Güncelleme Tarihi:
Dün gazetem Hürriyet'in spor sayfasında Taksimspor Kulübü ile ilgili yapılmış nefis bir haber-röportaj yayınlandı. Bizim İlhan Söyler gitmiş, Fethi Demircan hocamızın 8-12 yaş arası minicik yavrulara futbol öğretişini belgelemiş. En önemlisi, bu küçücük pırıl pırıl çocukların dili, dini, mezhebi yok. Hepsinin parolası ‘‘Biz Türk'üz.’’
Mustafa Sarıgül, Şişli Belediye Başkanı. Pırıl pırıl bir genç. Bu spor kompleksinin yapılışında büyük emeği var. Tüm belediye ekiplerini oraya tahsis etti. Bırakın tahsisi, zaman zaman kendisi de gitti, başında durdu. Ben buna şahidim. Ve açılışı yapıldı. Spordan Sorumlu Devlet Bakanımız Fikret Ünlü de oradaydı. Bu güzel açılış gününe gelen herkes mutluluk gözyaşları döktü. Düşünün bir kere, yüzlerce genç, dinleri, dilleri ne olursa olsun, Türk bayrağı altında burada spor yapacaklardı. Ve nitekim de şimdi yapıyorlar.
Fransa'nın sözde soykırım yasa tasarısını meclisten geçirmesi utanç verici. Özellikle Türkiye'de kimse bunu umursamıyor. Ve herkes, Türk'ü de, Ermeni'si de Fransa'yı kınıyor. Bu bize yeter.
Süleyman Seba Tesisleri'nde bu güzel tabloyu oluşturan Mustafa Sarıgül'ü, Taksimspor Kulübü'nü, bütün mesaisini bu işe harcayan ve karşılığında para almayan Fethi Demircan'ı yürekten kutlamak lazım. Hepiniz sağolun.
Mustafa huyundan vazgeçmedi...
Mustafa Denizli'nin, lig maçları başlamadan herkesin eleştirdiği bir uygulaması vardı. Hep neler yazıldı, neler söylendi... Mustafa'nın, F.Bahçeli futbolculara ciddi hazırlık maçı yaptırmadığı, değil mi? Ama Mustafa'nın aynı yanlışı, Avrupa Şampiyonası öncesi milli takıma da yansıdı. Hiçbir hazırlık maçı yapılmadan şampiyonaya gidildi. Ne zaman ki, Belçika maçı kazanıldı, Mustafa ortaya çıktı. Dedi ki: ‘‘Bundan önce oynadığımız İtalya ve İsveç karşılaşmaları bizim hazırlık müsabakalarımızdı.’’
BİLİNMİYOR...
Kazanırken konuşmak güzeldir ve rahattır. Sonra ne oldu? Portekiz mağlubiyeti ve ülkeye dönüş. Liglerin başlamasıyla birlikte yeni kurulan F.Bahçe takımının kazandığı maçlarda bile ne kadar eleştirildiği hep hatırlarda olmalı. Hele deplasmandaki mağlubiyetler zinciri az daha Mustafa ile F.Bahçe'yi koparacak noktaya geldi.
Şimdi ikinci yarı başlayacak. F.Bahçe'nin bir tek ciddi hazırlık maçı yok. Gazetelerde okuyoruz, televizyon ekranında görüyoruz. En ufak bir temasta Rapaiç sakatlanıyor, Baliç yerde kalıyor ve F.Bahçeli taraftar ligin ikinci yarısının başlamasıyla birlikte herhalde uzun uzun düşünüyordur. Zira neyle karşılaşacağını ne onlar biliyor, ne de Mustafa?
Süren'in Cimbom’u
Geçen gün bütün gazetelerde herhalde benim gibi sizler de okudunuz. Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Faruk Süren, ‘‘Tükendim’’ dedi. ‘‘Şirketlerimin hepsi sıfırı tüketti’’ diye beyanda bulundu. Gerekçe olarak da tüm mesaisini Galatasaray'a verdiğini gösterdi.
