Güncelleme Tarihi:
GALATASARAY Spor Kulübü Başkanı Faruk Süren'i iki kez TV ekranlarından AIG konusunda röportajını dikkatle izledim ve çok üzüldüm. Süren alışkanlığından asla vazgeçmiyor ve hiçbir zaman da genel anlamda doğruları söylemiyor. Tıpkı bundan önce olduğu gibi. AIG konusunda 18.09.2000 tarihli Prof.Dr Hayri Domaniç'in imzalı bir açıklaması var. Bakın bu açıklama ne diyor:
12 Eylül 2000 tarihinde Faruk Süren, Prof.Dr.Hamdi Yasaman, kulüp avukatı Dr. Kısmet Erkiner, AIG İstanbul Genel Müdürü Paulo Zaparolli ve iki avukatıyla Hamdi Bey'in asistanlarından oluşan 13 kişinin katıldığı bir toplantı yapılmış, anlaşmalarda bazı hükümlerin G.Saray lehine düzeltilmesinde oy birliği sağlanmıştır. Bu açıklamanın ikinci maddesi. Dördüncü maddede ise aynen şöyle diyor:.
18.09.2000 günü Celal Erkut, sözde düzeltilmiş anlaşma tasarılarını getirmiş, Prof.Dr.Oğuz İmregün, Dr. Kısmet Erkiner'in katıldığı toplantıda incelenmiş, G.Saray lehine düzeltmelerin AIG temsilcileri dahil 13 kişilik heyetin oybirliği ile kabul ettiği iyileşmelerden uzak olduğu, Hamdi Bey'in 11.09.2000 tarihli düzeltme görüşmelerinin de anlaşmalara yansıtılmadığı oy birliği ile tesbit edilmiştir.
1-AIG'nin gelir arttırıcı hiçbir taahhütü yoktur.
2-Yürürlük tarihinde AIG'nin ödeyeceği 20 milyon doların ödenmesinin 44 adet ek anlaşmalarla süpdivizyonlarının (Süren'in dahi sonradan öğreneceği yan şartlar) anlaşmasına bağlı tutulduğu, dolayısıyla AIG ödemelerinin gerçekleşemeyeği.
3-Bir ucu vergi cenneti Cayman Adaları'nda bir ucu New York'ta, bir ucu Yıldız Caddesi'nde bulunduğu söylenen AIG ve fonlarının bir türlü ana muvakele ve sicil kayıtlarını ibraz edemediği.
4-AIG Grubu'nun bir türlü Türkiye'de tebligat adresi göstermeyip, en az 6 ay zaman kaybına neden olacak şekilde, tebligatın Cayman ve New York'ta yapılmasında ısrar ettiği gibi olumsuzluklarda anlaşmanın reddine sebep olmuştur.
33 maddelik eleştirilerimiz AIG tarafından nazara alınmadığından Oğuz İmregün ve ben Hayri Domaniç anlaşmaların imzalanmasına karşıyız. Anlaşmaların imzalanmamasını dilerim.
Yukarıda Hayri Domaniç'in 19.09.2000 tarihindeki açıklamalarını dikkatle okudunuz mu? Faruk Süren'in TV ekranlarından söylediklerinin tam aksi. Ne dedi Süren? Hayri Bey önce mukaveleyi imzaladı, sonra ne olduysa oldu geri çekti.
Yukarıda apaçık yazılan açıklamada Hayri Bey'in böyle bir ibaresi var mı? Tam aksi olarak Süren'in şahit gösterdiği 13 kişinin içinde olduğu toplantıda AIG şartlarının değiştirilmesi şarttır deniyor. Bu bir.
Şimdi gelelim G.Saray Spor Kulübü Yönetim Kurulu'nun 21 Eylül 2000 tarihli basın duyurusuna: American International Group Inc. (AIG)'nin kontrolünde olan AIG Blue Voyage Fund L.P. ve AIG Global Sports and Entertainment Fund,, Sportif AŞ'nin sermayesine %21.05 oranında katılım kararı, kulüp ile yapılan görüşmeler sonucunda alınmıştır.
Şimdi sorarım size, AIG'nin kontrolünde ne demektir? Bu mukavele AIG ile mi yapılmıştır, yoksa Cayman'daki Türkiye'de sportif yatırımlar yapmak üzere 100 milyon dolarlık bir sermaye ile kurulan AIG'nin fonlarını elinde tutan bir yan kuruluşla mı yapılmıştır? Bu yan kurulun hisse senetleri hamilinedir. Yani, Turgay Şeren'de de olabilir, Faruk Süren'de de yahut herhangi birisinde de. O zaman Necdet Çobanlı'ya neden kızılıyor. Neden Aziz Üstel, telefonda Necdet Çobanlı ‘‘Başkan yalan söylüyor’’ diyince kalkıp, TV kanalını terketti? Kanal D'nin bu toplantısındaki iki yönetim kurulu üyesi, G.Saray Spor Kulübü'nün AIG Blue Voyage şirketi ile anlaşma yaptığını ikrar etmedi mi? Şimdi kim yalan söylüyor arkadaşlar? Necdet Çobanlı ağabeyimiz mi, yoksa Faruk Süren mi?
Faruk Süren'e soruyorum, G.Saray AIG ile mi anlaşma yapmıştır, yoksa AIG'nin himayesindeki AIG Blue Voyaga ile mi? Esas şirket başkadır, onun kontrolündeki fonları bambaşkadır Süren Bey. senin bunları benden daha iyi bilmen lazım. Necdet Çobanlı ağabey, sen çok yaşa.
Ne yaptın Orhan
Fiorentine-Tirol maçını dikkatle izledim. Hakem Orhan Erdemir'e yazıklar olsun. Sen Fiorentina'nın iki tane penaltısını vermedin, arkadaş. Kimse sana Fatih Terim'e yardım et demiyor, hakkını ver diyor. Oysa sen, kabadayılık gösterdin. ‘‘Gördünüz mü, ben Fatih Terim'in takımına da penaltıyı vermedim’’ gibi çok çirkin tutumun içine girdin. Hadi bunlar neyse, Fatih'i saha dışına çıkarırken hiç mi utanmadın? Sen antrenör olsan, hakem iki penaltıyı vermese çılgına dönmez misin? Ama sen kendini düşündün. UEFA'dan belki iyi not aldın. Haaa... Aldın da... Ekim'de Kaunas'ta Litvanya - Macaristan maçını sen yöneteceksin. Vijdanın rahat mı? Yazıklar olsun sana....
TELLERİ YERİNE KOYUN
Antalya sahasında teller kalmış, bu güzel. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü bu olayı başlattı. Bu da güzel. Ancak Antalya-F.Bahçe maçı öncesi saha karıştı. Kavga başladı. Tabii polisler ayırdı. Maç sonrası polis şefleri etrafımı çevirdi; ‘‘Turgay ağabey, teller kalktı. Medeniyet göstergesidir deniyor. Ancak biz 6 saattir 1500'e yakın polis burada görev yapıyoruz. Hem de yüzümüz tribünlere dönük. İnsaf ağabey, biz de insanız. Biz de etten kemikten yapılmışız. Bu telleri koysunlar. Bizi de bu cehennem azabından kurtarsınlar’’
Şimdi ben Antalya Valisi Ertuğrul Dokuzoğlu'na sesleniyorum; ‘‘Telleri yerine koyun.’’ Ve siz Fikret Ünlü, tellerle uğraşacağınıza lütfen olimpiyatlara götürdüğünüz, dosyasında bir sürü sabıkası bulunan sporcularla uğraşın. Türk milletinin gururu rencide oldu. Bunun farkında mısınız?