Top toplayıcıları

Futbol maçlarını bilirsiniz. Kavgalı, küfürlü, tepişmeli, çekişmeli 2 devreden oluşan 90 dakikalık oyun. Hani başka işte dikiş tutturamamış 2 çarpı 11 zıtarın deli danalar gibi dikişsiz Rotario’nun peşinden koşturduğu vurdulu kırdılı oyun canım. Bilirsiniz işte. Futbol. Hop, pop ve top kültürünün baş aktörü.

Ünlü kaşif Vasco da Gama, günlüğüne bu adı verirken, gününü birinde bu ismin o meşin yuvarlağa verileceğini bilse ne yapar eder, günlüğü yok ederdi ama neyse.

Nerde, ne zaman başladığını kesin olarak bilen yok. Rivayetler muhtelif. Ve bu rivayetlere göre; Orta Asya'da, Çin, Japonya, İtalya, Fransa ve İngiltere futbolun ilk oynandığı bölgelerdir.

Homeros da "Odyssey"de top oyunlarından bahseder. Çin'de imparator Huang-Ti döneminde, (M.Ö. 2600) askerlerin savaşa hazırlık amacıyla "Tsu-Chu" adıyla bir tür futbol oynadıkları ve yere dikilmiş iki mızrak arasından bir topu tekmelemek suretiyle geçirmeye çalışarak talim yaptıkları bilinmektedir.

Orta Asya Türkleri ile ilgili "La Tartarie" adlı Fransızca eserde, Tsang kentinde, bayanlar ve erkeklerden kurulu karma takımların ayak topu oynadıkları belirtilmektedir.

Türk düşünürü Kaşgarlı Mahmud, ünlü "Divan-ı Lügat-i Türk"de eski Türk boylarının Orta Asya'da "Tepük" adıyla bir tür ayak topu oyunu oynadıklarından bahsediyor.  

Mısır'da mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanmıştır. Hatta bu zamandan kalma, 7.5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar 2500 yıl önceden günümüze kadar ulaşmış durumda.

Tarihi de kendisi kadar karşık olan bu oyunun karışık olmayan tek unsuru baş aktörleri. Son yıllarda genç kızlarımızın beyaz atlı prensleri hep fitbol camiasından geliyor. Gözde mankenlerimiz, birer birer fitbol zıtarlarına abayı yakıp hayatlarına yön veriyor. Klüpler, milyon dolarları heybeye doldurup transferler peşinde koşturuyor.

Milyarlarca insan, çağın bu en önemli aktivitesinden mahrum kalmamak için, maçlara koşuyor, yetişemeyen ekranları başına çakılıyor. Önemli pozisyonları defaatle seyretmek ve her bir pozisyonun değişik yorumlarını türlü türlü fitbol otoritelerinden dinlemek için, kanal kanal zapping turuna çıkılıyor.

İşte bu oyunda tek odaklandığımız şey; dakikaları 6.790 Amerikan Dolarına gelen oyuncular. Baş aktör onlar yani.

Peki hiç düşündünüz mü dostlar. Başarılı bir 90 dakika geçirmek için çileli antrenmanlarında ter dökmüş bu muhterem zevat, saha kenarında konuşlandırılmış ‘top toplayıcıları’ olmasa, oyunu bu derece zevkle oynayabilir miydi?

Ünlü spikerimiz Abidin Aydoğdu, 2 Haziran 2002 İngiltere- İsvec maçında mikrofonu başındadır. Maç son sürat ilerlerken top taca çıkar ve bir türlü tacı kullanacak adama top gönderilmez.  Abidin ağabey sinirlenir "maça çıkarken 23 tane top toplayıcı çocuk vardı, bu da şu anda stadyumda 23 tane top var demektir. Ama bir tane topu dahi yollayamıyorlar" der.

Bir düşünsenize. Maçlarda en büyük eleştiri neye yapılır. Set hareketlerde. Hakemi ve seyirciyi yanıltmaya yönelik hareketlere. Ama bence en önemlisi zamana oynayanlara ve zamandan çalanlara yapılır, en sert tezahüratlar. Çünkü seyircinin de oyuncunun da, futbolun bu en önemli unsuru olan zaman faktörünün göz göre göre iç edilmesine tahammülü yoktur.

MaçÂ90 dakikadır. Ve bir maçın kaderini, saha kenarındaki top toplayıcıları belirler. Maçın kalitesi, tac’a ya da out’a çıkan topun, oyuna dahil olma süresi belirler.

Bir takım mızmız hareketlerle, beraberliği kurtarmak, ya da 1-0’a yatmak için süreden çalmaya başladı mı, ıslıklar yükselir. Aynı şekilde, ısınan oyuncuların teri soğumadan oyuna dahil edilmesi gereken top, fazla değil üç-beş saniye gecikerek oyuna dahil ediliyorsa, oyuncuda psikoloji filan kalmaz.

Monaco-Galatasaray maçında saha kenarındaki gurbetçi çocuklarımız, normal yurdum insanları işte. 1-0 öndeyiz. Ve dışarı atılan her top, bizim top toplayıcısı çocuklarca kapsama alanı dışında görülüyor. Orası benim bölgem değil abi. Ben o topa bakmıyorum abi. Erkeksen gel kendin al abi edaları vardı maçta. Ve Fransızlar kelimenin tam anlamıyla uyuz olmuşlardı.

Saniyelerin sayıldığı bir oyunda, saha kenarındaki top toplayıcıları belirler maçın kaderini. Onların topu verme süresinde, topu verme kalitesinde ve topu verme psikolojisinde, oyuncular üzerinde gizli bir tesirleri vardır.

Ve her oyuncu ister istemez, saha kenarındaki bu top toplayıcılarından bir şekilde etkilenir. Enerji alıp ya da negatif elektriklenir.

Liglerin başlamasına 1 ay kala, hem bir futbol yarenliği yapayım, hem de buradan hareketle sizlere önemli bir soru sorayım dedim, sevgili dostlarım.

Sahi sizin yaşam oyununuzun top toplayıcıları kimler? Kalitesi ne durumda?

Oyunu tac’a ya da out’a attığınız, yaşam topunuzu büyük bir sinirle tepüklediğiniz her durumda, topu oyuna sokma süreleri ne kadar?

Sizinle kurdukları iletişim nasıl? Yaşam maçınızda, gizli antrenörleriniz ve sevdiğiniz taraftarlarınız rolünü başarıyla oynuyorlar mı?

Yoksa yaşam maçınızın aleyhinize sonuçlanmasına etki eden bir faktör de onlar mı?

Bu vesile ile hem kendi yaşam maçınızdaki, hem de şirketlerinizdeki satış, pazarlama ve ticaret maçındaki top toplayıcılarınızla kaynaşın, dostlarım. Oyunun tam istediğiniz şekilde devam etmesi ve sonuçlanması için, onlarla bir araya gelin.

Sürekli şirketinizin 11 zıtarı peşinde koşacağınıza, gelin bu hafta, şirketin gizli kahramanlarını da keşfedin. Zira maçı siz yapıyorsunuz. Maça siz çıkıyorsunuz. Maçı siz oynuyorsunuz. Bütün bunlar doğru ama maçın skorunu da onlar belirliyor. Sağlıcakla.

‘Not: Sizin şirketinizin top toplayıcıları kim sorumun cevabını maille bana bildirirseniz, çok mutlu olurum. Çaycınız, bekçiniz, ofis boyunuz, temizlikçi kızınız… Sahi kim, sizin şirketinizin top toplayıcıları?’

Munir@munirarikan.com