Güncelleme Tarihi:
Bu hafta Ayaş dağlarını arşınladık, meşeliklerini de bir bir taşlarken, ne uçana ne de kaçana rastladık. Burnumuzda tüten bir kadeh rakı ile fokurdayan toprak güvecin acılı suyuna koca bir lokmayı bandırmak için, her zaman olduğu gibi sofranın başına tez koştuk. Bütün bir hafta hayali avcılığının sohbetleri ile bizleri gaza getirip, av gününde tüymeyi adet haline getiren Bekir Coşkun'un vefalı ve şefkatli dostları olarak, yine avın canlısı yerine, etin kanlısını seçtik.
Bülent Eşkinat'ın İstanbul'dan gelen iki konuk avcısını, yarenlikle ağırladık. Henüz keklikle, tavşanla tanışmamışlar. Sadece bıldırcın ve çulluktan haberdarlar. Yörelerinin spesiyalitesi! teyple avcılığın bereketinden nasiplenmişler ama kendileri teybi kurmamışlar. ‘‘Komşuda öter, bize de düşer’’ hesabından, kötü yola düşmekten son anda kurtulmuşlar.
Erdoğan beyin şekli şemali düzgün, alacakara bir Pointer köpeği var. Aç kalmış tatbikat komandosu gibi mideye indirmek için, kirpi, fare, yılan ayırımı yapmadan, rastgetirdiği her bir mahlukata çakıyor fermayı! Erdoğan bey mutlu, ‘‘ferma yapsın da neye yaparsa yapsın, yeter ki av köpeği olduğunu kanıtlasın, ekmeğini de taştan topraktan çıkarsın!’’ diyor.
Söz köpekten açılmışken devam edelim, biraz da gülelim; bizim Bülent köpeği sevdiğinden fazlası huylanıyor. Elini köpeğe değer değmez sabunlamayı ihmal etmiyor, anlayacağınız bu konuda çok titiz, hele tüyünden gıcık kapıyor. Yemek yerken sofra etrafında salya sümük dolaşan köpeklere hiç tahammül edemeyip, sahiplerine bağlamaları konusunda, bam telinden ikazda bulunuyor.
Konuk köpeğimizin iştahını kabartacak her türlü nevale ortada mevcut. Sıra mangaldaki etlere gelince, güveç bir kenarda dinlenmeye bırakıldı. Bir kaç kadehten sonra hünerler ortaya döküldü. Havaya atılan öte beriye veryansın edildi. Herkesin gözü havada, vurulup kırılanda olduğu bir sırada, misafir köpeğin de kafası demlenen güvecin dibini buldu. Acılı etleri afiyetle mideye indirdikten sonra boş toprak kabı da öyle bir yaladı yuladı ki, yıkamaya hiç gerek kalmadı! Bu sonuca ‘‘hoşt’’ yerine dense dense ‘‘BOSCH’’ denirdi!
Toparlanmaya başlandığı sırada Salim'in çalkalamaya hazırladığı kayık salata tabağının içindeki suyu bu kez de biberden yangın misafir köpeği şapur şupur içmeye başlamaz mı! Salim'in suratını görmeniz gerekirdi. Alı ar, moru mor oldu! üzerine bir tüy kondu diye pantolonunu temizlemeye gönderen Eşkinat'ın bu yalanıp, yutulmuş! evlerden tırtıklanan kap kacak için vereceği karar ise merak konusu oldu. Doğaya terk mi edilecek yoksa yıkanıp tekrar servise mi konacak? Avcı dostlardan henüz çıt yok! Karar haftaya belli olacak! Kendi adıma, hem salatayı kaşıklarım hem de taş fırının lokmasını güvece bandırırım. Tükürdüğünü yalayan bu insan bolluğunda bir köpek güveci yalamış ne çıkar?