Güncelleme Tarihi:
FARUK Süren, geçen gün Show TV'de canlı yayına katılmış. Ben, Makedonya milli maçı için Bursa'daydım, izleyemedim. Zaten Süren'in masallarını dinlemeye de pek vaktim yok. Süren, kapalı olarak benden bahsetmiş. Demiş ki: ‘‘1996 yılından beri camiamıza malolmuş bir ağabeyimiz, beni hep tenkit ediyor. Bu yazılar G.Saraylıları çok etkiledi.’’ Şimdi gel bakalım Süren, seninle tartışalım.
Şöyle bir 1996 yılına gidelim. Sen, başkan adayısın. Seninle Divan Oteli restorantında buluştuk. Gazetem HÜRRİYET için enine boyuna konuştuk. Ve seni sadece o röportajında değil, senin hata yapmaya başladığın sevgi, saygı ve vefasızlık örneği vermeye son noktayı koyduğun güne kadar hep yanında oldum. Şöyle bir Hürriyet Gazetesi'nin arşivlerine bak. Sana olan desteğimi orada göreceksin. Uzun süre seninle özel olarak da yazıştık. Senin cevapların sarı kağıdın üstüne kırmızı kalemle atılmış Süren imzasıyladır. Ve bende dosyalıdır.
YALMAN'I İHRAÇ ETTİN
Sen, benim bu kadar desteğimin yanı sıra neler yaptın? Şimdi sırayla onlardan bahsedelim. Başkan oldun, G.Saray Spor Kulübü'nde yıllarca asbaşkanlık yapmış, en son Başkan Alp Yalman'ı Profesyonel Futbol Genel Kurulu'ndan ihraç ettin. Bu, tam bir vefasızlık örneğidir. Seninle iplerin kopmasında da ilk adımdır. Arkadan Alp Yalman, Federasyon Başkanı adayı idi. Rakibi de Kaya Çilingiroğlu idi. Sen, Ankara'ya o zaman içli dışlı olduğun Ergun Gürsoy'u gönderdin. Yalman, kesin seçilecekti. Zira kongre öncesi bu apaçık ortadaydı. Gürsoy, kongreye gireceklerin belirli bir bölümünü çeşitli şekilde engelledi. 150 kişiyi topladık ama bir türlü 152'yi bulamadık. Ve kongre iptal oldu. Ondan sonra da Haluk Ulusoy, Federasyon Başkanı seçildi. Yani sen, Haluk'u Türk futbolunun başına da bela ettin.
HACİZLER PEŞ PEŞE
Ardından savurgan harcamaların geldi. Her gün gazetelerde G.Saray'ın ödenmeyen borçlarından dolayı hacizler gündemdeydi. Parası ödenmeyen seyahat şirketleri feveran etti. Bir stat projesi ortaya çıkardın, ‘‘10 milyon dolardan fazla bu projeye harcadım’’ diyorsun. İyi güzel de, proje konusunda en yetkililer ne diyor, biliyor musun? ‘‘Böyle bir proje en fazla 1,5-2 milyon dolara çıkar’’ diyor. Arkadan her kongrede elinde belediyeden alınmış gibi gösterdiğin kağıtlarla çıktın. ‘‘Londra'dan maddi desteği bulduk. Belediyenin izni de elimde’’ dedin. ‘‘Stat inşaatına başlıyoruz’’ diye G.Saraylıları aldattın. Sonra lig başlarken, kulağının üstüne yatıp, Ali Sami Yen'in kombine biletlerini sattın. Bu, beş yıl devam etti. Son kez de geçen gün çok saygın bir kuruluş olan TEKFEN'i de yanına alıp, basın toplantısıyla stat işini hallettiğini söyledin.
Karşındakileri aptal mı zannediyorsun Süren? 85 milyon dolarlık bir finans kaynağı ortada yokken, nasıl oluyor da basın toplantısı yaparak, yanına da TEKFEN'in genel müdürünü alarak, ‘‘Stat işini hallettim’’ diyebiliyorsun. Ortada para yok Süren. Bu parayı ancak itibarlı bir yönetim bulabilir. Sen ve yeni başkan adayı Cansun, 2 milyon dolar bulamadınız. Emre ve Okan'ı kaçırdınız. Bunu televizyonda ikrar ettiniz. Şimdi nasıl 85 milyon dolar kredi bulacaksınız?
AIG KAZIĞI...
Daha birçok konuda seninle tartışırım. Ama en önemlisi AIG konusu. G.Saray'da 7 kişilik bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun içinde bugünkü baş destekçin Duygun Yarsuvat da var. Komisyonun görevi, AIG'nin şartlarını enine boyuna didiklemek, G.Saray'ın menfaatlerine mi, değil mi onu araştırmaktı. Sonuç... Sonucu biliyorsun. Bu bir sömürü düzenidir. ‘‘AIG, hisse senedi satın almıyor. Yüzde 20-30 faizli dolara endeksli kredi veriyor’’ dendi.
Ben de G.Saraylı olarak, bunu sütunlarıma geçirdim. AIG'den 20 milyon dolar geldi, havada uçtu gitti. Senin ve Cansun'un imzaladığı banka kredilerinin faizleri ve bir kısmı ödendi. Sen ne diyordun: ‘‘AIG gelecek, G.Saray'ın mali problemleri hallolacak.’’ Oysa sen ve Cansun, G.Saray'ı değil, kendinizi düşündünüz. İmzalarınızı kurtardınız.