Galatasaray Spor Kulübü'nün maddi yönden nasıl bir çukurda olduğunu artık bilmeyen kalmadı. Galatasaray camiasının üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi. Kimseden en ufak bir reaksiyon yok.
‘‘AIG'nin fonlarından 20 milyon dolar geldi. Bir anda yok oldu’’ deniyor. AIG için Galatasaray Genel Kurulları'nda Faruk Süren'in övgü dolu sözleri hala kulaklarımda. Dünyanın dört bir yanına Galatasaray'ın ürünlerini pazarlayacak Süren'di. Galatasaray'ın her derdinde madden yanında olacak yine kendisi idi. Ama ne yazık ki, Galatasaray A.Ş'nin yüzde 21 hissesi satıldı, Galatasaray'da dert bitmedi ve de bitmeyecek. Zira Faruk Süren'in başkanlıktan ayrılmaya niyeti yok. Devam et Süren.
G.Saray A.Ş ve Stat A.Ş
Gerek G.Saray A.Ş ve gerekse Stat A.Ş kulübümüzün bilançosunda iştirakler hesabında izlenmektedir. Bu hesap, kulübümüzün varlıkları arasında yer alır. Ancak, her iki şirket de müstakil birer tüzel kişiliktir. Kendi organları vardır. Yani yönetim kurulu, denetçi ve genel kurul. İşin garipliğine bakın ki, bu organların kulübün genel kuruluna karşı hiçbir sorumluluğu yoktur ve olamaz.
Galatasaray Genel Kurulu, bu iştiraklerden olup bitenden kulüp yönetim kurulunun vereceği bilgilerle yetinmek zorundadır. En önemlisi, bu şirketlerin yaptıkları sözleşmeler, gelir-giderler ile borçları kulüp genel kurulunda görüşülemez.
Bu ayın ortasında Galatasaray Mali Genel Kurulu var. Genel Kurul'un aldığı kararlarla Sportif A.Ş ve Stat A.Ş kurulmuştur. Bu şirketler kulübün önemli faaliyet ve gelirlerini devraldı ve devralmaktadır. Artık bundan böyle, G.Saray Spor Kulübü üyelerinin bu şirketlerin faaliyetleri hakkında bilgi sahibi olmaları mümkün değildir. Bu durumun tabii sonucu olarak da kulübümüzün bütçesi küçülecektir ve her G.Saraylı'nın gözü boyanacaktır.
Ey Galatasaray Genel Kurul üyeleri, bu ticari şirketleri kurarken, başınıza bunların geleceğini hiç düşündünüz mü? Hiç aklınıza geldi mi?
Yakışıyor mu Ahmet?
Kısa bir süre önce Beşiktaş'ın antrenmanını televizyondan izlerken gözlerime inanamadım. Ahmet Dursun, takım arkadaşları ile tekme tokat kavga ediyor, düşmanan vurur gibi yumruk sallıyordu.
Ahmet, sen Beşiktaş gibi bir camianın sevdiği, sırtına siyah-beyazlı onurlu bir formayı giydirdiği futbolcusun. Dilediğin gibi hareket edemezsin. Saçlarını beyaza boyatmışsın. Herkesin tarzı kendine, ama ben isterim ki saçlarının rengi ile değil oynadığın güzel futbolla gel.
Senin daha önce de bir sürü olayın var. O şerefli formayı yere vurdun. Takım kaptanınla tartıştın. Gazetecilerle kapıştın. Ahmet, sırtındaki Beşiktaş formasının kıymetini bil. Bir gün kaybedersen, sudan çıkmış balığa dönersin.
Ve sen Ali Eren... Sen de saçlarına sarı meç yaptırmışsın. Kendine yakıştırmışsın ki, yapmışsın. Futbolunu çok beğenenlerden biriyim. Zira yüreğini ortaya koyuyorsun. Ama bu sahadaki o yürekli futboluna meçli saç hiç yakışmıyor.
Futbolumuzun her ikinize de ihtiyacı var. Ben, bu olayları yaşanmamış kabul ediyorum. Hatırlamak dahi istemiyorum.