarını muhafaza etmek istiyorlar. En önemlisi de Sarıgül, din, dil, ırk gözetmeden, müslüman, ermeni ve rum okullarının hepsini onardı, boyattı ve kullanılır hale getirdi. Türkiye'de birşeyler yapmak isteyenler de var. Her gün TV'lerde ve gazetelerde moralimiz tükeniyor, ileriye doğru karamsar bakıyoruz. Bu arada Sarıgül gibiler bizlere bir parça olsun yaşama azmi veriyor. Eline sağlık Sarıgül. Ben değil, hepimiz o ve onun gibileri alkışlayalım. Zira onlar sadece bunu bekliyorlar.