SÜREN’İ ARATACAK MI?
Bak Süren, yukarıda yazdıklarım 1996 yılından 2001'e kadar geçerli olan sürendeki G.Saray'a yaptığın zararların, düşürdüğün zavallı durumların şöyle su üstünde duranları. Futbolculara kaç kez çek verip yenilerini değiştirdiğinin sayısını ben unuttum. 2005 yılına kadar G.Saray'ın bütün gelecekleri temlikli. İyi güzel de, 2001'deyiz. 2005'e kadar G.Saray Spor Kulübü buzdolabına mı girip dondurulacak? 2005'te uyandırılacak. Hiç masrafı olmayacak mı G.Saray Spor Kulübü'nün?
Şimdi Süren'e soruyorum. G.Saray'ı bu kadar yerlerde süründüren bir başkanı övmeli miydim? Alkışlamalı mıydım? O günlerde bana kızanlar, bugün beni alkışlıyor, biliyor musun Süren? Keşke ben haksız çıksaydım.
Dün gazetelerde okudum ve utandım. Cansun'un çek üstündeki sahte imzalarından bahsediliyor. Vay G.Saray vay. Ne dersiniz? Cansun başkan adayı. Eğer seçilirse, Süren'i arayacak mıyız?
Ata, cevap ver!
GEÇEN gün profesyonel futbolun mali genel kurulu vardı. Ben de oradaydım. Gayet sakin geçti. Denetçi Engin Berker, federasyon hesaplarının kararlara uygun, yasaya uygun olduğunu açıkladı ve ibrasını istedi. Genel kurul da Berker'in sözlerine itibar edip, oybirliği ile ibra etti.
Buraya kadar her şey güzel. Kongre öncesi 15 dakikalık bir televizyon gösterisi yapıldı. Türk futbolundaki aşamalardan ziyade Haluk Ulusoy ve Ata Aksu'nun güzel bir propagandası ve şovu idi. Neyse, bu da geçti. Tam genel kurul bitiyordu ki, Ata kürsüye geldi. Aynen şunları söyledi: ‘‘Uzun zamandan beri milli takım futbolcularına verilen jeepler tartışılıyor. Oysa ben buna açıklık getirdim. Bu jeeplerin parasını Saffet Ulusoy'un verdiğini söyledim. Ve televizyon ekranında da Türk ulusuna açıkladım.’’
BENİ ZORLAMA
Ben de diyorum ki, iyi güzel de Ata kardeş, sen bunu televizyon ekranlarından Saffet Ulusoy'un verdiğini açıkladın. Oysa Mercedes Fabrikası'ndan gelen yazıda, 1 milyon 100 bin dolarlık Mercedes'lerin finansmanını Burhan Satır'ın üstlendiği apaçık yazıyor.
Burhan Satır, Ümit Milli Takımı'nın maaşlı bir elemanı. Mercedes'ten gelen yazıda onun bu finansı yaptığı söyleniyor. Sen de diyorsun ki, ‘‘Paraları Saffet Ulusoy ödedi.’’ Madem ki, Saffet Ulusoy ödedi Ata bey, ne gereği var ki, Mercedes Fabrikası'nda Burhan Satır finansör olarak gösterildi. Bunun nedenini bana izah et. Vereceğin cevabı aynen sütunuma koyacağım. Eğer cevap vermezsen, etrafta dolaşan dedikoduları yazmak zorunda kalacağım. Beni buna zorlama.
Esaret bitti
FIFA'nın mukavelesi bitmiş 23 yaş sonrası futbolcular için transfer talimatı 15 Temmuz'da yürürlüğe giriyor. Bugüne kadar futbolcularımız kulüplerin elinde adeta birer köle gibiydi. Mukaveleleri biter, satışa çıkarırlar. Hem de öyle rakamlarla satışa çıkarırlar ki, alıcı bulamazlar. Sonra, kulüpte kalırlar tabii. İlk taksit ödenir, sonraları ödenmez. Tahkim Kurulu ile uğraş, hacizle uğraş, Futbol Federasyonu ile uğraş. Federasyonumuz kulüplerin oyuncağı olduğu için özellikle İkinci ve Üçüncü Ligdeki futbolcular ezildi gitti. Ama şimdi deniz bitti beyler. Yanlış yorumlanan hiçbir şey de yok.
NE MUTLU BANA
Artık mukavelesi biten 23 yaş üstü futbolcular Türkiye'de de Avrupa'da olduğu gibi 15 Temmuz'dan sonra istediği kulüple mukavele imzalayabilecek. Ola ki, Haluk'un federasyonu mani olmaya kalksın. Hiç önemli değil. Futbolcular, Avrupa'daki bir kulüple anlaşır, oraya bedava transfer olur, sonra isterse Türkiye döner, istediği kulüple kiralık mukavele imzalar. Futbol Federasoynu havanda su dövmesin. Kulüp başkanları ‘‘yanlış yorumlanıyor’’ demesinler. Yabancı futbolcu meraklıları ve futbolumuzu araplarla doldurmak isteyenler artık akıllarını başlarına alsınlar. Türk futbolcusunu sömüremeyecekler. Ne mutlu bana ki, bugünleri görüyorum.